Translation of "Belli" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Belli" in a sentence and their arabic translations:

Belli bir kaynak;

مورد محدد،

Amaçları ise belli

غرضهم مؤكد

belli kişilerce hazırlanan operasyon

عملية أعدها بعض الناس

"Terror belli ... decus pacis."

"الإرهاب الحرب… decus pacis."

O belli değil miydi?

الم یکن هذا واضحا؟

Eh, o artık belli.

بات الأمر واضحا الآن.

Burada olduğumu belli etme.

لا تخبر أحدأ أنّي هنا.

Ve belki, belli noktaya kadar

و ربما، لمجموعة معينة،

Ne çıkacağı hiç belli olmaz.

‫أنت لا تعرف ما الذي يمكن أن تجده.‬

belli gruplara karşı duyduğumuz nefret

بسبب من يكونون أو ما يعتقدون

Ayrıca belli başlı avantajları var --

وإنني محظوظة، فلدي بعض المزايا،

Belli bir sahibi yok.Hissedarları var.

ليس لها مالك محدد ، لديهم مساهمين.

O belli ki acı çekiyordu.

لقد كان من الواضح أنها في ألم.

- Açıkçası yanılıyorsun.
- Belli ki yanılıyorsun.

من الواضح أنك مخطئ.

Örneğin, "Belli ki başka bir casus

مثل : "حسناً, كل ما أطلعتنا عليه يا بيكارت هو أنه هناك جاسوس آخر,

belli ki içinde kutup ayısı yok,

من الواضح أنه لا يوجد دب قطبي

Fiziksel açıdan  zorlayıcı olacağı şimdiden belli.

‫يمكنني بالفعل أن أقول‬ ‫إن هذا الأمر سيتطلب مجهوداً شاقاً‬

belli anlatı yapıları için de geçerli.

لكنها هياكل السرد القصصي بحد ذاته.

Ve belli ki böyle kişiler var --

- وكما يبدو، هؤلاء الأشخاص موجودون -

Biliyorsun, belli ki tam bir kurgu.

حسنًا ، من الواضح أنه خيال كامل.

O kaynağı idare eden belli bir topluluk

ومجتمع محدد يدير ذلك المورد،

belli bir fikir üzerinde bağımsız olarak çalışıyorum.

بطريقة تخلص الهواء من ثاني أكسيد الكربون.

çok uzun bir süre kendini belli etmeden

لمدة طويلة

3 günde kendini belli ederken bazısında ise

بينما يتجلى في 3 أيام ، في بعض الأحيان

Ve Google belli aralıklar ile bunu yeniliyor.

وتقوم Google بتحديث هذا بشكل دوري.

Aksanından belli olduğu gibi, o bir yabancı.

هو غريب، كما يبدو من لهجته.

Ama sonunda temel, belli başlı bir prensip keşfettim.

لكن في النهاية، وجدت مبدأ أساسيا.

Bunu tam belli olmayan genelleyici bir anlamda söylemiyorum.

ولا أعني ذلك بالمعنى المجرد العام.

Ancak paniklediği belli olan parsın başka düşünceleri var.

‫لكن الفهد المذعور لديه أفكار أخرى.‬

Bir süre sonra artık kendini belli etmeye başlıyor

بعد فترة ، يبدأ في إظهار نفسه

belli uzunlukta ipler asılı, uzun ve kısa olan şeklinde,

حبل، واحد طويل، وآخر قصير،

İyi de eder. Karanlıkta nelerin gezindiği hiç belli olmaz.

‫هذا من حسن حظه.‬ ‫من يدري ماذا يختبئ في الظلال.‬

Yaklaştıkça belli oldu ki, yıpranmış Osmanlı askerleri Sigismundu durduramayacak.

بالاقتراب أكثر، بدا أن القوات العثمانية المتعبة لم تستطع إيقاف سيغيسموند.

Maduro'nun politik tutkusu Aralık 2015'te kendini belli etti

أصبح طموح مادورو السياسي واضحاً في كانون الأول من عام 2015

çocuklarla yarışıyorsunuz belli bir yere gelmişsiniz ve arkadan şu ses

تتنافس مع الأطفال ، جئت إلى مكان معين وهذا الصوت من الخلف

belli bir algoraitma düzeni içerisinde düzenli bir şekilde bizim karşımıza çıkarıyor.

يظهر بانتظام في ترتيب خوارزمية معينة.

Eve gittim evde kapıda bir tane pusula, resmî bir şey olduğu belli,

ذهبت إلى المنزل وكان هناك رسالة عند الباب الواضح أنها شيء رسمي،

Yani tamamen arada kalmış ne olduğu belli olamayan bir durum var ortada

لذلك هناك موقف لا يمكن معرفته ما هو تماما بينهما.

- Gerçek dost kara günde belli olur.
- İhtiyacın olduğunda yanında olan dost gerçek dosttur.

- الصديق وقت الضيق.
- الصديقُ وقتَ الضيقِ.

40 dakikaya kadar, belli bir kullanıcıya kadar sana demiş bedava la reklamsız kullan yahu

حتى 40 دقيقة ، حتى مستخدم معين ، استخدمه مجانًا بدون إعلانات

Bu savunma ancak karanlık çökünce belli olur. Resife mavi ışık vurunca neler olduğu gözler önüne serilir.

‫لا يظهر إلا في الظلام.‬ ‫إضاءة الشعاب بالضوء الأزرق تكشف ما يجري.‬

- Fadıl gerçek renklerini gösterdi. O bir korkaktı.
- Fadıl gerçek rengini belli etti. O bir korkaktı.
- Fadıl gerçek niyetini gösterdi. O bir korkaktı.

- كشف فاضل ألوانه الحقيقيّة و تبيّن أنّه جبان.
- كشف فاضل شخصيته الحقيقية و تبيّن أنّه جبان.