Translation of "Onun" in Dutch

0.010 sec.

Examples of using "Onun" in a sentence and their dutch translations:

Onun teminatçısı.

Het is er de borgsteller van.

Onun yerine...

In plaats daarvan...

Onun tılsımıydı.

Hij was zijn talisman.

Onun kararıydı.

Het was zijn beslissing.

Köpek onun.

De hond is van haar.

O onun.

- Het is van haar.
- Het is de hare.

Onun farkındayım.

Ik besef dat.

Bu onun.

- Dit is van haar.
- Dit is de hare.

- Onun kalbi kırıktır.
- Onun kalbi kırık.

Zijn hart is gebroken.

- Onun ailesini tanıyorum.
- Onun ailesini biliyorum.

Ik ken zijn familie.

Onun, onun babası olduğu ortaya çıktı.

Het bleek dat hij haar vader was.

- Onun adını unuttum.
- Onun ismini unuttum.

Ik ben zijn naam vergeten.

- Bu onun atı.
- O, onun atı.

- Dit is zijn paard.
- Dat is zijn paard.

- Onun gözleri karadır.
- Onun gözleri kara.

Haar ogen zijn donker.

- Onun saçlı uzun.
- Onun saçı uzun.

Haar haar is lang.

- Onun akçesi çok.
- Onun parası çok.

Hij heeft veel geld.

- Ben onun başarısından eminim.
- Onun başarısından eminim.
- Onun başaracağından eminim.

Ik ben zeker dat hij zal slagen.

- Onun ailesi çiftçiydi.
- Onun anne-babası çiftçiydi.

Zijn ouders waren landbouwers.

Onun penceresinin dışındaki gürültü onun uyumasını engelledi.

Het lawaai buiten zijn raam zorgde ervoor dat hij niet kon slapen.

- Ben onun adresini unuttum.
- Onun adresini unuttum.

- Ik ben zijn adres vergeten.
- Ik vergat zijn adres.

- Onun tahminleri gerçekleşti.
- Onun tahminleri doğru çıktı.

Zijn voorspellingen zijn uitgekomen.

- Onun yanakları kızardı.
- Onun yanakları kırmızıya döndü.

Zijn wangen werden rood.

- Onun huyu suyu bu.
- Onun karakteri bu.

Dat is de aard van het beestje.

- Onun bir tahtası eksik.
- Onun aklından zoru var.
- Onun bir vidası gevşek.

Ze is een beetje getikt.

- Onun hakkında ne düşünüyorsun?
- Onun hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Onun hakkında neler düşünüyorsun?

Wat denk jij van hem?

Bu onun tasması!

Het is haar halsband.

Onun anavatanı Almanya'dır.

Zijn vaderland is Duitsland.

Onun anlayacağına inanmıyorum.

Ik geloof niet dat zij het zou verstaan.

Biz onun emrindeyiz.

We staan onder zijn bevel.

Onun konvülsiyonları var.

Ze heeft stuiptrekkingen.

Onun yüzünü tokatladı.

Zij sloeg hem in het gezicht.

Onun saçı ağarıyor.

Haar haar wordt grijs.

Onun yüzü kızardı.

Zijn gezicht werd rood.

Onun yanakları kırmızıydı.

Haar wangen waren rood.

Onun geleceğini umuyorum.

Ik hoop dat hij komt.

Onun kanı kaynıyor.

Zijn bloed kookt.

Onun hikayesi uyduruldu.

Zijn verhaal was verzonnen.

Onun hayali gerçekleşmiştir.

Zijn droom werd bewaarheid.

Onun yürüyüşü hızlandı.

Zijn pas versnelde.

Onun hikayesi ilginçti.

Zijn verhaal was interessant.

Onun popülaritesi düşüyor.

Zijn populariteit neemt af.

Onun çocukları büyüdü.

Zijn kinderen zijn groot geworden.

Onun yeteneğine hayranım.

Ik bewonder zijn talent.

Onun yüzü aydınlandı.

Zijn gezicht klaarde op.

Onun evi yanıyordu.

Zijn huis stond in brand.

Onun yardımına güvenme.

Reken maar niet op zijn hulp.

Onun fıkrası muhteşemdi.

Zijn mop was geweldig.

Onun İngilizcesi mükemmel.

Zijn Engels is perfect.

Onun sorunu nedir?

Wat is er mis met haar?

Onun olacağını umuyorum.

Ik hoop dat het gebeurt.

Onun neyi var?

Wat heeft ze?

Onun adını unuttum.

Ik ben zijn naam vergeten.

Onun kalbi kırıktı.

Hij had een gebroken hart.

Onun yanına oturdum.

- Ik zette mij naast hem.
- Ik ging naast hem zitten.

Onun dediğini anlıyorum.

Ik begrijp wat ze zegt.

Onun hikayesi doğrudur.

Zijn verhaal is waar.

Onun yüzdüğünü gördüm.

Ik zag haar zwemmen.

O araba onun.

- Die auto is van hem.
- Dit is zijn auto.

Onun dengi değilim.

Ik ben geen partij voor hem.

Onun paltosu yıpranmış.

- Zijn mantel is versleten.
- Zijn overjas is versleten.

Onun sabrı kalmamış.

Zijn geduld is op.

Onun cezalandırılmasını istiyorum.

Ik eis dat hij gestraft wordt.

Onun evini gördüm.

Ik heb haar thuis gezien.

Onun müziğinden etkilendim.

Ik was onder de indruk van zijn muziek.

Onun başarısından şüpheliyim.

Ik betwijfel zijn succes.

Onun ikizleri vardı.

Ze had een tweeling.

Onun ayakkabıları kahverengidir.

Zijn schoenen zijn bruin.

Onun geleceğinden eminim.

Ik weet zeker dat hij komt.

Onun adını biliyorum.

Ik weet hoe hij heet.

Onun hakkında endişeliyim.

Ik maak me zorgen om hem.

Onun hırsı vardı.

Hij had ambitie.

Onun gözleri kırmızıdır.

Zijn ogen zijn rood.

Onun fikri pratiktir.

Zijn idee is praktisch.

Onun nesi var?

Wat is er mis mee?

Onun geleceğinden emin.

Hij weet zeker dat hij komt.

Onun gözleri mavidir.

Haar ogen zijn blauw.

Onun hakkında düşünemiyorum.

Daar kan ik niet aan denken.

Onun omuzu çıktı.

Haar schouder schoot uit de kom.

Onun babası Japondur.

- Haar vader is Japanner.
- Haar vader is Japans.

Onun şarabı var.

Hij heeft wijn.

Onun görüşü önemsizdi.

- Zijn mening was niet belangrijk.
- Zijn mening was niet relevant.
- Zijn mening was niet van belang.
- Zijn mening telde niet mee.
- Zijn mening was onbelangrijk.

Onun bisikleti mavi.

Zijn fiets is blauw.

Onun tadı berbat.

Dat smaakt vreselijk.

Onun için teşekkürler.

Bedankt daarvoor.

Onun babası öldü.

Haar vader is overleden.

Onun saçı kısa.

Hij heeft kort haar.

Onun bakışını sevmiyorum.

Ik hou niet van zijn uiterlijk.

Onun bilmesi gerekmiyor.

Hij hoeft het niet te weten.

Onun cildi sıcaktı.

Zijn huid was warm.

Onun için endişeleniyorum.

Ik maak me zorgen over haar.

O onun işi.

Dat is zijn zaak.

Onun ayakları uyuşmuştu.

Zijn voeten sliepen.