Translation of "öğleden" in Arabic

0.004 sec.

Examples of using "öğleden" in a sentence and their arabic translations:

Öğleden sonra tenis oynayacağım.

سألعب التنس بعد الظهر.

Bu öğleden sonra hava sıcaktı.

- كان الجو حاراً جداً ظهيرة اليوم.
- كان الجو حاراً جداً عصر اليوم.

Yarın öğleden sonra neyle meşgulsün?

ماذا عندك بعد ظهر غد؟

Yarın öğleden sonra seni arayacağım.

سأتصل عليك بعد ظهر الغد.

O, öğleden sonra beni aradı.

اتصلت بي بعد الظهر.

Öğleden sonra 2 de görüştük.

التقينا في الثانية بعد الظهر.

Bütün öğleden sonrayı kütüphanede geçirdim.

- لقد قضيت كل نهاري في المكتبة
- أمضيت كل الظهيرة في المكتبة.

Bu öğleden sonra bir röportajımız olacak.

- بعد ظُهر هذا اليوم سيكون لدينا مقابلة.
- هذا المساء سَنَقومُ بِمُقابلةٍ

Tom bütün öğleden sonra Mary'nin evinde.

كانت توم في منزل ماري طوال الظهيرة.

Bu öğleden sonra yağmur yağacağını sanmıyorum.

لا أظن أنها ستمطر بعد الظهر.

Sami bütün öğleden sonra seni bekledi.

انتظرك سامي طيلة الظّهيرة.

Bu öğleden sonra bize yardım etmelisin.

نحتاج منك أن تساعدنا هذا المساء.

Bu öğleden sonra yanımızda olduğunuz için teşekkürler.

شكراً على انضمامكم إلينا هذا المساء.

Peluş halısı, öğleden sonra sanat dersleri ve

كان فيها سجادة فخمة ودروس الفن بعد الظهر

Tom bütün öğleden sonrayı Mary ile geçirdi.

توم أمضى فترة بعد الظهر بأكملها مع ماري.

Ben bu öğleden sonra Mary ile görüşeceğim.

سألتقي بماري هذا المساء.

Tom bu öğleden sonra kent merkezine gitti.

ذهب توم لمركز المدينة بعد الظهر.

10 Mart 2015, öğleden sonra 3:40'da

في العاشر من آذار عام 2015، وفي الساعة 3:40 عصرًا،

NB: Evet ve diyelim ki bir öğleden sonra

نيك بوستروم: فكر في ما الذي يعنيه هذا

Hava raporu yarın öğleden sonra yağmur yağacağını söylüyor.

الانواء الجوية تقول بانها ستمطر غدا بعد الظهر .

Bu öğleden sonra senin eski bir arkadaşını gördüm.

التقيت بأحد أصدقائك القدامى هذا المساء.

Bu öğleden sonra eve geldiğimde ev ödevimi yapacağım.

سأنهي واجباتي عندما أعود إلى البيت بعد الظهر.

Bu öğleden sonra hayvanat bahçesine gitmek ister misin?

هل تريد أن تذهب إلى حديقة الحيوان بعد ظهر هذا اليوم؟

Her zamanki gibi, Mike, bu öğleden sonra toplantı için geç kalmıştı.

كالعادة تأخر مايك عن إجتماع بعد الظهر.

O ne zaman gitti? Öğleden sonra dörtte miydi yoksa beşte miydi?

متى غادرت؟ في الرابعة أم في الخامسة؟

Bugün öğleden sonra Tom'la tenis oynuyor olacağım fakat bu gerçekten çok istediğim bir şey değil.

أنا سوف ألعب تنس مع توم بعد الظهر, لكن هذا لا شيئ أنا حقاً أتتطلع لهذا.