Examples of using "Suyo" in a sentence and their turkish translations:
Bu onunki.
O sizin mi?
O onun, değil mi?
O onun işi.
Bu kitap onunki.
Sorun onun.
Mikrofon sizindir.
Köpek onundur.
Bu senin.
O benim, onun değil.
Bu onu ilgilendirmez.
- Şarkı söylemek onların işi.
- Onlar şarkı söylemeyi sever.
Bu uçak onun.
Bu şemsiye onun olacak.
O araba onunki.
Onun arkadaşıyım.
Onun olduğunu nereden biliyorsun?
Yeni araba onun.
O onunki.
O, onun iyi arkadaşıdır.
Hesabı Alman usulü ödeyelim.
- O onun işi değildir.
- O onun işi değil.
- O onun işi değildir.
- Onu ilgilendirmez.
- Bundan ona ne!
- O senin mi?
- O sizin mi?
Tom koltuğunda uyuyor.
Ben seninim.
Sizin için ondan bir mesajım var.
Arabamı onunkiyle karşılaştırdım.
Bu araba onunki gibi görünüyor.
Bu senin mi?
Beni ondan sonra çağırdılar.
Tamam, bırakalım da doğa işini yapsın.
Çünkü herkesin saygısı kendinedir
Bu onlarınki.
Tom her şeyin onun işi olduğunu düşünüyor.
Eğer istiyorsanız iş sizin.
Benim ismim Rumence; onun ki Amerikanca.
Bu onun.
Eğer istersen bu senindir.
Onun iddiası seninkinden daha radikal.
O, etrafındaki insanlardan farklı.
O benimki, onunki değil.
Bu onun kitabı.
Onu fark etmeden onun yanından geçti.
Onun sürdüğü araba onunki değil.
Bu bizim arabamız değildir, onlarındır.
Bu ceket senin mi?
- O, şarkı söylemeyi sever.
- Şarkı söylemek onun işi.
Arabamız sizinkinden üç yıl daha eski.
Benim masam eski ama onunkisi yeni.
Onunla arkadaş olmak için elimden gelenin en iyisini yaptım.
Bu senin.
- O benim. Seninki nerede bilmiyorum.
- Benim o. Seninkinin nerede olduğunu bilmiyorum.
Onun yanına oturdum.
Bu onun.
Ülkemiz her zaman sizinki ile dostça ilişkiler içinde oldu.
Bu kalem seninki. Benimki sırada.
O benimki. Onunkinin nerede olduğunu bilmiyorum.
Hubble onların etrafında dönüyor, böylece yerini saptayabiliyor.
Yeni araba onun.
O neredeyse bir şair değildir.
Bu hikaye benim bir günümle ilgili, ama bu sizin gününüz de olabilir.
Babamın, Rudy'nin babasını kurtarması için biraz geç olsa da
O onun işi değil.
Benden nefret edenlere söyleyecek tek bir şeyim var: Sizin probleminiz.
Arabam Ford, sizinki gibi.
- O benim. Seninki nerede bilmiyorum.
- Benim o. Seninkinin nerede olduğunu bilmiyorum.
Polis, “Bu araba sizin mi?” diye sordu kızlara.
Seninki daha iyi.
Bu benim kitabım, senin değil.
Asla kör bir adamın kolunu tutmayınız. O sizinkini tutsun.