Translation of "Verán" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Verán" in a sentence and their turkish translations:

Las emociones, verán,

Göreceksiniz ki duygular,

Verán el mundo recto

onlarda dünyayı düz görecekler

Verán algunas calles pero mucho espacio vacío.

sadece birkaç sokak ama bir sürü boş alan görürsünüz.

Verán dos conceptos de la ciencia de laboratorio:

laboratuvar biliminden iki konseptin konuşulduğunu görürsünüz:

Verán que se divide en 3 componentes principales

üç ana kısma ayrıldığını görürüz.

Verán humo saliendo de la ladera de la montaña.

Dağın yan tarafından çıkan dumanı görürsünüz.

Los atacantes ya no verán a estos niños como víctimas.

saldırganlar bu çocukları artık kurban olarak görmeyecekler.

Verán cómo las palabras empiezan a fijarse en su mente,

kelimelerin aklınıza yerleştiğini fark edeceksiniz

Verán, el perfeccionismo de John, su imparable ética de trabajo,

Gördüğünüz gibi onun mükemmeliyetçiliği ve katı çalışma etiği

Verán, la descomposición libera dióxido de carbono a la atmósfera,

Gördüğünüz gibi, çürüme ile metan ve azot oksit gibi

Estoy a 12 m, al fondo de un acantilado. Me verán.

Bir uçurumun 12 metre aşağısındayım. Beni görürsünüz.

Y verán qué tan potente es la luz que lo traspasa.

ışık deriye nufüz edecek kadar güçlü.

- Tus esfuerzos se verán pronto recompensados.
- Tus esfuerzos pronto darán frutos.

Çabalarınız yakında karşılığını verecek.

En realidad, estas películas no se verán si aún no son lo mismo.

aslında hala aynı olmasa bu filmler izlenmez

Esto es solo el comienzo de lo que ustedes verán en este curso.

Bu sadece bu konuda gördüğünüz şeyin başlangıcıdır.

Además, millones de familias se verán obligadas a evacuar sus hogares y emigrar de

Buna ek olarak, yeryüzünden kaybolmakla en çok tehdit eden ülkeler de dahil olmak üzere