Translation of "Fikri" in Arabic

0.004 sec.

Examples of using "Fikri" in a sentence and their arabic translations:

Sami fikri beğenmedi.

- لم تعجب تلك فكرة سامي.
- لم يكن سامي معجبا بالفكرة.
- لم تثر الفكرة إعجاب سامي.

Fakat Qutuz'un fikri: Farklıydı.

ولكن قطز كان مختلفا معهم

O fikri fazla sevmiyorum.

أنا لا أحب هذه الفكرة كثيرًا.

Bronx Freedom Fonu fikri doğdu.

وُلدت فكرة "صندوق برونكس للحرية."

O, iki fikri teke dönüştürdü.

دمج فكرتين في فكرة.

Bu çılgın fikri nasıl buldun?

كيف فكرت بهذه الفكرة المجنونة؟

Bir fikri olan var mı?

أية أفكار؟

Ben bu fikri hiç sevmiyorum.

لا تعجبني هذه الفكرة البتة.

Yani bir süredir genel fikri biliyorduk.

لذا كنا نمتلك الفكرة العامة لمدة لا بأس بها.

Diğerleri için ilerleme fikri onları ürpertiyor.

لآخرين، فكرة التقدم غير مهمة.

Yaşamın farklı bir fikri ile buluştum.

تعرفت على فكرة مختلفة عن الحياة.

Plan Juntos fikri Pepe Mujica'ya ait.

"بيبي موخيكا" هو من خطرت له فكرة "بلان خونتوس".

Projemin fikri işte böyle ortaya çıktı.

وهكذا ولدت فكرة مشروعي،

Bu fikri diğer okullara da götürmeye başladık.

بدأنا بنقل هذه الفكرة لمدارس أخرى،

Müziğin artık hayatımın bir parçası olmayacağı fikri

فكرة أن الموسيقى ربما لم تعد جزءًا من حياتي

Intiharı konuşmak bu fikri insanın kafasına yerleştirir.

فحين نتحدث عنه فهذا من شأنه أن يزرع الفكرة في عقل أحدهم.

Bu uzaylı fikri biraz garip geliyor bizlere

تبدو هذه الفكرة الغريبة غريبة بعض الشيء بالنسبة لنا

"Hey, harika bir fikri var, hadi dinleyelim."

"مهلًا، لديها فكرة رائعة، دعونا نستمع".

Tom'un burada olacağıma dair hiçbir fikri yoktu.

لم يكن توم يعلم بتاتا أنّي سأكون هنا.

Bence değerli olan şeye odaklanmamız gerektiği fikri,

أعتقد أن فكرة وجوب القيام بما هو قيِّم

Her iki fikri de alıp tek fikirde birleştirebilirim.

أن بإمكاني جمع تلك الفكرتين بهذا الشكل.

Tüm gerçekliğin o minicik şeylerin titreşiminden yayıldığı fikri...

فكرة أن كل ما في الواقع ينبثق عن اهتزازات هذه الحلقات الخيطية المتناهية الصغر

Benden sonra ismimin yaşaması fikri hiç ilgimi çekmiyor.

لا يوجد عندي رغبة ليعيش اسمي بعدي.

Sami'nin, Leyla'nın yaşadığı yer hakkında hiç fikri yok.

ليست لدى سامي أدنى فكرة عن المكان الذي تعيش فيه ليلي.

Temel fikri şu; herkes kendi çıkarına yönelik davranışta bulunursa

وكانت فكرته الأساسية هي إذا كان الجميع يتصرف بمصالحهم الذاتية،

Senin dediğin mantığa göre o fikri burdan geri çıkacak

وفقًا للمنطق الذي تقوله ، ستعود هذه الفكرة من هنا

Fizikçilerin bunun ne olabileceğine dair bir sürü sağlam fikri var,

يملك الفيزيائيون العديد من الأفكار حول ما يمكنها أن تكون.

Ve bir fikri sınıfa sunmadan önce yaklaşık üç dakikaları var.

وكان لديهم ما يقرب من الثلاث دقائق حتى ينقلوا الفكرة إلى باقي الفصل.

Amerika'nın Irak'ta ne yaptığına dair herhangi bir fikri olduğunu sanmıyorum.

فلم يكن للولايات المتحدة فكرة ماذا تفعل في العراق بعد 2003

Onun, bu toplantının ne kadar önemli olduğu hakkında bir fikri yok.

ليس لديه أي فكرة عن مدى أهمية هذا الاجتماع.

Dr. Sadık o ölüme neyin neden olduğu hakkında hiçbir fikri olmadığını daha sonra itiraf etti.

اعترف الدّكتور صادق لاحقا أنّه لم تكن لديه فكرة عن سبب تلك الوفاة.