Translation of "Bilir" in Dutch

0.019 sec.

Examples of using "Bilir" in a sentence and their dutch translations:

Kim bilir?

Wie weet?

Allah bilir.

Allah weet.

Tanrı bilir.

- God mag het weten.
- Wie weet.

Kim bilir.

Wie weet.

- Sadece Allah bilir.
- Sadece Tanrı bilir.

Alleen God weet het.

Annem bile bilir.

Zelfs mijn moeder weet het.

Herkes herkesi bilir.

Iedereen kent iedereen.

Onu herkes bilir.

Iedereen weet dat.

Birisi onu bilir.

Iemand weet dat.

Herkes isimlerimizi bilir.

Iedereen kent onze namen.

Allah neden bilir.

- Joost mag het weten.
- Joost mag weten waarom.

O onu bilir.

Hij weet dat.

İngilizce bilir misin?

- Ken jij Engels?
- Kun je Engels?

Kuralları bilir misiniz?

Bent u op de hoogte van de regels?

Herkes hukuku bilir.

Iedereen kent de wet.

- Onun adını herkes bilir.
- Herkes onun adını bilir.

Iedereen kent zijn naam.

- Bunu herkes biliyor.
- Bunu herkes bilir.
- Herkes bunu bilir.

Iedereen weet het.

Bu hissi bilir misiniz?

Ken je dat gevoel?

O her şeyi bilir.

Hij weet alles.

Arkadaş edinme sanatını bilir.

Hij verstaat de kunst om vrienden te maken.

Devenin nasıl sürüleceğini bilir.

Hij weet hoe hij een kameel moet berijden.

O kendi menfaatini bilir.

Hij kent zijn eigen belang.

Ağabeyim araba sürmeyi bilir.

- Mijn grote broer kan rijden.
- Mijn oudere broer kan autorijden.

O birçok atasözü bilir.

Ze kent veel spreekwoorden.

Onun annesi İtalyanca bilir.

Zijn moeder spreekt Italiaans.

Tom, dışişleri bakanı'nı bilir.

Tom kent de staatssecretaris.

Tom bizim sistemimizi bilir.

Tom kent ons systeem.

- İstediğini yap.
- Keyfin bilir.

- Doe wat je wilt.
- Doe wat je wil.

Onu sadece Obama bilir.

- Alleen Obama weet dat.
- Dat weet enkel Obama.

Çocuklar bile bilir bunu.

Dat weet een klein kind.

Herkes onun ismini bilir.

Iedereen kent zijn naam.

Sami nerede olduğumu bilir.

Sami weet waar ik ben.

- O beni bilir.
- Beni tanıyor.

Ze kent me.

Babam ne yapıyor olduğunu bilir.

Papa weet wat hij doet.

O benim kim olduğumu bilir.

Hij weet wie ik ben.

Tom Fransızca birkaç kelime bilir.

Tom kent enkele woorden in het Frans.

Annem nasıl kek yapacağını bilir.

Mijn moeder weet hoe je taarten maakt.

Tom birkaç sihirli hileler bilir.

Tom kent een aantal goocheltrucs.

Tom Mary'nin köpeğinin adını bilir.

- Tom weet de naam van de hond van Maria.
- Tom kent de naam van Maria's hond.

Tom Mary'nin regeden hoşlandığını bilir.

Tom weet dat Maria van reggae houdt.

Gelecek ne getirir, kim bilir?

Wie weet wat de toekomst brengt?

Yarın ne olabileceğini kim bilir?

Wie weet wat er morgen gebeurt.

O bir şey bilir mi?

Weet hij iets?

Tavuk nasıl pişirilir, bilir misin?

Weet je hoe je kip moet bereiden?

- O, alanı elininin arkası gibi bilir.
- O, bu bölgeyi avucunun içi gibi bilir.

- Hij kent de streek als zijn broekzak.
- Hij kent de streek op zijn duimpje.

Kim bilir daha ne sürprizler saklı...

Wie weet welke verrassingen zich nog meer verbergen...

O, çiçekler hakkında çok şey bilir.

Hij weet veel van bloemen.

Bütün erkekler ve kızlar Kolomb'u bilir.

Alle jongens en meisjes kennen Columbus.

Buradaki herhangi biri Fransızca bilir mi?

Kan hier iemand Frans spreken?

O, hayvanlar hakkında çok şey bilir.

Hij weet veel over dieren.

Tom ve Mary zaten onu bilir.

Tom en Mary zijn daar al van op de hoogte.

- Tom Rusça bilir.
- Tom Rusça biliyor.

- Tom kan Russisch spreken.
- Tom kent Russisch.

Tom dünyadaki her ülkenin başkentini bilir.

Tom kent de hoofdstad van elk land ter wereld.

Çok az öğrenci Latince okumayı bilir.

Weinig studenten kunnen Latijn lezen.

- Bu kimyasalın insana zararlı olduğunu herkes bilir.
- Bu kimyasal maddenin insana zararlı olduğunu herkes bilir.

Iedereen weet dat deze chemische stof schadelijk is voor de mens.

Yarın ormanın bize sunacağı maceraları kim bilir?

Wie weet wat voor uitdagingen... ...de jungle morgen nog voor ons in petto heeft.

Kim bilir, daha başka ne sırlar gizli...

Welke geheimen zullen we nog ontdekken...

Nadiren görülürler. Varlıklarını çok az kişi bilir.

Ze worden zelden gezien en weinig mensen weten dat ze bestaan.

- Hiç kimse bilmiyor.
- Herhangi biri onu bilir.

Iedereen weet dat.

Akıllı bir lider ne zaman izleyeceğini bilir.

Een wijze leider weet wanneer hij volgen moet.

Küçük bir çocuk bile kendi adını bilir.

Zelfs een klein kind kent zijn naam.

O, bu bölgeyi avucunun içi gibi bilir.

- Hij kent de streek als zijn broekzak.
- Hij kent de streek op zijn duimpje.

- O, nerede yaşadığımızı biliyor.
- Nerede yaşadığımızı bilir.

Hij weet waar we wonen.

Öylesine eski bir şarkı ki onu herkes bilir.

Het is zo'n oud lied dat iedereen het kent.

O İngilizcenin yanı sıra, Almanca ve Fransızca bilir.

Hij kent Duits en Frans, om maar niet te zwijgen van Engels.

- Tom biliyor.
- Tom bilir.
- Tom tanıyor.
- Tom tanır.

Tom weet het.

Tom'un doğum gününün ne zaman olduğunu kim bilir?

Wie weet wanneer Toms verjaardag is?

Tom, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki her eyaletin başkentini bilir.

Tom kent de hoofdstad van elke staat in de Verenigde Staten.

Gelecek birkaç hafta içinde ne olabileceğini kim bilir?

- Wie weet wat er de komende weken misschien wel gebeurt.
- Wie weet wat er de komende weken gebeurt.

- Doktor köyde herkes tarafından tanınıyor.
- Doktoru köyde herkes bilir.

De dokter is bij iedereen in het dorp bekend.

Herkes onun çocukları için yapabildiği her şeyi yaptığını bilir.

Iederen weet dat zij alles gedaan heeft wat ze kon voor haar kinderen.

- Herkes kendi ismini yazmasını bilir.
- Herkes kendi ismini yazmasını biliyor.

Iedereen kan zijn eigen naam schrijven.

- Onlar Tom'un nerede olduğunu biliyor.
- Onlar Tom'un nerede olduğunu bilir.

Ze weten waar Tom is.

- Tom Mary'nin yalan söylediğini biliyor.
- Tom, Mary'nin yalan söylediğini bilir.

Tom weet dat Maria gelogen heeft.

Kalp kapakçığının 30 yıl idare etmesi bekleniyor ama kim bilir ki?

Deze hartklep hoort 30 jaar mee te gaan; we zullen zien.

Sık sık okuyan ve sık sık dolaşan çok görür ve çok bilir.

Hij die veel leest en veel wandelt, ziet veel en weet veel.

- O vahşi hayvanlar hakkında çok şey bilir.
- Vahşi hayvanlar konusunda bilgisi çoktur.

Hij weet veel over wilde dieren.

Kim bilir, belki Boston'daki noel yine de o kadar da kötü olmayacaktır.

- Wie weet, misschien is Kerstmis in Boston toch niet zo slecht.
- Wie weet, misschien valt Kerst in Boston wel mee.

- Tom'un onu neden yaptığını kim bilir?
- Tom'un onu neden yaptığını kim biliyor?

Wie weet waarom Tom dat deed?

Bu ağların arasında yaşayan örümceklerin de beslenmesi gerekir. Kim bilir burada ne bulacağız?

De spinnen die in deze webben leven... ...moeten ook eten. Wie weet wat we hier vinden.

Almanya uzun bir yıpranma savaşını kaybedeceğini bilir daha büyük kaynaklara sahip Müttefikler'e karşı.

Duitsland weet dat het een langdurige uitputtingsslag zal verliezen tegen de geallieerden, die over meer middelen beschikken.

- Kuran okumasını biliyor.
- O Kuranı nasıl ezbere okuyacağını biliyor.
- O, Kur'anı nasıl okuyacağını bilir.

Hij weet hoe hij de Koran moet reciteren.

Kim bilir, daha başka ne sırlar saklanıyor Dünya'da bir gecenin karanlığında. Alt yazı çevirmeni: Yurdakul Gündoğdu

Wie weet welke verrassingen het donker ons biedt tijdens een nacht op aarde? Ondertiteld door: Bianca van der Meulen