Translation of "Dair" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Dair" in a sentence and their arabic translations:

Uçaktan dışarı baktığınızda dünyanın eğriliğine dair veya yuvarlalığına dair

عندما تنظر من الطائرة حول انحناء العالم أو دائريته

İyi bir gün geçirmemize dair

إذا كانت أسبابنا

Fakat neden gece yaşadıklarına dair

ولكن لماذا يعيشون في الليل

Fakat Oort bulutuna dair henüz

ولكن عن سحابة أورت حتى الآن

Kim olduğumuz hissine dair yabancılaşır

فنوعًا ما نحن ندفن إحساسنا بهويتنا

Sami Müslümanlara dair fikrini değiştirdi.

غيّر سامي رأيه بخصوص المسلمين.

Sihre dair sevdiğim her şeyi içeriyor.

ولذا فهي تجسد كل ما أحبه بالسحر.

Kim, ne ve nerede olduğumuza dair

عندما لا نشعر بالرضا عن

Kanserimi eteri yağlarla nasıl iyileştireceğime dair

لقد تلقيت نصيحة تطوعية

Benim gibilerin iş yapmadığına dair uyarmıştı.

بأن الأشخاص الذين مثلي لم ينجحوا في هوليوود.

Nasıl işlediğine dair fikirlerimizi ortaya çıkardı.

وكيف يعمل النظام القانوني الجنائي نفسه.

Doğuştan daha üstün olduğuna dair görüşler

هي بطبيعتها متفوقة على "خارج مجموعة" ما

Ufukta, yağmur yağacağına dair belirtiler var.

‫ينبئ الطقس بهطول المطر.‬

Fiziğe dair bakışımızın biraz değişmesi gerek.

تصورنا لماهية الفيزياء يحتاج قليلاً من التغيير،

Eskiye dair belgeler fotoğraflar pek bulunmuyor

وثائق الصور القديمة غير متوفرة

Ve siyahiliğe dair hiçbir duygu yok.

ولا يكون لديك أي شعور بالظلام إطلاقًا.

Onun sırrı bildiğine dair izlenimim var.

يبدوا لي أنه يعلم السر

Nerede yaşadığına dair hiçbir fikrim yok.

ليست لدي أدنى فكرة عن مكان إقامتها.

İstediğimiz şeyleri elde edebilme yeteneğimize dair beklentilerimiz

توقعاتنا عن قدرتنا عن الأشياء التي نريدها

Verideki değişim oranlarına dair herhangi bir argümanı

ليسوا مستعدين لفهم أي نقاش

Her zaman düşüş olduğuna dair kendinizi kandırırsınız.

بصور الماضي الوردية،

Mütemadiyen, yaklaşan kayba dair hislerini dinledik, hissettik.

سمعنا باستمرار وشعرنا منهم بشعور الخسارة الوشيكة.

Hem de umuda dair neden teşkil ediyor.

وباعثا على التمسك بالأمل.

Geleceğe dair deniz seviyesi yükselme kavrayışımız iyi

فهمنا لارتفاع مستوى البحر في المستقبل لا بأس به

Düşündüğüne dair söylentilerin başladığı Porto'yu işgal etti .

تتويج نفسه ملكًا على البرتغال.

Var olduğuna dair çok açık kanıtlarımız var.

نملك أدلة واضحة على وجودها

Onun haklı olduğuna dair bir hissim var.

لدي شعور أنه محق.

Tom'un gay olduğuna dair bir söylenti var.

هناك إشاعة تقول بأن "توم" مثلي الجنس.

Sana söylersem bana kızmayacağına dair söz ver.

عدني أنك لن تغضب إن قلت لك.

Tom'un burada olacağıma dair hiçbir fikri yoktu.

لم يكن توم يعلم بتاتا أنّي سأكون هنا.

Tom kimseye söylemeyeceğine dair Mary'ye söz verdi.

توم وعد ماري أنه لن يخبر أحدا بالأمر.

Başlıklı bir bölümün olacağına dair ciddi şüphelerim var.

"ماذا تفعل حين يشهد ابنك حادثة انتحار بالطلق الناري؟"

Amerikan rüyasına dair toplumsal standardımıza göre, Amerikan rüyasını

فاذا كانت معاير المجتمع للحلم الامريكي،

Ben de erkekliğin nasıl olduğuna dair parçaları birleştirip

لذلك انا اجد مثلي الذي احتذي به في تجار المخدرات والعصابات؛

Ihtişamlı olduğuna dair yeni bir değerlendirme ile ayrılırsınız.

مع تقدير جديد عن مقدار عظمة ادمغتكم.

Yapmak istediğiniz egzersize dair kaygılanmayın, herhangi biri olur.

لايهم نوع التمرين الذي تقوم به، يمكنك القيام بأي تمرين تريده.

Ve dünyaya dair o kadar yeni kanallar açıldı,

افتتحت قنوات جديدة حول العالم

Nedenine dair en ufak bir fikriniz bile yok

وأنت لا تعرف ما السبب

Fakat kadın vücuduna dair tıbbi cehalet devam ediyor.

ولكنّ تجاهل الطب لجسم الأنثى يستمر حتى يومنا هذا.

Bu sebeple, bilişsel özgürlüğe dair haklara ihtiyacımız var.

هذا هو سبب حاجتنا إلى الحق في حرية الإدراك.

Tunguska'da ne olduğuna dair sizinde düşüncelerinizi merak ediyorum

أشعر بالفضول حيال أفكارك حول ما حدث في تونجوسكا

De başını belaya sokabileceğine dair işaretler zaten vardı .

لامعًا ، يمكن أن يوقعه أيضًا في المشاكل.

Daha önce burada bulunduğuma dair bir hisse sahibim.

لديّ إحساس أني كنت هنا من قبل.

Tom'un hırsız olduğuna dair su götürmez kanıt var.

هناك دليل لا يقبل الجدل أن توم هو اللص.

Neler olup bittiğine dair bir şeyler yapmak zorundayız.

علينا القيام بشيء حيال ما يحصل.

İşlerin nasıl yoluna koyulacağına dair düşünce ve fikir üretmiyorsun.

أنتم لا تجمعون وتولدن الأفكار والآراء حول كيفية جعل الأمر يسير في الاتجاه الصحيح.

Yanılmış olduğumuza dair harika bir seyrin tadını çıkarmanızı diliyorum.

في لماذا نحن على خطأ عندما نعتقد أننا على حق.

Büyük avcıların daha önce orada bulunduğuna dair işaretler var.

‫حسناً، هناك علامات مؤكدة‬ ‫على أن حيوان كبير مفترس كان هنا.‬

Orada büyük bir avcının bulunduğuna dair kesin izler var.

‫حسناً، هناك علامات مؤكدة‬ ‫على أن حيواناً مفترساً كبيراً كان هنا.‬

Hiçbiri neler olup bittiğine dair yorum yapmaya cesaret edemiyordu.

لم يجرؤ أي منهم على مناقشة ما كان يحدث معي.

Video oyunlarının kendilerine kattıklarına ve bir topluluk olmaya dair

لمعرفة ماذا جلبت لهم لعب ألعاب الفيديو

Tom'un benden neden hoşlanmadığına dair bir fikrin var mı?

هل لديك أدنی فكرة عن سبب كره "توم" لي ؟

Hiç deneyimlemediğimiz onca hayata dair hangi birimiz bir şey biliyoruz?

ماذا نعرف عن مواقف وأشياء لم نختبرها قط؟

Bu teknolojinin neler yapabileceğine dair üç örnek daha vermek istiyorum.

دعوني أعطيكم ثلاثة أمثلة أخرى لما يمكنُ أن تقوم به تقنيتنا.

dair haberler gelene kadar Fransa'nın düşmanlarını görev bilinciyle uzak tuttu .

أبقى سوشيت بأمانة أعداء فرنسا في مأزق ... حتى وصلت أخبار

Fizikçilerin bunun ne olabileceğine dair bir sürü sağlam fikri var,

يملك الفيزيائيون العديد من الأفكار حول ما يمكنها أن تكون.

Amerika'nın Irak'ta ne yaptığına dair herhangi bir fikri olduğunu sanmıyorum.

فلم يكن للولايات المتحدة فكرة ماذا تفعل في العراق بعد 2003

Kusursuz bir karar verdiğinizi gerçekten bildiğinize dair size bir söz veremem

لا أستطيع ان أعدك أنك حقاً ستعرف أنك اتخذت القرار الصائب،

Ve nerede olduğumuz ve ne gördüğümüze dair anlayışımızı da yeniden şekillendiriyor.

وتعيد تشكيل فهمنا للمكان الذي نحن فيه وما الذي نراه.

- Nerede yaşadığına dair hiçbir fikrim yok.
- Onun nerede yaşadığı hakkında fikrim yok.

ليست لدي أدنى فكرة عن مكان إقامتها.

çünkü benim işim neyin önemli ve neyin konu dışı olduğuna dair sizi yanıltmak.

لأن وظيفتي هي إرباككم حول ما هو مهم وما هو غير مهم.

İngiltere'nin Norveçliler, Danimarkalılar veya Vikingler tarafından fethedilebileceğine dair fikirlere bir son verebilirsiniz diyebilirsiniz

حسنًا ، قد تقول ، وضع حدًا للأفكار التي تقول إن إنجلترا يمكن غزوها من قبل النرويجيين

Şimdi ise diktatör olarak Hannibal ile nasıl uğraşacağına dair henüz bir plan ortaya koymamıştı.

الآن كدكتاتور، لم يكشف بعد عن خطته حول كيفية تعامله مع حنبعل.

O zaman benim dünyanın yuvarlaklığına dair en azından bir eğim dahi görmem gerekmez mi diyor

ثم يقول أنه لا ينبغي لي أن أرى على الأقل منحدرًا حول استدارة العالم

dair umut var mı ? Yarım yüzyıldan biraz daha uzun bir süre içinde ve özellikle seksen yıl

لعدم انقراض الحياة على وجه الارض? الموت المضحك خلال اكثر