Translation of "Dışarı" in Arabic

0.015 sec.

Examples of using "Dışarı" in a sentence and their arabic translations:

Dışarı çıkaracaktır.

الذين بالنهاية سيعوقان طريقك.

Dışarı çıkacağım.

سأخرج.

- Leyla dışarı gitti.
- Leyla dışarı çıktı.

- ذهبت ليلى إلى الخارج.
- خرجت ليلى.

- Dışarı çıkmak için özgürsün.
- Dışarı çıkmak için özgürsünüz.
- Dışarı çıkmakta serbestsin.

يمكنك الخروج.

Dışarı takla attım.

وتدحرجت إلى الخارج.

...bağırsaklarını dışarı iterek...

‫يُخرج أحشاءه...‬

Hadi dışarı çıkalım

- هيا. دعنا نخرج من هنا.
- هيا. دعينا نخرج من هنا.
- هيا. دعونا نخرج من هنا.

Gece dışarı çıkmamalısın.

لا يجب أن تخرج في الليل.

Sami dışarı çıktı.

خرج سامي.

Arabayı çekip dışarı çıkıyorum,

أوقفت السيارة جانبًا وخرجت منها

üzerinizdeki gerginliği dışarı attığınızı

يمكنك التخيل

Hepsini nefesinizle dışarı atıyorsunuz,

أخرجها كلها مع نفسك،

Dilini ağzından dışarı çıkarmış,

وتخرج لسانها من أحد جوانب فمها

O, aceleyle dışarı çıktı.

- خرج علی عجلة من أمره.
- خرج مسرعا.

Hangi öğrenci dışarı çıktı?

أيّ طالب خرج؟

O, dışarı çıkmak üzereydi.

- كان على وشك أن تخرج.
- كانت على وشك الخروج.
- كانت على وشك أن تخرج.

O, evden dışarı atıldı.

أُلقي خارج المنزل.

Onun dışarı çıktığını gördüm.

رأيته يخرج.

Arı pencereden dışarı çıktı.

طارت النحلة من النافذة.

Ben arkadaşlarımla dışarı çıktım.

خرجت مع أصدقائي.

Yine de dışarı çıkıyordum.

- كنت مغادرا على كل حال.
- كنت مغادرة على كل حال.

Fadıl köpeği dışarı çıkardı.

أخرج فاضل الكلب.

Leyla pencereden dışarı baktı.

نظرت ليلى من النّافذة.

Ve dışarı çıkıp insanlarla buluş."

واذهب للخارج وقابل الناس."

Dışarı her seferinde hafif makyaj

لطالما خرجت بقليل من المكياج

CBP'nin iç yazışmaları dışarı sızdı

بعض وثائق CBP الداخلية المسربة

Bazen yukarı ve dışarı bakarız,

في بعض الأحيان ننظر لأعلى وللخارج،

Pencereden dışarı bakınca ne görüyorsunuz?

ما الذي تراه حين تلقي نظرة من نافذتك،

Para kazanmıyoruz, çalışmıyoruz, dışarı çıkmıyoruz.

نحن لا نجني المال ، ولا نعمل ، ولا نخرج.

Dün gece dışarı çıktın mı?

هل خرجت ليلة الأمس؟

Dışarı çıkmadan önce saçını tara.

مشّط شعرك قبل أن تخرج.

Oynamak için dışarı çıkabilir miyim?

هل يمكننى أن أخرج للعب؟

Telefon çaldığında dışarı çıkmak üzereydim.

كنت على وشك الذهاب عندما رَنّ الهاتف.

Biz yağmura rağmen dışarı çıktık.

خرجنا بالرغم من هطول المطر.

- Çık dışarı!
- Defol!
- Yürü git!

- اخرج من هنا!
- أُخرج!

Bugün dışarı çıkmayı tercih etmiyorum.

أفضل ألا أخرج اليوم.

Tom Mary'yi bardan dışarı attı.

رمى توم ماري خارج البار.

Bu kasabadan dışarı çıkmak zorundayım.

علي أن أغادر هذه المدينة.

Bahsedeceğim son alışkanlık, saldırganların dışarı çıkıp

آخر عادة سأتحدث عنها

Onu bir şekilde dışarı çıkartmaya çalışacağız.

‫يجب أن نحاول إخراجه بصورة ما.‬

Viyana'nın hamsterleri kapana kısılmıştır. Dışarı çıkamazlar.

‫هامستر "النمسا" محبوسة‬ ‫ولا يمكنها المغادرة.‬

Ve meraklı bir şekilde dışarı çıkıyordu.

‫وكانت تخرج من وكرها ويعتريها فضول شديد.‬

Ben oynamak için dışarı çıkabilir miyim?

هل بإمكاني الخروج لألعب؟

Yağmur yağıyor ama dışarı çıkmak istiyorum.

إنها تمطر، لكني أريد الخروج.

Evde kalmayı dışarı gitmeye tercih eder.

إنها تفضل البقاء في المنزل على الخروج.

Bir içki için dışarı çıkmayı öneriyorum.

- لنخرج لتناول مشروب.
- أقترح أن نخرج لتناول مشروب.

Bu gece canım dışarı çıkmak istemiyor.

- أنا، و بكل بساطة، لا أرغب في الخروج الليلة.
- كل ما في الأمر أني لا أريد الخروج الليلة.
- ليس لدي رغبة في الخروج الليلة فحسب.

O, ceketini giydi ve dışarı çıktı.

ارتدت معطفها ثم خرجت.

Dışarı gitmeyi evde kalmaya tercih ederim.

أفضل الخروج على البقاء في البيت.

O, pazar günleri nadiren dışarı çıkar.

نادراً ما تخرج أيام الأحد.

Onlar işini bitirdikten sonra dışarı çıktılar.

بعد أن إنتهوا من العمل، ذهبوا للخارج

Neler olduğunu görmek için dışarı fırladım.

انا خرجت مسرعا لارى ماذا حدث بالخارج

Facebook'ta kalmaktansa dışarı gitmeyi tercih ederim.

أفضل الخروج على تصفح الفيسبوك.

Lütfen dışarı çıkarken kapıyı kapatır mısın?

الرجاء إغلاق الباب عند الخروج.

Artanını ona bıraktım ve dışarı çıktım.

تركت الباقي عليه وخرجت.

Sami bazı giysileri giyip dışarı çıktı.

ارتدى سامي بعض الملابس و خرج.

Sami köpeklerin dışarı çıkmasına izin verdi.

أخرج سامي كلابه.

Sonra da bunu döküp dışarı çıkmasını bekleyeceğiz.

‫ثم سنسكب هذه هنا ونرى إن كان سيخرج.‬

Bu gece benimle dışarı çıkmak ister misin?

هل تريدين الخروج معي الليلة؟

Burada önemli olan dışarı çıktığımızda tedbirli davranmak.

النقطة المهمة هنا هي ألا تكون متساهلًا وأنت في الخارج،

Sonra dışarı çıktığımda şuramda bir şey hissettim,

بعد ذلك عند خروجي شعرت بشيء هنا،

Yabancı turistler otobüse oturup pencereden dışarı baktılar.

جلس السياح الاجانب في الحافلة و نظروا من النوافذ .

Bu akşam dışarı çıkıp çıkmayacağını Trang'e sor.

اسأل ترانغ إن كان سيخرج هذا المساء.

Wright kardeşlerin nasıl dışarı çıktığının hikayesi anlatılır

وكانوا يحكون الروايات عن كل مرة كان فيها الأخوان رايت يخرجان،

Bir şey içmek için dışarı çıkmak ister misin?

أتريد الخروج لاحتساء شيء؟

O, ne konuştu nede ağladı, sessizce dışarı çıktı.

لم ينطق و لم يبك ، بل خرج ساكنا.

Leyla pencereden dışarı baktı ve Sami'nin arabasını gördü.

نظرت ليلى من النّافذة و رأت سيّارة سامي.

Günün sıcağından kaçıp sığınan hayvanların çoğu, geceleri dışarı çıkar.

‫الحيوانات التي كانت تحتمي به من حر النهار،‬ ‫تخرج عادة في الليل.‬

Uçaktan dışarı baktığınızda dünyanın eğriliğine dair veya yuvarlalığına dair

عندما تنظر من الطائرة حول انحناء العالم أو دائريته

. Birdenbire, hiçbir uyarı olmadan bina sizi sallıyor. Pencereden dışarı

العالمي بنيويورك. وفجأةً دون سابق انذار يهتز البناء بك. تنظر

Onlar lüks bir restoranda akşam yemeği için dışarı çıktılar.

ذهبوا لتناول العشاء في مطعم راق.

Her zaman dışarı çıkarım, bir şey unuturum. Her zaman!

في كلّ مرّة أخرج، أنسى شيئا. دائما!

Tom okumaktan bıktı ve dışarı çıkmak ve oynamak istedi.

تعب توم من القراءة و أراد الخروج و اللعب.

Sonra bir akşam, Lagos'ta, Louis ve ben arkadaşlarımızla dışarı çıktık.

في أحد سهراتنا في لاقوز خرجت مع لويس وبعض الأصدقاء

Bir enfeksiyon başlatmak için yeterince virüs partikülünü dışarı atmaları gerekir.

يجب أن يخرج كمية كافية من جزيئات الفيروس تستطيع إصابتك بالعدوى،

Sami garip bir ses duydu ve araştırmak için dışarı çıktı.

سمع سامي ضجّة غريبة و خرج للتّأكّد من الأمر.

Dışarı çıktım o zamanlar cep telefonu filan yok, ankesörlü telefonlar var.

خرجت، في هذه الأوقات لم يكن هناك هاتف محمول، ولكن يوجد هواتف عمومية.

Kavurucu güneş, çoğu çöl hayvanının sadece gece dışarı çıkması anlamına gelir.

‫تعني الشمس الحارقة أن كثيرًا‬ ‫من حيوانات الصحراء لن تخرج إلا ليلًا.‬

Eğer akşam ezanından sonra dışarı çıkmaya izin aldıysan bunu anlamı şudur

إذا سمح لك بالخروج بعد صلاة العشاء ، فهذا يعني

Biraz su aldıktan sonra deliğe dökerek dışarı çıkarıp o şekilde de alabilirim.

‫لنجمع بعض المياه ونسكبها في الحفرة،‬ ‫ونحاول طرده بالمياه والإمساك به هكذا.‬

Doğrudan havadan oksijen çekebilmek için kendini dışarı atıyor. Nihayet. Güneş yüzünü gösteriyor.

‫يخرج لاستنشاق الأكسجين من الهواء مباشرة.‬ ‫أخيرًا، تعود الشمس.‬

Olabileceğini söyleyerek dışarı çıktı Suriye rejiminin sadık ama zarar İlki , 2000 yılının

عقوباتٍ عليها هي الاولى من نوعها لتكون رسمياً ضمن مقصلة

Ama ben duş musluğunu açmak için çalıştığımda, bu siyah kabarcıklı sıvı dışarı çıktı.

لكن عندما فتحت حنفية الحمام، خرج سائل أسود مليء بالفقاعات.

Baktı ki işler iyi ben neden dışarı ile anlaşıyorum ki dedi ve kendi tarayıcısını yaptı.

لقد نظر في الأشياء بشكل جيد ، لماذا أتعايش معه ، وقال وعمل متصفحه الخاص.