Translation of "Sabor" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Sabor" in a sentence and their turkish translations:

¿Tiene buen sabor?

- Tadı güzel mi?
- Lezzetli mi?

¡El sabor es maravilloso!

Tadı mükemmel!

¿Qué tal el sabor?

Tadı nasıl?

Mi sabor favorito es chocolate.

Benim en sevdiğim tat çikolatadır.

El chicle perdió el sabor.

- Sakızın tadı kaçtı.
- Sakız tadını kaybetti.

La leche tiene un sabor agrio.

Sütün tadı ekşi.

El limón tiene un sabor ácido.

Limonun tadı ekşidir.

El vinagre tiene un sabor fuerte.

Sirkenin keskin bir tadı vardır.

El sabor es un poco amargo.

Bu biraz acı.

La leche tiene un mal sabor.

Sütün kötü bir tadı var.

El café descafeinado no tiene sabor.

Kafeinsiz kahvenin tadı yok.

Este café tiene un sabor amargo.

Bu kahvenin acı bir tadı var.

Este medicamento tiene un sabor amargo.

- Bu ilaç acı.
- Bu ilacın tadı acı.

Los peligros dan sabor a una aventura.

Tehlikeler bir maceraya zevk verir.

Me encanta el sabor de las setas.

Ben mantarların tadını severim.

Me gusta el sabor de la sandía.

Karpuzun tadını severim.

El sabor a azúcar es demasiado evidente.

- Şekerin tadı çok dikkat çekicidir.
- Şekerin tadı çok belirgindir.

¿Cuál es tu sabor favorito de helado?

En sevdiğin dondurma çeşnisi nedir?

No me gusta el sabor del alcohol.

Ben alkolün tadını beğenmiyorum.

¿De qué sabor es el helado que compraste?

Neli dondurma aldın?

No me gusta el sabor de la cebolla.

Soğanın tadını sevmiyorum.

Esta comida no tiene buen sabor en absolute.

Bu yemek hiç iyi tat vermiyor.

Me gusta el sabor único del caramelo salado.

Tuzlu karamelin eşsiz tadını severim.

Me gusta el sabor del agua con limón.

Limonlu suyun tadını beğeniyorum.

- No me gusta comer ananá. Tiene un sabor bastante ácido.
- No me gusta la piña. Tiene un sabor muy ácido.

Ananası sevmiyorum. Çok ekşi bir tadı var.

Me gusta el sabor fresco de los cigarros mentolados.

Mentollü sigaraların serin tadını seviyorum.

Este plato tiene un sabor muy fuerte a ajo.

Bu yemek güçlü bir sarımsak lezzetine sahip.

Esa experiencia me dejó un mal sabor de boca.

O deneyim ağzımda kötü bir tat bıraktı.

Sabía que era plástico pero que tenía sabor a madera.

Bunun plastik olduğunu biliyordum ama ahşap gibi tadı vardı.

- No puedo distinguir el gusto.
- No puedo distinguir el sabor.

Tadı ayırt edebilemem.

¿Crees que un poco de sal le mejore el sabor?

Tuzun, tadı güzelleştirdiğine inanıyor musun?

No me gusta este helado, ¡no tiene sabor a nada!

Bu dondurmayı sevmiyorum, hiç tadı yok!

El único sabor de helado que come Tom es vainilla.

Tom'un yediği tek çeşnili dondurma vanilyadır.

Tiene un sabor más suave, es mucho más sencillo de usar

Nikotin tuzunun tadı daha yumuşak, kullanımı çok daha kolay

El ajo se usa para mejorar el sabor de las comidas.

Sarımsak yemeğin lezzetini artırmak için kullanılır.

El sabor del primer beso está muy vivo en mi memoria.

İlk öpücüğün tadı benim bellekte canlı kalır.

El sabor es tan terrible que no lo puedo describir con palabras,

O kadar kötü bir tat ki kelimelerle tarif edilemez

A mi hermana pequeña no le gusta el sabor del queso fresco.

Küçük kız kardeşim süzme peynirin tadını sevmez.

- Esta leche tiene un sabor peculiar.
- Esa leche tiene un gusto raro.

Bu sütün tuhaf bir tadı var.

¿Hay diferencia de sabor entre los huevos blancos y los huevos rojos?

Beyaz yumurtalar ile kırmızı yumurtaların arasında bir tat farkı var mı?

Pero mi paciente aquí, exigiendo que le traiga su crema para café de sabor,

Ama ona aromalı kahve sütlüğü getirmemi isteyen hastam

Como el horrible sabor en la boca, el olor a quemado, a pescado podrido,

ağzındaki berbat tat, yanık kokusu, çürümüş balık

Muchas personas tienen curiosidad de saber cuál es el sabor de la carne humana.

Birçok kişinin, insan etinin tadının nasıl olduğuna dair bir merakı vardır

Mi hermana dice que si le echas azúcar al café, le matas el sabor.

Kız kardeşim diyor ki, eğer kahveye şeker katarsan kahvenin tadını kaçırıyor.

Él tenía curiosidad de que sabor tendría, así que le dio una pequeña mordida.

Onun tadının nasıl olacağı hakkında meraklıydı, bu yüzden küçük bir ısırık aldı.

- Estos tomates no saben a nada.
- Estos tomates no tienen sabor.
- Estos tomates son insípidos.

Bu domateslerin tadı yok.

Si tienes quejas con el sabor de mi comida, tú podrías empezar a hacerla desde mañana.

Benim yemek pişirmemin tadı hakkında şikayetin varsa, yarından başlayarak onu kendin yapmaya başlayabilirsin.

- El jarabe para la tos tiene sabor a regaliz.
- El jarabe para la tos sabe a regaliz.

Öksürük şurubunun bir meyan kökü lezzeti var.