Examples of using "Pegó" in a sentence and their turkish translations:
O sana vurdu mu?
Bana vurdu.
Bana vuran Tom'du.
Bu pirinç yapışkan.
Tom neredeyse bana çarpıyordu.
O, kırık parçaları birlikte yapıştırdı.
Tom Mary'ye vurdu mu?
Tom kendini vurdu.
Tom, Mary'ye vurmadı.
Tom neden bana vurdu?
O benim gözüme vurdu.
Tom onun yüzüne yumruk attı.
Angela o gece gözünü bile kırpmadı.
Yerba Mate, Kore'de bir hit oldu.
O, yumruklarıyla ona saldırdı.
O ona vurdu.
Tom kafama vurdu.
Tom bana yanlışlıkla çarptı.
Top onun gözüne çarptı.
O, topa sert vurdu.
O, bir sopayla köpeği dövdü.
Bob bana vurdu, ona değil.
Onun sağ bacağına bir top çarptı.
O, raketi ile topa vurdu.
O bana vurdu, ona değil.
Tom'a bir golf topu çarptı
Tom kendini başından vurdu.
Sinirlendi ve çocuğa vurdu.
O, kapıyı kapattı.
Bunlardan biri bana arkadan vurdu.
O bana çarptı, ona değil.
Tom bana sert vurdu.
Tom düğmeyi gömleğine geri dikti.
O, pakete bir "Kırılgan" etiketi ekledi.
Tom'u vuran adama ne oldu?
Tom yumruğu ile duvara vurdu.
Biraz Fransızca öğrendim.
Zalim bir adam bir kırbaçla köpeği dövdü.
Tom Mary'nin yüzüne yumruk attı.
Kafasını çarptı.
Ben futbol oynarken bir top kafamın arkasına çarptı.
O ona sert vurdu.
Top ona kafasının sol tarafından çarptı.
Sana vuran adam ön kapıda.
Tom şiddetle çarptı.
- Tom kafama dizüstü bilgisayarımla vurdu. O da çatladı!
- Tom dizüstü bilgisayarımla kafama vurdu. O şimdi çatlak!
Ona tokat attım.
Tom kendini kaybetti ve Konrad'ın yüzüne vurdu.
O, ona bir çekiçle vurdu.
Küçük haydut, market çalışanını dövdü.
Tom acıya daha fazla dayanamadı bu yüzden kendini vurdu.
Adam onun yüzüne yumruk attığında o, özür dilemek üzereydi.
O, onu dizinden vurdu.
Tom'un ayakkabısının altında sıkışmış biraz sakız var.
Kurt kırmızı başlıklı kızı yedi. Avcı kurtu vurdu.