Translation of "Tiro" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Tiro" in a sentence and their turkish translations:

¡Buen tiro!

Güzel atış!

Te pego un tiro.

Seni vururum.

Tom se pegó un tiro.

Tom kendini vurdu.

Matar dos pájaros de un tiro.

Bir taşla iki kuş vurmak.

- ¡Qué buen tirador!
- ¡Qué buen tiro!

- Ne güzel vuruş!
- Ne de güzel bir atış!

¿Dónde tiro estas cáscaras de huevo?

Bu yumurta kabuklarını nereye atarım?

Así mato dos pájaros de un tiro.

- Bu yolla bir taşla iki kuş öldürürüm.
- Bu yolla bir taşla iki kuş vururum.

Tom se pegó un tiro en la cabeza.

Tom kendini başından vurdu.

Matar a dos pájaros con un solo tiro.

Bir taşla iki kuş öldür.

- Maté dos pájaros de un tiro.
- Matar dos pájaros con un solo tiro.
- Matar dos pájaros con una piedra.

Bir taşla iki kuş.

- Voy a pegarle un tiro.
- Le voy a disparar.

- Onu vuracağım.
- Ona ateş edeceğim.

Esta se ve como una herida de tiro a quemarropa.

Bu bir yakın mesafeli ateşli silah yarasına benziyor.

El policía le reventó los neumáticos a Tom de un tiro.

Polisler Tom'un lastiklerine ateş ettiler.

Tom no podía soportar más el dolor, así que se pegó un tiro.

Tom acıya daha fazla dayanamadı bu yüzden kendini vurdu.

- Le dio un disparo en la rodilla.
- Le pegó un tiro en la rodilla.

O, onu dizinden vurdu.

El lobo se comió a Caperucita Roja. El cazador le pegó un tiro al lobo.

Kurt kırmızı başlıklı kızı yedi. Avcı kurtu vurdu.

En 1188, sólo Tiro y Antioquía resisten para incitar a Europa a embarcarse en otra cruzada.

1188’de sadece Tire ve Acre Avrupa'yı başka bir haçlı seferine atmaya teşvik etmek.

El deporte nacional de Bután es el tiro con arco, y se organizan concursos de forma regular en la mayoría de los pueblos.

Butan'ın milli sporu okçuluktur ve yarışmalar düzenli olarak çoğu şehirlerde düzenlenir.