Examples of using "Precio" in a sentence and their turkish translations:
Onlar fiyat üzerinde anlaştılar.
Fiyat yükseldi.
Fiyata bak.
Bunun fiyatı nedir?
O fiyata vergi dahil mi?
Vergi fiyata dahildir.
Fiyat makul.
Fiyat indirimli olabilir mi?
Fiyat doğru.
- Herkesin bir fiyatı vardır.
- Herkesin bir ederi var.
Fiyatı düşürebilir misiniz?
Fiyat yanlış.
Makul bir fiyat.
Bu fiyat makul mü?
Fiyat boyuta bağlıdır.
Petrol fiyatı yükseliyor.
Kahve fiyatı düştü.
Fiyata kahvaltı dahil mi?
Fiyat o kadar düşüktü ki...
Peki bedelini kim öder?
Fiyat talebi yansıtır.
Fiyat makul değil.
Bilmiyorum. Bu fiyata bağlı.
Fiyat çok yüksek.
Mutluluk paha biçilemezdir.
Biz fiyat hakkında düşünmedik.
Pirinç fiyatı düştü.
Fiyata dahil mi?
Fiyat önemli değil.
Her şeyin fiyatı arttı.
Talebe göre fiyat değişir.
Bu bedele kefalet deniyor.
Altın fiyatı günlük olarak dalgalanır.
Bazı mağazalar fiyatları indirdi.
Fiyatı biraz düşürür müsün?
En pahalı olanı alacağım.
Fiyat benim için önemli değil.
Pirinç fiyatı düştü.
Fiyat bir sorun değil.
Sanırım fiyatı düşürmeliyiz.
Onun fiyatı nedir?
Benzinin fiyatı yükseliyor.
O oldukça makul bir fiyat.
Birisi bedeli ödemek zorunda.
Bu kitap belirli bir değere sahiptir.
Et fiyatı düştü.
Ben, bu elbiseyi düşük bir fiyata satın aldım.
Petrol fiyatı arttı.
fakat birilerinin bedelini ödemesi gerek.
Arabanın fiyatı çok yüksek.
Resmin fiyatı 10 lira.
Etin fiyatı yakında düşecektir.
Tom'un başına ödül kondu.
Sen ve Tom bir fiyat tartıştınız mı?
Onların fiyatı bizimkinin altındadır.
İki kitap aynı fiyata sahipler.
Öğle yemeği bu fiyata dahil midir?
Fiyat etiketi yüksek.
Arabamı satarak iyi bir kazanç elde ettim.
Günahın bedeli ölümdür.
O kitabın fiyatı nedir?
Bedel ödeyen bizim çocuklarımız.
Özgürlüklerinin bedelini ödeyemiyorlar.
Zor iş başarının fiyatıdır.
Ne pahasına olursa olsun amacımıza ulaşmalıyız.
Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
Biz bir fiyattan bahsettiğimizde onun yüz tepkimesini gözlemle.
Aşağıdaki fiyat indirimleri ile ilgili sana nasihat etmek istiyoruz.
Fiyatı biraz indiremez misin?
Tablo istediğin fiyata değmez.
İyi hasat pirinç fiyatını düşürdü.
Bu eşyaları çok yüksek bir fiyata satın aldı.
Yumurtaların fiyatı yükseliyor.
Bu kameranın fiyatı çok yüksektir.
Bu bilgisayarın fiyatı çok düşüktür.
Tom, bu kamerayı makul bir fiyata satın aldı.
Seninle fiyat hakkında konuşmak istiyorum.
Böylece günahın ödemesi yine günahtır.
Altının fiyatı günden güne değişiyor.
İyi hava sebzelerin fiyatını düşürdü.
Bu kameranın fiyatı çok fazla.
O kitabın fiyatı beş dolar.
Bu, bu tür bir cihaz için cazip bir fiyat.
Tom ve Mary fiyatta anlaştılar.
Yemeğin fiyatı bir servis ücreti içermektedir.
- O emlakçı ile daha düşük bir fiyatı pazarlık etti.
- O emlakçı ile daha düşük bir fiyatı görüştü.
Seri imalat birçok ürünün fiyatını düşürdü.
- Pirincin fiyatı yüzde 3 arttı.
- Pirinç fiyatı yüzde üç arttı.
Fiyat kullanılmış bir araba için biraz yüksek.
Bu durumda fiyatın sadece yarısını ödemek zorundasın.
Büfede Koka-Kola fiyatı arttı.
Tom, Mary'nin kolyesini çok düşük bir fiyatla sattı.
Oda Fiyatına servis ücretleri dahil mi?
Ev iyi görünüyordu, üstelik fiyat en uygundu.
Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.
Yani hesaplara sadece açık ve net bir fiyatı olan faaliyetler dahil ediliyordu.