Translation of "Yaşamaya" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "Yaşamaya" in a sentence and their arabic translations:

Tom bizimle yaşamaya gelecek.

توم سيأتي ليعيش معنا.

Sebebi bilinmeyen düşmeler yaşamaya başladım.

بدأت أسقط كثيراً بلا تفسير.

Sokakta yaşamaya başladıklarında, hiç yiyecekleri yoktu.

فذهبت "بريا" ووالدتها للعيش في الشوارع بدون أكل.

Yine aynı şekilde yaşamaya devam etmesi.

ومع ذلك يستمرون مثل السابق.

Karakterlerimin gözünden o dünyada yaşamaya çalışmak

أحاول أن أعيش في العالم عبر عيون شخصياتي

Leyla'dan ayrıl ve benimle yaşamaya gel.

اترك ليلى و تعال لتعيش معي.

Sami, Leyla'yı onunla yaşamaya davet etti.

دعى سامي ليلى للعيش معه.

Google çağında sihir yaşamaya böyle devam ediyor

هكذا ينجو السحر في عصر جوجل،

Ama arka arkaya kötü buluşmalar yaşamaya başladı.

ولكنها كانت تحصل على مواعيد سيئة واحدة تلو الأخرى .

Kabaca ifade edersek, ödüller hayatı yaşamaya değer kılan

المكافات لكي أصفها ببساطة هي كل الأشياء التي تريدها

Nasıl tıpkı eski biçimde yaşamaya devam ederdik ki?

كيف بإمكاننا المتابعة مثل قبل؟

Hızlı bir şekilde dönüş yaşamaya, izole olmaya başladım.

وبدأت في عزلتي أنحدر انحدارًا حثيثًا.

Bahara sağ çıkarlarsa tek başlarına yaşamaya hazır olacaklar.

‫إن نجيا حتى الربيع‬ ‫فسيكونان مستعدين للعيش وحدهما.‬

O, ailesini terk etti ve Tahiti'de yaşamaya gitti.

ترك عائلته و ذهب للعيش في تاهيتي.

Trans kadın kimliğimle yaşamaya başladım ve bütün işlerimden oldum.

لذا أعلنت أني متحولة وخسرت كل وظائفي.

İlk başta onun, yeni evinde yaşamaya alışma sorunu vardı.

في البداية وجد صعوبة في الإعتياد على العيش في بيته الجديد.

Yepyeni bir gelişme yaşamaya başladım. Güzel, sakin, berrak bir gündü.

‫للتغلغل في عالمها ورؤيته من كثب.‬ ‫كان يومًا جميلًا وهادئًا وصافيًا.‬

Bir yabancı dili öğrenmenin en iyi yolu onun konuşulduğu bir ülkede yaşamaya gitmektir.

الطريقة الأفضل لتعلّم لغة أجنبية هي العيش في دولة تُسْتَعمَل بها هذه اللغة.

Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.

متلازمة باريس هي نوع من الصدمة الحضارية. إنه مصطلح نفسي يوصف به الأجانب الذين يبدأون العيش في باريس، مجذوبين إلى صورة المدينة بوصفها مركزًا للموضة، ثم لا يستطيعون الاندماج جيدا مع التقاليد والثقافة المحليين، فيفقدون توازنهم العقلي وتظهر عليهم أعراض قريبة من الاكتئاب.