Translation of "Adını" in Dutch

0.017 sec.

Examples of using "Adını" in a sentence and their dutch translations:

Adını yaz.

- Schrijf je naam.
- Schrijf uw naam.

Adını hatırlayamıyorum.

Ik kan me je naam niet herinneren.

Onun adını unuttum.

Ik ben zijn naam vergeten.

Onun adını biliyorum.

Ik weet hoe hij heet.

Yerin adını hatırlayamadım.

Ik kon me de naam van die plek niet meer herinneren.

Lütfen adını hecele.

Spel uw naam alstublieft.

O adını unuttu.

- Hij is zijn naam kwijt.
- Hij is zijn naam vergeten.

Ona adını sordum.

Ik vroeg hem naar zijn naam.

Adını silmeyi unuttun.

Je bent vergeten je naam uit te gummen.

Adını nasıl hecelersin?

Hoe spel je je naam?

Adını anmaya değmez.

Dat mag geen naam hebben.

- Onun adını herkes bilir.
- Herkes onun adını bilir.

Iedereen kent zijn naam.

- Adını biliyorsunuz, öyle değil mi?
- Onun adını biliyorsunuz, değil mi?
- Onun adını biliyorsun, değil mi?

- Je weet toch hoe hij heet, niet?
- Jullie weten toch hoe hij heet, niet?
- U weet toch hoe hij heet, niet?

Adını StopFake (SahteliğiDurdur) koyduk.

We noemden het StopFake.

Adını büyük harflerle yaz.

- Schrijf uw naam in hoofdletters.
- Schrijf je naam in hoofdletters.
- Schrijf jullie naam in hoofdletters.

Adını mürekkeple yazması istenildi.

Ze werd gevraagd haar naam met inkt te schrijven.

Ben onun adını hatırlayamıyorum.

Ik kan me zijn naam niet herinneren.

Buranın altına adını yaz.

Schrijf je naam hier op.

Onun gerçek adını bilmiyorum.

Zijn echte naam ken ik niet.

Onun adını bilmiyor musunuz?

- Weet je zijn naam niet?
- Weet je niet hoe hij heet?

Onun adını biliyor musun?

Ken je zijn naam?

Köpeğe Tim adını verdik.

We noemden de hond Tim.

Onun adını hatırlayabiliyor musun?

Kun je je zijn naam herinneren?

O adını güçlükle yazabiliyor.

Hij kan nauwelijks zijn naam schrijven.

Tom tahtaya adını yazdı.

Tom schreef zijn naam op het bord.

Ben onun adını bilmiyorum.

Ik ken zijn naam niet.

Tom adını bilmek istiyor.

Tom wil weten hoe je heet.

Lütfen bana adını söyle.

Vertel me alsjeblieft je naam.

Gemiye Mayflower adını verdiler.

Ze noemden het schip "Mayflower".

Bana adını verebilir misin?

Mag ik uw naam weten alstublieft?

Köpeğime Rex adını verdim.

Ik heb mijn hond Rex genoemd.

O bana adını söylemedi.

Hij heeft me zijn naam niet gezegd.

Tom'un adını listeye koydum.

Ik zette Toms naam op de lijst.

Öğretmenin adını bilmek zorundayım.

Ik moet de naam van de leraar weten.

Sana onun adını söyleyeceğim.

Ik zal je haar naam vertelen.

- Onlar bebeğe Jane adını verdiler.
- Onlar bebeklerine Jane adını verdiler.

Ze noemde hun baby Jane.

- Senin adını biliyorum.
- İsmini biliyorum.

Ik weet wat jouw naam is.

Köye New Amsterdam adını verdiler.

Ze noemden het dorp Nieuw-Amsterdam.

O, kedisine Tatoeba adını verdi.

Ze heeft haar kat Tatoeba genoemd.

Onun adını nasıl telaffuz edersin?

- Hoe spreek je haar naam uit?
- Hoe spreek jij haar naam uit?

Adını Tom Jackson olarak değiştirdi.

Hij heeft zijn naam naar Tom Jackson veranderd.

Onun adını biliyorsun, değil mi?

Je weet toch hoe hij heet, niet?

Onlar oğullarına John adını verdiler.

Ze hebben hun zoon John genoemd.

Ben şimdi onun adını hatırlayamıyorum.

Ik kan even niet op zijn naam komen.

Onun adını adayların listesinden sil.

Verwijder zijn naam van de lijst met kandidaten.

Tom'un gerçek adını biliyor musun?

Ken jij Tom zijn echte naam?

Bu çiçeğin adını biliyor musun?

Weet jij de naam van deze bloem?

Onun adını hatırlamak çok zordur.

Zijn naam is erg moeilijk te onthouden.

O, köpeğine Popeye adını verdi.

Hij noemde zijn hond Popeye.

Babam bana teyzesinin adını verdi.

Vader noemde me naar zijn tante.

Mike köpeğine Spike adını verdi.

- Mike heeft zijn hond Spike genoemd.
- Mike noemde zijn hond Spike.

Rahmetlinin adını bilen var mı?

Weet iemand de naam van de overledene?

Tom Mary'nin köpeğinin adını bilir.

- Tom weet de naam van de hond van Maria.
- Tom kent de naam van Maria's hond.

Onun adını biliyorsunuz, değil mi?

Jullie weten toch hoe hij heet, niet?

Öncelikle onun adını ve adresini bul.

Ontdek eerst zijn naam en adres.

Dedesine hürmeten ona Thomas adını koyduk.

We noemden hem Thomas naar zijn grootvader.

- Onun adını unuttum.
- Onun ismini unuttum.

Ik ben zijn naam vergeten.

O adamın adını çok iyi hatırlıyorum.

Ik herinner mij de naam van die man heel goed.

Tom henüz kendi adını bile yazamıyor.

Tom kan nog niet eens zijn eigen naam schrijven.

- Ben senin adını hatırlamıyorum.
- Adınızı hatırlamıyorum.

Ik herinner me je naam niet.

Onun adını ve adresini not ettim.

Ik noteerde zijn naam en adres.

- Onlara adınızı söyleyin.
- Onlara adını söyle.

Vertel ze je naam.

Biz "Türlerin Kökeni" ile Darwin'in adını bağdaştırırız.

We associëren de naam van Darwin met “Het ontstaan van de soorten”.

Küçük bir çocuk bile kendi adını bilir.

Zelfs een klein kind kent zijn naam.

Lütfen bana adını ve telefon numaranı söyle.

Geef me uw naam en telefoonnummer.

Yaşlı adam ahşap bebeğe Pinokyo adını verdi.

De oude man noemde de houten pop Pinokkio.

Onun adını nasıl telaffuz etmem gerektiğini bilmiyorum.

Ik weet niet hoe ik zijn naam moet uitspreken.

Sami ilk adını "Shami" olarak telaffuz ediyordu.

Sami sprak zijn voornaam uit als "Schami".

'bras de fer' takma adını, demir-kolunu kazandı .

de bijnaam 'bras de fer', ijzeren arm , verdiende .

İngilizler, Soult'a 'Lanet Dükü' adını taktı ve onları

De Brit gaf Soult de bijnaam 'The Duke of Damnation', en hij joeg ze door

Ifade ediyorlar ki buna 'Viking zihniyeti' adını veriyorum.

en consistente houding uit, die ik 'de Viking-mindset' noem.

- Onun adı dilimin ucunda.
- Onun adını hatırlamak üzereyim.

Zijn naam ligt op het puntje van mijn tong.

- Maria onun ne adını ne de telefon numarasını biliyordu.
- Maria ne onun adını ne de telefon numarasını biliyordu.

Maria kende noch zijn naam, noch zijn telefoonnummer.

Bir kızım olmasını istiyorum ve ona Yagmur adını vereceğim.

Ik wil een meisje hebben en ik zal haar Yagmur noemen.

Beyonce ve Jay-Z, kızlarına Blue Ivy adını verdiler.

Beyoncé en Jay-Z noemden hun dochter Blue Ivy.

- Şu anda ismini hatırlayamıyorum.
- Şu anda onun ismini hatırlayamıyorum.
- Şu anda onun adını hatırlayamıyorum.

- Haar naam komt nu even niet in me op.
- Ik kan me haar naam op dit moment even niet herinneren.

- Lütfen adınızı yazınız.
- Lütfen adınızı yazın.
- Lütfen isminizi yazın.
- Adını yaz lütfen.
- Lütfen isminizi girin.
- Lütfen isminizi giriniz.

- Schrijf uw naam alstublieft.
- Wil je je naam opschrijven?

İngilizcesi "Ferris wheel" olan dünyanın ilk dönme dolabı Şikago'da yapıldı. Adını onu yapan George Washington Gale Ferris Jr.'dan almıştır.

Het eerste reuzenrad ter wereld werd gebouwd in Chicago. Het is genoemd naar zijn bouwer George Washington Gale Ferris jr.