Translation of "Huevo" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Huevo" in a sentence and their turkish translations:

- Fríeme un huevo.
- Preparame un huevo estrellado.

Bana bir yumurta kızart.

Parece un huevo.

Bir yumurta gibi görünüyor.

Tengo un huevo.

Bir yumurtam var.

Hierve un huevo.

Bir yumurta kaynat.

¿Comemos el huevo crudo?

Çiğ yumurtayı mı seçeceğiz,

Él sacó un huevo.

O, bir yumurta çıkardı.

¡Coge el huevo dorado!

Altın yumurtayı yakala.

Este huevo huele mal.

Bu yumurta kötü kokuyor.

- Mary hizo unos emparedados de huevo.
- Mary hizo algunos emparedados de huevo.

Mary birkaç yumurtalı sandviç yaptı.

- Agarrá un huevo de la heladera.
- Coge un huevo de la nevera.

Buzdolabından bir yumurta al.

¿Hervirías un huevo por mí?

Benim için bir yumurta kaynatır mısınız?

Tom está friendo un huevo.

Tom bir yumurta kızartıyor.

Tom está cociendo un huevo.

Tom bir yumurta kaynatıyor.

El huevo es un zigoto.

Bir yumurta bir zigottur.

Derramé huevo en el piso.

Yumurtayı yere döktüm.

Este huevo tiene mal olor.

Bu yumurtanın kötü bir kokusu var.

- Tiene cerca del tamaño de un huevo.
- Es aproximadamente del tamaño de un huevo.

O, yaklaşık bir yumurta büyüklüğündedir.

La gallina ha puesto un huevo.

Tavuk bir yumurta yumurtladı.

Este es un huevo de gallina.

Bu bir tavuk yumurtasıdır.

Estoy pintando un huevo de pascua.

Bir Paskalya yumurtası boyuyorum.

Coge un huevo de la nevera.

Buzdolabından bir yumurta al.

Me gusta la clara del huevo.

- Ben yumurta akını pek severim.
- Yumurtanın beyazını çok severim.

Pon un huevo en agua hirviendo.

Yumurtayı kaynar suya koy.

Me gusta la yema del huevo.

- Yumurtanın sarısını severim.
- Yumurtanın sarısından hoşlanırım.

Tomás encontró un huevo de dinosaurio.

Tom bir dinozor yumurtası buldu.

¿Dónde tiro estas cáscaras de huevo?

Bu yumurta kabuklarını nereye atarım?

- Él tiene un huevo y lo está comiendo.
- Él tiene un huevo y se lo está comiendo.
- Tiene un huevo y se lo está comiendo.

Onun bir yumurtası var ve onu yiyor.

Bien, quieren que coma el huevo crudo.

Pekâlâ, çiğ yumurtayı mı seçeyim?

Tom le tiró un huevo a Mary.

Tom, Mary'ye bir yumurta fırlattı.

Alguien se comió mi huevo de Pascuas.

Birisi benim Paskalya yumurtamı yedi.

Tiene cerca del tamaño de un huevo.

O, yaklaşık bir yumurta büyüklüğündedir.

La serpiente se está tragando un huevo.

Yılan bir yumurta yutuyor.

Se hierve agua para cocinar un huevo.

Yumurtaları pişirmek için suyu kaynatırsın.

La gallina ha puesto un huevo esta mañana.

Tavuk bu sabah bir yumurta yumurtladı.

Él tiene un huevo y lo está comiendo.

Onun bir yumurtası var ve onu yiyor.

Tom le tiró un huevo podrido a Mary.

Tom, Mary'ye çürük yumurta attı.

Le falta huevo duro a esta ensalada rusa.

Bu patates salatası haşlanmış yumurta istiyor.

¿Qué fue primero, el huevo o la gallina?

- Hangisi önce geldi: tavuk mu yoksa yumurta mı?
- Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?

¿Comer yema de huevo es realmente poco saludable?

Yumurta sarısı yemek gerçekten o kadar sağlıksız mi?

Era más o menos del porte de un huevo.

O, yaklaşık bir yumurta büyüklüğünde idi.

¿Cuándo fue la última vez que freíste un huevo?

En son ne zaman yumurta kızarttın?

Hace tanto calor afuera que podrías freír un huevo.

Dışarısı çok sıcak, bir yumurta kızartabilirsin.

Cada día me como un huevo cocido de desayuno.

Her gün kahvaltıda haşlama yumurta yerim.

Bate las claras de huevo hasta que estén duras.

Onlar sertleşene kadar yumurta beyazlarını çırpın.

Esta es una réplica de un huevo de dinosaurio.

Bu bir dinozor yumurtasının bir kopyasıdır.

Bate las claras del huevo hasta que estén duras.

Yumurta beyazlarını katılaşana kadar çırpın.

¿Comemos el huevo crudo? ¿O la flor de la aliaga?

Çiğ yumurtayı mı seçeceğiz, karaçalı çiçeğini mi?

Puedes hacer una tarta con harina, leche y un huevo.

Sen un ve süt ve yumurta ile bir pasta yapabilirsiniz.

Este robot es capaz de sujetar un huevo sin romperlo.

Bu robot yumurtayı kırmadan tutabilir.

- Me encantan las yemas de huevo.
- Me gustan las yemas.

Yumurta sarısını severim.

- Me da igual.
- No me importa.
- Me chupa un huevo.

- Umurumda değil.
- Aldırmıyorum.
- Umurumda değil!

Si el universo es un huevo cósmico, ¿quién lo puso, entonces?

Evren bir kozmik yumurta ise, o zaman onu kim yumurtladı?

¿Me vas a decir que no sabés hacer un huevo duro?

Bana haşlanmış yumurtayı nasıl pişireceğini bilmediğini mi söylüyorsun?

Comí un poco de pan y un huevo cocido de almuerzo.

Öğle yemeği için biraz ekmek ve bir kaynamış yumurta yedim.

Es por comer ese huevo crudo. Sabía que era una mala idea.

O çiğ yumurtayı yediğim için. Bunun kötü bir fikir olduğunu biliyordum.

Besar a un hombre sin bigote es como comer huevo sin sal.

Bıyıksız bir adamı öpmek tuzsuz yumurta yemek gibidir.

Y ver el chichón del tamaño de un huevo que sobresalía en mi frente.

ve alnımın üzerinde yumurta büyüklüğünde şişliği fark ettik.

El ciclo de vida de los anfibios consta de tres etapas: huevo, larva y adulto.

Bir amfibinin yaşam döngüsü üç aşamadan oluşur: yumurta, larva ve ergin.