Examples of using "Pregúntale" in a sentence and their turkish translations:
Ona sor.
Google'a sor
Polise sor.
Tom'a sor.
Birine sorun.
Onun ne zaman geri döneceğini ona sor.
Babana sor!
Döndüğü zaman ona sor.
Alex'e sorun.
Bu konuda ona sorun.
Ne kadar çorba istediğini ona sor.
Ona isminin ne olduğunu sor.
Herhangi bir kadına sor.
Sadece Tom'a sor.
Bir polise sor!
Ona ne zaman döneceğini sor.
Ona ne zaman döneceğini sor.
Ona arabasını nereye park ettiğini sor.
Japonca konuşabilip konuşamadığını ona sor.
Ne aldığını ona sor.
Ona ne yaptığını sor.
Ona adını sor.
Ona adını sor.
Tom'a nerede olduğunu sor.
- İlerleyin ve Tom'a sorun.
- Devam et ve Tom'a sor.
Ona isminin ne olduğunu sor.
Tom'a bir şey sor.
Tom'a kendin sor.
Onlara kendin sor.
Ona kendin sor.
Ona kendin sor.
Onlara herhangi bir şey sor.
Ona herhangi bir şey sor.
Ona herhangi bir şey sor.
Onlara tekrar sor.
Ona tekrar sor.
Ona tekrar sor.
Polise yolu sor.
Ona daha sonra ne yapacağını sor.
Ona istasyona giden yolu sor.
Polise sor.
Ona hâlâ Tokyo'da yaşayıp yaşamadıklarını sor.
Tom'a Mary'nin nasıl olduğunu sor.
- Toplantıya katılmayı isteyip istemediğini ona sor.
- Toplantıya katılıp katılmayacağını ona sor.
Tom'a oy verip vermediğini sor.
Onun yerine onlara sor.
Onun yerine ona sor.
Onun yerine ona sor.
Tom'a sor.
Fransızca konuşabilip konuşamadığını Tom'a sor.
Bana sorma. Tom'a sor.
Tom'a toplantıya katılıp katılmayacağını sor.
Evde olup olmadığını ona sorun.
"Bu çocuk oğlan mı kız mı?" "Onlara sor."
Eğer yolu bilmiyorsan bir polise sor.
Ayakkabılar hayatını değiştirecek. Sinderella'ya sor.
- Bu soruyu çözemiyorsanız; öğretmeninize sorun.
- Bu soruyu çözemiyorsan; öğretmenine sor.
- Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sor.
- Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sorun.
Birine sor.