Translation of "Jamás" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Jamás" in a sentence and their turkish translations:

Jamás me vencerás, ¿oíste? ¡Jamás!

Beni asla yenemeyeceksin, beni duydun mu? Asla!

- ¡Nunca!
- ¡Jamás!

- Asla!
- Hiç!

¿Jamás has roncado?

Hiç horladın mı?

Tom jamás sonríe.

Tom hiç gülümsemez.

¡No mientas jamás!

Asla yalan söyleme!

¡Jamás olvides eso!

Şunu asla unutma!

Jamás estás satisfecho.

- Sen asla memnun değilsin.
- Sen asla tatmin olmuş değilsin.

Jamás te toqué.

Ben seni hiç incitmedim.

Jamás lo olvides.

Onu asla unutma.

Una obra jamás publicada es como un regalo jamás entregado.

Yayınlanmamış bir çalışma, teslim edilmemiş bir hediye gibidir.

Desearás jamás haberlo visto.

Bunu hiç görmemiş olmanızı dileyeceksiniz.

Jamás volveré a enamorarme.

Bir daha asla âşık olmayacağım.

Nadie jamás lo elogió.

Hiç kimse onu övmez.

Tom jamás haría eso.

Tom bunu asla yapmazdı.

Jamás trabajé con él.

Onunla hiç iş yapmadım.

Tom jamás querría herirte.

Tom seni asla incitmek istemez.

Tom jamás te amará.

Tom asla seni sevmeyecek.

Yo jamás le traicionaría.

Size asla ihanet etmezdim.

Jamás dudé de ti.

Ben asla senden şüphe etmedim.

Jamás estuve enojado contigo.

Ben sana kızgın değildim.

Yo jamás te traicionaría.

Sana asla ihanet etmezdim.

Él jamás ve televisión.

- O, hiç tv seyretmez.
- O, hiç televizyon izlemez.

- Puede que no vuelva aquí jamás.
- Puede que ya no vuelva aquí jamás.
- Puede que yo ya no vuelva aquí jamás.
- Puede que yo no vuelva aquí jamás.

Bir daha asla buraya gelmeyebilirim.

Jamás nos olvidaremos de vos.

Seni asla unutmayacağız.

Él jamás parecía lograr nada.

O bir şey başarmış gibi görünmüyordu.

Tom jamás pierde la calma.

Tom soğukkanlılığını asla kaybetmez.

Su récord jamás será superado.

Onun rekoru asla kırılamayacak.

Él jamás rompe sus promesas.

O, sözünden asla dönmez.

Pensé que jamás oiría eso.

Onu asla duymayacağımı düşündüm.

Jamás vuelvas a hacer eso.

- Sakın bunu bir daha yapayım deme.
- Bunu bir daha yapayım deme.
- Onu bir daha asla yapma.

Jamás pensé que lo terminaría.

Bunu bitireceğimi hiç düşünmemiştim.

Jamás he tenido una pesadilla.

Ben hiç kabus görmedim.

Esto jamás ha ocurrido antes.

Bu daha önce hiç olmadı.

Jamás he sido besada así.

Hiç böyle öpülmedim.

Jamás te arrepentirás de esto.

Bundan asla pişman olmayacaksın.

Jamás habíamos hecho esto antes.

Daha önce bunu hiç yapmadık.

Jamás fuimos a ese lugar.

Biz asla oraya gitmedik.

Ningún canadiense diría eso jamás.

- Hiçbir Kanadalı asla öyle söylemezdi.
- Hiçbir Kanadalı bunu söylemezdi.

Jamás había visto el mar.

O hiç okyanus görmedi.

¿Jamás te das por vencido?

Hiç vazgeçmeyecek misin?

Jamás piensa que sabes todo.

- Asla her şeyi bildiğini düşünme.
- Asla her şeyi bildiğinizi düşünmeyin.

Jamás había oído tal cosa.

- Böyle bir şey asla duymadım.
- Hiç böyle şey duymadım.

Jamás abandonaría a mis hijos.

Çocuklarımı asla terk etmezdim.

Que jamás haya visto la humanidad.

teknolojideki en hızlı devrimi gerçekleştiriyorlar.

Jamás vuelvas a decirme una mentira.

Bana asla tekrar yalan söyleme.

¡Jamás saldría con una mujer casada!

Ben asla evli bir kadınla dışarı çıkmak istemem!

Jamás compraré ropa de segunda mano.

Asla ikinci el bir elbise satın almam.

Jamás me perdonaste, ¿no es así?

Beni hiç affetmedin, değil mi?

Nadie ha subido jamás aquella montaña.

Şu ana kadar hiç kimse o dağa tırmanmadı.

Jamás volveré a hablar en clase.

Sınıfta asla tekrar konuşmayacağım.

¡Yo jamás he comprado tantos plátanos!

Ben asla bu kadar çok muz almadım!

¿Jamás has tenido una enfermedad grave?

Senin hiç ciddi bir hastalığın olmadı değil mi?

Yo jamás diría una cosa así.

Böyle bir şeyi asla söylemezdim.

Jamás he tenido ese problema antes.

Daha önce asla o sorunum yoktu.

Jamás aprendí a usar un microondas.

Mikrodalga fırının nasıl kullanıldığını hiç öğrenmedim.

Fue estúpido. Jamás debimos hacer eso.

- Bu aptalcaydı. Bunu asla yapmamalıydık.
- O aptalcaydı. Onu asla yapmamalıydık.

Jamás había visto una multitud así.

Böyle bir insan kalabalığını hiç görmedim.

Nadie jamás ha visto a Dios.

Şu ana kadar kimse Tanrıyı görmedi.

Jamás lo he visto usar jeans.

Onun pantolon giydiğini asla görmedim.

Jamás me imaginé una cosa así.

Böyle bir şey asla düşünmedim.

Tom jamás ha visto a Mary.

Tom asla Mary ile karşılaşmadı.

Tom jamás ha bailado con Mary.

Tom Mary ile asla dans etmedi.

Tom jamás dejaría que eso sucediera.

Tom onun olmasına asla izin vermezdi.

Jamás olvidaremos los crímenes del nazismo.

Nazizm'in suçlarını asla ama asla unutmayacağız.

Jamás había oído hablar de ella.

Onu hiç duymadım.

Y el mercado jamás les va a dar vivienda a los que están muy pobres. Jamás.

Piyasa da yoksullara asla ev vermez. Asla.

Y jamás se coordinan en un grupo.

yani hiçbir zaman bir grup hâlinde hareket etmezler.

Nosotros jamás cederemos a demandas de terroristas.

Teröristlerin taleplerine asla boyun eğmeyeceğiz.

Jamás había visto una vista más bella.

Daha güzel bir manzara hiç görmedim.

Jamás volvería a ver a su madre.

O bir daha annesini hiç görmedi.

La gente dice que él jamás muere.

İnsanlar onun asla ölmeyeceğini söylüyorlar.

Jamás había utilizado un hacha hasta ahora.

Şimdiye kadar hiç balta kullanmadım.

La próxima generación jamás conocerá el racismo.

Gelecek nesil ırkçılığı asla bilmeyecek.

Yo jamás haría una pregunta tan infantil.

Böyle çocukça bir soru asla sormazdım.

Jamás quiero volver a oír su nombre.

Ben bir daha asla onun adını duymak istemiyorum.

- Él nunca ríe.
- Él jamás se ríe.

O asla gülmez.

- Nunca hablo francés.
- Jamás hablo en francés.

Ben hiç Fransızca bilmiyorum.

Tom dijo que no quería casarse jamás.

Tom hiç evlenmek istemediğini söyledi.

Jamás esperé ver a Tom otra vez.

Tom'u yine göreceğimi hiç beklemedim.

No tengo intención de volver jamás aquí.

Buraya tekrar geri gelmeye niyetim yok.

Jamás he visto este tipo de ave.

Asla bu tür bir kuş görmedim.

La Policía jamás nos va a encontrar.

Polis bizi asla bulamayacak.

Jamás subestimes la intuición de una mujer.

Bir kadının sezgisini asla küçümseme.

- No estudió para nada.
- Eso jamás trabajó.

O hiç çalışmadı.

Jamás he leído una historia tan interesante.

Asla böyle ilginç bir hikaye okumadım.

Jamás hemos tenido una nevada tan intensa.

Böylesine şiddetli bir kar yağışı asla olmadı.

Dijo que posiblemente jamás volvería a verlos.

Onları asla tekrar göremiyeceğini söyledi.

Fue una tarde que Truman jamás olvidaría.

Truman'ın asla unutmayacağı bir öğleden sonraydı.

Jamás podría imaginar una vida sin ti.

Sensiz bir hayatı asla hayal edemedim.

Tom no pensó que eso jamás pasaría.

Tom onun her zaman olacağını düşünmüyordu.

El pueblo jamás olvidó la generosidad del presidente.

Halk, başkanın cömertliğini hiç unutmadı.

¿Jamás le has enseñado tu cicatriz a nadie?

Yara izini herhangi birine hiç gösterdin mi?

Yo creo que la Atlántida jamás ha existido.

Atlantis'in var olduğuna inanmıyorum.

Pensé que Tom jamás te vería otra vez.

Tom'un sizi bir daha asla göremeyeceğini düşünmüştüm.

Jamás sabremos si él es digno de confianza.

Onun güvenilir olup olmadığını asla bilmeyeceğiz.