Translation of "Bulmak" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Bulmak" in a sentence and their arabic translations:

Yolunu bulmak zorunda,

سيضطرون لإيجاد طريقهم

Başka yol bulmak zorundayız.

- علينا أن نجد طريقا آخر.
- Nous devons trouver un autre chemin.

Ben onu bulmak zorundayım.

- عليّ أن أجدها.
- عليّ العثور عليها.

Onları bulmak için çalışacağım.

سأحاول إيجادهم.

Medeniyeti bulmak için doğuya doğru gidiyoruz.

‫نتجه صوب الشرق‬ ‫بحثاً عن المدنية.‬

Medeniyeti bulmak için hâlâ yardımınız gerekiyor.

‫ما زلت بحاجة لمساعدتكم‬ ‫للوصول إلى المدنية.‬

Amaç yalnızca bir soruya yanıt bulmak:

بهدف الإجابة على سؤال واحد:

Bu yüzden onları bulmak epey zor.

ما يجعل من الصعب اكتشافها.

Fadıl parayı bulmak için evi aradı.

بحثَ فاضل في المنزل كي يعثر عن المال.

Ancak, saldırılara çözüm bulmak için vakit daralıyor,

‫لكن الوقت ينفد لإيجاد حل للصراع،‬

Bu durumda kuru ağaç bulmak neredeyse imkânsız.

‫في هذه الظروف يكاد يكون أمراً مستحيلاً‬ ‫أن تعثر على حطب جاف.‬

Medeniyeti bulmak için en güvenli güzergâh hangisi?

‫أي طريق هو رهاننا الأكثر أماناً‬ ‫للوصول إلى المدنية؟‬

Kendimi geri dönüşü olmadan aşağıda bulmak istemem.

‫لا أريد أن أجد نفسي هنا بالأسفل‬ ‫بلا مخرج.‬

Dışarıda başka şeyler bulmak için madenden çıkıyoruz.

‫سنخرج من المنجم‬ ‫ لنرى ماذا أيضاً يمكننا العثور عليه هنا.‬

Veya aileye olan sevginin sade anlamını bulmak

أو الحصول على معنى مجرد في الدفء العائلي

Mücadelem; yapabildiğimin en iyisiyle onun merkezini bulmak.

صراعي هو ايجاد عين العاصفة بأفضل ما أستطيع.

Arkadaş gibi yanında olacak, konuşacak birini bulmak

شخص ما يكون هناك كصديق، لتتحدث إليه،

Gece yarısı, burnuyla ziyafet bulmak için mükemmel.

‫مثالية لشم وجبات منتصف الليل.‬

Güveni yeniden oluşturmanın yolunu bulmak bizim sorumluluğumuz

ومسؤوليتنا هي البحث عن وسيلة لإعادة بناء الثقة،

Yaşayacak güzel bir yer bulmak kolay değil.

ليس سَهلًا أن تعثر على مكانٍ جيدٍ للعيش.

Ikincisi bu ilgi alanlarıyla uyuşan meslekleri bulmak

ثانياً اعثر على وظائف تناسب هذه الاهتمامات،

Tam olarak bu sorulara cevap bulmak amacıyla kurdum.

بالضبط للإجابة على هذه الأسئلة.

Dana'yı bulmak için hangi yol daha güvenli olur?

‫أي طريق هو أكثر الطرق أماناً ‬ ‫للعثور على "دانا"؟‬

Tamam, bu durumda onu bulmak için zekice davranmalıyız.

‫حسناً، هذا يعني أن علينا أن نتصرف بذكاء‬ ‫إن كنا سنعثر عليها.‬

Biz bu fikirleri alıp çoğaltacak yollar bulmak istiyoruz.

نريد أن نأخذ هذه الأفكار ونجد لها سبلاً لتوسيع نطاقها

Çoğu hayvan, şehirleri yiyecek bulmak için ziyaret eder.

‫معظم الحيوانات تزور المناطق الحضرية‬ ‫بحثًا عن الطعام.‬

Ama Uruguay'ın, turistlerin kafayı bulmak için ziyaret edeceği

لكنّني لا أعتقد أنّ "الأوروغواي" ستصبح وجهة للسياح

Birinci görevimiz enkazı bulmak ve kayıp kargoyu kurtarmak.

‫المهمة الأولى هي العثور على هذا الحطام‬ ‫واسترجاع الشحنة الضائعة.‬

Unutmayın, o enkazı bulmak için yardımınıza ihtiyacım var.

‫لا تنس، أنا بحاجة لمعونتك‬ ‫في العثور على حطام الطائرة.‬

Bu yerine koymak için bulmak istediğim bir kelime.

إنها كلمة أود أن أجد لها بديلًا.

Bir asteroit bulmak için yedi ila on yıl

لاكتشاف الكويكب من سبع إلى عشر سنوات ،

Bunu sizin için yapacak birini bulmak kolay olacak.

سيكون من السهل إيجاد شخص يقوم بذلك من أجلك.

Günün sonunda bu dünyada yalnız hissetmemenin bir yolunu bulmak

إيجاد طريقة، في نهاية المطاف، لئلا نشعر أنّنا وحيدون في هذا العالم،

Bir plan yapmadan yolunuzu buna göre bulmak mı istiyorsunuz?

‫تريد أن تحاول شق طريقك للنجاة ‬ ‫ومواصلة المسير،‬ ‫من دون خطة؟‬

Ancak sessiz alan bulmak gitgide daha zor bir alıyor,

ومع ذلك، فإن صُعوبة العثور على مساحات هادئة في ازدياد

Fakat bu engin, tekdüze kumullarda karanlıkta yol bulmak zor.

‫لكن يصعب التحرك‬ ‫وسط هذه الكثبان الرملية الشاسعة في الظلام.‬

çünkü o parkı ben de kafa bulmak için kullanıyordum

لأني كنت أذهب لذات المنتزه لأنتشي،

Kendi kendine yetme ve yetiştirmenin yollarını bulmak için çalışıyor.Sıcak

عبر اصلاح التربة وايجاد طرقٍ مناسبةٍ لزراعة الصحراء حرفياً

Karşıt görüşün en az iki somut argümanını bulmak anlamına geldiğidir.

اعثر على حجتين ملموستين على الأقل من الرأي المعاكس.

Bu yüzden suyun üstünde bir yer bulmak daha mantıklı olur.

‫نريد أن نكون في مكان عال، خارج المياه.‬

Kaynak, yiyecek bulmak ve susuz kalmamak için en iyi şansınız,

‫إنه فرصتك المثلى في وجود موارد،‬ ‫وغذاء والبقاء رطباً،‬

Yırtıcılar, avlarını alt etmenin karmaşık yollarını bulmak için evrimleşmek durumunda.

‫على المفترسات التطور‬ ‫بأشكال أكثر رقيًا للتفوق على فرائسها.‬

Güvenli bir demirleme noktası bulmak her halatlı iniş için hayatidir.

‫وجود مرساة آمنة ‬ ‫هو أمر حيوي في أي هبوط بالحبل.‬

Pekâlâ, artık ihtiyacım olan tek şey yatak yapmak için malzeme bulmak.

‫حسناً، كل ما أحتاجه الآن قدر صغير‬ ‫من العزل لعمل فراش.‬

Oldukça pahalı bir bilet satın almak ve bir orkestra bulmak zorunda değilsiniz.

ليس عليك شراء تذكرة غالية والبحث عن أوركسترا.

İyi de eder. Bir eş bulmak için 400 metre yol alması gerekebilir.

‫ليس ذلك فحسب.‬ ‫يمكنه قطع مسافة 400 مترًا للعثور على شريك.‬

Kar yüzünden ormanın zemininde yiyecek bulmak pek mümkün değil. Başka yerlere bakmalı.

‫يُصعب الثلج عملية العثور على الطعام‬ ‫على أرض الغابة.‬ ‫عليها البحث في مكان آخر.‬

Pekâlâ, kendimize daha iyi bir yemek bulmak için bu leşi kullanmanın yolunu bulmalıyız.

‫حسناً، نريد أن نفكر كيف‬ ‫يمكننا استخدام جزء من هذه الجثة‬ ‫للحصول على وجبة أفضل.‬

Ama burası gibi aşırı çöl arazilerinde bunu bulmak zor olabilir. Hâlâ biraz gevşek

‫ولكن في التضاريس الصحراوية الوعرة كهذه،‬ ‫ يمكن أن يكون العثور عليها صعباً.‬ ‫ما زال رخواً بعض الشيء،‬

, kendine özgü bir sahil şeridi olduğunu bulmak için ülkede yeni bir özellik aradılar

باقتصادها على النفط فقط. بحث القادة عن ميزةٍ جديدةٍ في البلد

22 dereceye düşen sıcaklığa katlanılabiliyor. Bu fil ailesi güneş çıkmadan içme suyu bulmak zorunda.

‫حيث تنخفض درجة الحرارة إلى 22 مئوية.‬ ‫على أسرة الفيلة هذه العثور‬ ‫على مياه شرب قبل إشراق الشمس.‬

Ve onları bulmak için kocaman bir çölümüz var ama ne tarafa gideceğimiz konusunda karar vermeliyiz.

‫لدينا الصحراء الواسعة لنختار منها‬ ‫ولكن علينا أن نقرر أي الطرق نسلك.‬

Karanlık ve rutubetli yerler börtü böcek bulmak için her zaman iyidir. Biz de oraya gidiyoruz.

‫الأماكن المظلمة الرطبة جيدة دائماً ‬ ‫للعثور على الزواحف المرعبة.‬ ‫سنذهب إلى هناك.‬

Pek çok hayvan meyve bulmak için renkli görüşten faydalanır. Görmek iyice zorlaşmadan önce son kez yemek gerek.

‫تستخدم حيوانات كثيرة تمييزها للألوان‬ ‫للعثور على الفاكهة.‬ ‫حان الوقت لوجبة أخيرة قبل أن تصعب الرؤية.‬

Başladığımız yere dönüp farklı bir yol izlemek ve enkazı o şekilde bulmak istiyorsanız "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin.

‫وإن أردت أن نعود إلى حيث بدأنا‬ ‫ وأن نتخذ طريقاً مختلفاً‬ ‫للعثور على حطام الطائرة، اختر "إعادة الحلقة".‬

- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.

الأعداد الأولية مثل الحياة، منطقية تمامًا، لكن يستحيل إيجاد القواعد لها، حتى لو أمضيت وقتك كله تفكر فيها.