Translation of "Ortaya" in Arabic

0.011 sec.

Examples of using "Ortaya" in a sentence and their arabic translations:

Ortaya çık.

- تعالَ إلى الأمام.
- تَقَدَم.

Ortaya çıkacak.

سيتم الامر

Vuhan'da ortaya çıkmıştı

ظهرت في ووهان

Sami ortaya çıktı.

ظهر سامي.

Bunu da ortaya çıkarabilirim

أستطيع جعل هذه تظهر أيضّا،

Sonra uyuşturucu ortaya çıktı.

ومن ثم أتت المخدرات.

Ortaya çıkan sonuçlar bunlardı.

وكانت هذه هي المعلومات التي جمعناها

çünkü ortaya çıktı ki

لأنه اتضح أن

Tüm gerçekliğiyle ortaya çıkarıyor.

كطريقة للوجود بالعالم

Karmaşık yaşamın ortaya çıkışı.

ولا بد من ظهور نماذج الحياة المعقدة،

Ortaya çıktıkları andan itibaren...

‫منذ لحظة ظهورها، ‬

...güçlü yırtıcıları ortaya çıkarıyor.

‫وهي تجول شوارع "مومباي".‬

Hoş görüntüler ortaya çıkarıyor

يكشف صور جميلة

"Virüs Çin'de ortaya çıktı,

حيث أن الفيروس نشأ في الأراضي الصينية.

Riskli olduğu sonucunu ortaya koymuştur.

كخطر تدخين 15 سيجارة يوميًا.

Aynı acıya katlandığı ortaya çıktı.

واتضح أنه كان قد عانى من نفس الألم.

Bu, bilimin ortaya koyduğu uyarıların,

وإنه يبدو حقًا افتراضا منطقيا

Kuzenini kazara öldürdüğü ortaya çıktı.

عن طريق الخطأ.

Tembel hayvan iftirasının ortaya çıkışı

لقد تتبعت كل الافتراءات على الكسلان

Ekonomik avantajlarıyla birlikte ortaya çıkarır.

وفي نفس الوقت أيضًا مع فائدة اقتصادية.

Karanlıkta gizlenen şeyleri ortaya çıkarır.

‫وكشف ما يختبئ في الظلام.‬

İçindeki gizli hayatları ortaya çıkarabiliyoruz.

‫وكشف الحيوات السرية لمخلوقاته...‬

...gizli gece dünyasını ortaya çıkarır.

‫ينكشف عالم ليلي خفي.‬

Kızımın regi sevdiği ortaya çıktı,

تبينت أن طفلتي تحب موسيقى الريغي،

Bazı doğrulamaları olduğu ortaya çıktı

في الحقيقة الصعبة.

Ondaki çoğu şeyi ortaya çıkardım.

اكتشفت الكثير من الأمور عنه.

Ve ortaya çıkan şok dalgası

وحدثت الهزة الارضية

Benim haklı olduğum ortaya çıktı.

تبيّن في النهاية أنّني كنت على حق.

Fadıl'ın ikiyüzlü yaşamı ortaya çıktı.

لقد انكشفت حياة فاضل المزدوجة.

Toplumun özenmesini istedikleri modeli ortaya koyuyor.

وعبرت عن النموذج الذي يريده المجتمع.

Demek istediğim, baskı elmaslar ortaya çıkarır.

وما أعنيه، أن الضغط يبني الماس،

Aslında bir hediye olduğu ortaya çıktı

تبيّن أنه مَلَكة،

Umut ancak o zaman ortaya çıkar.

عندها، فقط حينها، سيأتي الأمل.

Yapay zekâ farklı şekillerde ortaya çıkabilir.

الذكاء الإصطناعي يمكن أن يتحول لطرق مختلفة.

Insanlardaki gerçek iyiliği ortaya çıkarmanın anahtarıdır

فهذا هو الأساس في الحصول على أفضل ما في الأشخاص،

Bir olasılık planının gerekliliğini ortaya koyuyor.

يتضمن ضرورة وجود خطة طوارىء.

Bunlar, şehrin ortaya çıkması için geçen

هذه صور التقطناها لنفس المنطقة

Uzaklaştırmayı ve o anda ortaya çıkmasını

قد يساعد على إخراجه من العقل...

Ama bunu ortaya ben çıkarmış olacağım

ولكنكم فهمتوها الآن فقط.

Nasıl işlediğine dair fikirlerimizi ortaya çıkardı.

وكيف يعمل النظام القانوني الجنائي نفسه.

ortaya çıkarmam, anlamam ve düzeltmem gereken

أردت كشف كل العالم المليء بالكراهية

Morötesi ışık gizli avcıları ortaya çıkarıyor.

‫تكشف الأشعة فوق البنفسجية صيادين خفيين.‬

Sihirli bir gece dünyası ortaya çıkarıyoruz.

‫كاشفةً عالمًا سحريًا ليليًا.‬

Zamanı hızlandırınca ölümcül sırları ortaya çıkıyor.

‫تسريع الوقت يكشف سرها المميت.‬

Gece kameraları gizli dünyalarını ortaya çıkarıyor.

‫كاميرات الليل تكشف عالمها السري.‬

ortaya geldiğinizde diş fırçası kullanmaya başlıyorsunuz,

تعالوا إلى الوسط، ستبدأ باستخدام الفرشاة،

Ve ortaya da şu gündemler atılmakta

ويتم الكشف عن هذه الأجندات

Virüs nereden ortaya çıkmış bir bakalım

دعونا نرى من أين أتى الفيروس

Bilimin ortaya koyduğu veri ise şu

البيانات التي كشف عنها العلم

Karşımıza korkunç bir sonuç ortaya çıkıyor

لدينا نتيجة رهيبة

Projemin fikri işte böyle ortaya çıktı.

وهكذا ولدت فكرة مشروعي،

Ama bazen ortaya iki bacak çıkıyor.

‫لكن أحيانًا، تخرج ساقان منها.‬

Defa ortaya çıktı virüstür. Daha sonra

الفيروس لاول مرةٍ في ماليزيا عام الفٍ وتسعمائةٍ وثمانيةٍ

Ben sadece gerçeği ortaya çıkarmaya çalışıyorum.

انا احاول فقط كشف الحقيقة.

Doğru olmadığı veya eksik olduğu ortaya çıkıyor.

يتبين بإنه غير صحيح أو غيرمكتمل.

Hiçbir şeyin gerçeğin dışına çıkamayacağı ortaya çıkıyor.

وتبين بإنه ابعد مايمكن عن الحقيقة.

Mesela hep en iyi yanımı ortaya çıkaran,

مثل صديقي الجيد، الواعظ مارك

ortaya başka bir çelişki atmama izin verin.

دعوني أقدم لكم بعض التناقضات في صميم العمل

Güvensizlik ve utanma duyguları yeniden ortaya çıkar

سنعود مجددًا إلى حُفر عدم الأمان والخجل

Programcılar henüz dünya dışı varlıkları ortaya çıkarmadı.

لكن المبرمجين لم يتمكنوا من اكتشاف الفضائيين بعد.

Bu TEDGlobal 2017'de ortaya konduğu gibi

دعونا نطلق العنان لأفكارنا وتخيلاتنا،

Fakat alçalan güneş fokun silüetini ortaya çıkarıyor.

‫لكن الشمس الغاربة تكشف ظل الفقمة.‬

çünkü ortaya koyular veriler bana bunu düşündürtüyor

لأن البيانات تظهر لي ما يجعلني أفكر

Bu hazinenin ilk kısmı nasıl ortaya çıktı?

كيف حدث الجزء الأول من هذا الكنز؟

Virüs ilk ortaya çıktığında gelişim gösterebilmek için

للتطور عندما يظهر الفيروس لأول مرة

Vikinglerin kendi efsanelerinde ortaya çıkan bir zihniyet.

عقلية ظهرت في قصص الفايكنج الخاصة.

Soruşturmadan sonra birkaç önemli gerçek ortaya çıktı.

ظهرت عدة حقائق مهمة بعد التحري.

Leyla'nın mektupları onun ırkçılığının boyutlarını ortaya çıkardı.

كشفت رسائل ليلى مدى عنصريّتها.

Kameramı ne zaman ortaya çıkarsam bana yardımı olur

متى يساعدني استخدام الكاميرا،

ortaya çıkmaması için yatırım yapmaya teşvik etmiş olmuyoruz

على التوجه لمنع تلك الكوارث قبل حدوثها،

Son askerlerini Baybars'ı durdurmak için gönderince ortaya çıktı.

أرسل آخر احتياطيات له لمحاولة وقف هجوم بيبرس في الوسط

Yakınlaşma, yaratıcılık ve inovasyon organizasyon içinde ortaya çıkıyor.

فإن عوامل التعاون والإبداع والابتكار تزدهر في المنظمة.

4 trilyon dolarlık bir değer ortaya çıkarmış oluruz.

نحن نكشف هنا عن أربعة تريليون دولار هنا.

Maymunların algılamadığı kızılötesi ışık tünedikleri yerleri ortaya çıkarıyor.

‫تكشف الأشعة تحت الحمراء،‬ ‫التي لا تراها القردة، أماكنها المرتفعة.‬

Yeni bir keşif, geceleri nasıl beslendiklerini ortaya çıkardı.

‫فسّر كشف حديث طريقة تغذّيها ليلًا.‬

Karanlıkta keşfe çıkarak... ...yeni davranışlar da ortaya çıkarıyoruz.

‫باستكشافها في الظلام،‬ ‫نكتشف تصرفات جديدة أيضًا.‬

Gece olunca, mercanların bile karanlık yüzü ortaya çıkıyor.

‫ليلًا، حتى الشعاب المرجانية‬ ‫يكون لها جانب مظلم.‬

Cevapları ortaya yakın olanlar doğru ya da yanlıştan

أما من تكون إجابتهم أقرب من الوسط

Benim fizik ödevimden daha farklı olmadığı ortaya çıktı.

ليست مختلفة جداً عن واجباتي في الفيزياء

Bu toplantının işten çıkarılma görüşmem olduğu ortaya çıktı.

الاجتماع الذي اتضح بأنه مقابلة إنهاء خدمتي.

Ince sıvalar kazındığında altından muhteşem eserler ortaya çıktı

عندما تم كشط اللصقات الدقيقة ، ظهرت القطع الأثرية الرائعة من الذهب.

ortaya çıkan şey ise herkesi çok mutlu etmişti.

ما اتضح جعل الجميع سعداء للغاية.

Yoksa yeni iddialar ortaya atabilmek için çalışacak mıyız?

أم سنعمل على تقديم مطالبات جديدة؟

Zamanın herkes için farklı olduğu fikrini ortaya koydu

طرح فكرة أن الوقت يختلف من شخص لآخر

O dönemde meraklı cesur bir adam ortaya çıktı

ظهر رجل شجاع غريب في ذلك الوقت

Rönesans adamı lakabıyla ortaya çıkan bu adamın adı

اسم هذا الرجل الذي ظهر باسم رجل النهضة

Baskıncılar, İngiltere'nin doğu kıyısı açıklarında uyarmadan ortaya çıkar.

يظهر المغيرون دون سابق إنذار قبالة الساحل الشرقي لإنجلترا.

Ve yeni Hıristiyan Koalisyonunun yeniden ortaya çıkışını canlandırdı.

وبدى في الأفق تحالف مسيحيً جديد في طور التكوين.

On dört gün sonra ortaya çıkmaya başlarlar . Birincisi

اربعة عشر يوماً بعد التعرض للاصابة. وتتمثل الاولية منها

Arasında güçlü bir bağ olduğunu ortaya koymaya çalışıyorlar,

وسعادة ونجاح الأشخاص عند إنهائهم لعملهم،

Bir gün ortaya çıkan küçük bir çocuğun kibarlığı hakkında

عن لطف طفلٍ صغير ظهر ذات يوم،

Bu yeni bellek izlerini etkin bir şekilde ortaya koyamayız.

ولن نتمكن من وضع آثار الذاكرة الجديدة بفعالية.

Gerçekten ileri bir medeniyetin gelişimi için ortaya engel koyuyor.

لتطوير حضارة متقدمة فعلًا.

Gece kameralarımız, yeni davranış denilebilecek bir şeyi ortaya çıkarıyor.

‫وكاميراتنا الليلية‬ ‫تكشف ما قد يكون تصرفًا جديدًا.‬

Zaman yolculuğundan daha çok ölümsüzlükle ilgili fikirler ortaya atıldı

تم طرح أفكار عن الخلود أكثر من السفر عبر الزمن

Ve bu çizgileri çizerken, tüm bu hikâyeler ortaya çıkıyor.

‫وبينما أرسم كل هذه الخطوط،‬ ‫تُطرح كل هذه القصص.‬

, iktidardaki Esad ailesinin güçlü desteğiyle, fotoğrafları ortaya çıkana kadar

بجانب صور زوجها في مقرات الحكومية في دليلٍ واضحٍ لدورها

Ancak bunun gerçekten kötü bir karar olacağı ortaya çıktı :

تبين إن هذا سيكون اختيار سيء:

Birkaç aylık flörtten sonra Fadıl'ın gerçek niyeti ortaya çıktı.

كشف فاضل عن ألوانه الحقيقية بعد بضعة أشهر من المواعدة فقط.

Ancak dünyada her ay 10 milyon yeni iş ortaya çıkmıyor.

وعالمنا لا يوفر 10 ملايين وظيفةً جديدةً كل شهر.