Translation of "Parecido" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Parecido" in a sentence and their turkish translations:

- Es similar.
- Es parecido.

O benzer.

No veo parecido alguno.

Hiçbir benzerlik görmüyorum.

- Su problema es parecido al mío.
- Tu problema es parecido al mío.

Senin sorunun benimkine benziyor.

- ¿Qué os ha parecido el concierto?
- ¿Qué le ha parecido el concierto?

Konserden zevk aldın mı?

Creo que es muy parecido.

Onun çok benzer olduğunu düşünüyorum.

Sabe muy parecido al pollo.

Tadı tavuğa çok benziyor.

Éste es parecido a aquel.

Bu ona benziyor.

Pensé que veía un parecido.

Bir benzerlik gördüğümü sandım.

Este coche es parecido al mío.

Bu araba benimkine benziyor.

¿Hay un proverbio parecido en Japón?

Japonya'da benzer bir atasözü var mı?

Había un parecido sorprendente entre ellos.

Onlar arasında çarpıcı bir benzerlik vardı.

Su coche es parecido al mío.

Onun arabası benimkine benziyor.

Nadie ha visto nunca nada parecido.

Hiç kimse şimdiye kadar böyle bir şey görmedi.

- Ella muestra un extraño parecido con Marilyn Monroe.
- Ella tiene un misterioso parecido con Marilyn Monroe.

O, Marilyn Monroe'ya acayip bir benzerlik taşımaktadır.

Porque el planeta más parecido del mundo

çünkü dünyaya en çok benzeyen gezegen

- No soy bien parecido.
- No soy guapo.

Ben yakışıklı değilim.

Este libro me ha parecido muy interesante.

- Bu kitabı çok ilginç buldum.
- Bu kitabı çok enteresan buldum.

Tom propuso un plan parecido al mío.

Tom benimkine benzer bir plan önerdi.

- La similitud es extraña.
- El parecido es asombroso.

Benzerlik olağanüstü.

El parecido entre estos dos hombres es misterioso.

Bu iki erkek arasındaki benzerlik esrarengiz.

Göbekli es un sitio parecido, pero tiene algunas cualidades.

Göbekli de böyle bir yer, ancak kendine has birtakım özellikleri var,

El Judaísmo tiene más parecido al Cristianismo que al Budismo.

Yahudiliğin Hıristiyanlığa Budizm'den daha daha çok benzerliği vardır.

Pueden aislarlo y funciona muy parecido a la fibra de carbono.

ve karbon fibere çok benzer bir işlev görür.

- ¿Qué te pareció la película?
- ¿Qué te ha parecido la película?

Filmi nasıl buldunuz?

Y en su lugar decidí llevar a cabo algo parecido a un experimento.

ve kendi kendime bir deney yapmaya karar verdim.

Que las presidencias tienden a ser algo parecido a las monarquías. Alfombra roja...

Başkanlık, monarşiye benzeme eğiliminde. Kırmızı halı...

Dejando no uno, pero dos ejeércitos en su retaguardia puede haber parecido una locura.

Sadece bir tane değil, iki orduyu arkasında bırakıyor olmak çılgınca gözükebilir.

- ¿Qué les ha parecido su viaje a Australia?
- ¿Cómo fue tu viaje a Australia?

Avustralya'ya yolculuğun nasıldı?

Ella guarda un parecido sorprendente con Ingrid Bergman, una de las grandes bellezas del cine.

O, büyük sinema güzelliklerinden biri olan Ingrid Bergman'a şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır,

Para el observador promedio esto debe haber parecido una locura el ir tan cerca de la costa.

Ortalama bir izleyiciye göre kıyıya bu derece yaklaşmak çılgınlık olarak gözükmüş olmalı.

- Ella es lo más cercano que tiene a una familia.
- Ella es lo más parecido que tiene a una familia.

O, onun sahip olduğu, aile hissine en yakın şey.

Todos los personajes que aparecen en esta obra son ficticios. Cualquier parecido con personas reales, vivas o muertas, es puramente accidental.

Bu eserde görünen tüm karakterler tamamen hayal ürünüdürler. Yaşayan ya da ölü gerçek kişilere olan herhangi bir benzerlik sadece rastlantıdır.