Examples of using "Veía" in a sentence and their turkish translations:
O, ucuz görünüyordu.
O korkunç görünüyordu.
Ne yapıyor, göremiyorum.
O çok lezzetli görünüyordu.
Tom bir şey göremedi.
Tom korkmuş görünüyordu.
Tom dehşete düşmüş görünüyordu.
Tom genç görünüyordu.
Tom mutlu görünüyor muydu?
Her şey güzel görünüyordu.
Tom nasıl görünüyordu?
Onlar güçlükle görebiliyordu.
Tom gerçekten mahcup görünüyordu.
O kadar kolay görünmüyordu.
Tom çok üzgün görünüyordu.
Şapkası komik görünüyordu.
Başkan güçlü görünüyordu.
Tom her zaman göründüğü gibi görünüyordu.
Bir benzerlik gördüğümü sandım.
Tom Mary'nin öldüğünü söyleyemedi.
Aslında anlayacağın üzere bu ilişkinin ilerlemeyeceği
dünyayı gördüğüm gibi anlatırken
Gelin çok güzel görünüyordu.
Kız çok solgun görünüyordu.
Onun saçı boyalı görünmüyor.
Tom yorgun görünüyordu.
Onu gördüm.
Küçükken hem görüyordum hem duyuyordum.
TV programı çok ilginç görünüyordu.
Tom pazartesi iyi görünüyordu.
Yukarıdan nehir görülebiliyordu.
ve küçük salonumuzdaki duman yüzünden
Tek gördüğüm insanlardı.
Yardıma ihtiyaçlarının benim kürsüde
Martin çok yorgun görünüyordu, değil mi?
Çocuk bir yetişkine benziyordu.
O hasta görünüyordu.
Ölü yaprakların düşüşünü izliyordu.
- Daha fazla beklemekte bir fayda görmüyordu.
- Daha fazla beklemenin hiçbir faydası olmadığını anladı.
- O, üzgün görünüyordu.
- Üzgün görünüyordu.
Bu resimleri yıllardır görmedim.
O her gün daha ince görünüyordu.
Tom hiç mutlu görünmüyordu.
gördüklerimi bir türlü karşılamıyor.
Ormandaki bu parlak yeni şeyi fark etti.
Yani resmen... ...gözlerime inanamadım.
Tom nasıl görünüyordu?
Ben birini gördüm.
- O kendini dünyanın kurtarıcısı olarak görüyordu.
- O kendisini dünyanın kurtarıcısı olarak görüyordu.
Onun ifadesine bakılırsa o endişeli görünüyordu.
Tom benim biraz soluk göründüğümü söyledi.
Annemin durumu, gözlerimin önünde her gün daha da kötüye gidiyordu.
Büyük bir hareket görüp biraz korkuyor, sonra bakıp "Oymuş." diyordu.
Sanki bayılacakmış gibi görünüyordu.
Gençken sık sık beyzbol seyrederdi.
Yaşlı adamı haftada iki ya da üç kez gördüm.
Sanki bir şey olmamış gibi görünüyordu.
Uzaktan bakıldığında o adamın yüzüne benziyordu.
Bu sabah dünkünden daha iyi görünüyordu.
O, sınav sonucundan tatmin olmuş gibi görünüyordu.
Dün bana Kohei Tanaka'ya benzediğim söylendi.
Tom her zaman mutlu göründü fakat asla değildi.
Tom Mary'nin ağlamak üzere olduğunu görebiliyordu.
Tom ve Mary sık sık birlikte görüldü.
Bu bölgede herhangi bir yusufçuk gördüğümden beri uzun zaman oldu.
Tom daha gençken çok televizyon izlemedi.
çünkü önemsediğim şeyleri internette göremiyordum.
Bu savaş, bir yaşam ya da ölüm mücadelesi gibi görünüyordu.
Şişe kuma benzer bir şeyle doluydu.
Tom'un sakal tıraşı olmadan önce daha iyi göründüğünü düşünüyorum.
Dün Tom'a rastladığımda o oldukça bitkin görünüyordu.
Tom Mary'ye Marilyn Monreo'ya benzediğini söyledi.
Ben bardağa dolu tarafından bakıyordum, sen bardağı da tuz buz ettin.
Biraz daha iyi görünüyordu, aldırmayı bırakmıştı.
Ben onun sakinliğini bir armağan olarak görüyorken
Tom bir İngilizce testin sonucu hakkında üzgün görünüyordu.
Onun geldiğini gördüm.
Yaşlı bir bayan Tom'a Charles Darwin'e benzediğini söyledi.
- Görünürde kimse yoktu.
- İn cin top oynuyordu.
- Tek bir Allah'ın kulu yoktu.
- Kimsecikler yoktu.
- Etrafta hiç kimseler yoktu.
Uzun zaman oldu. Nasılsın?
Tom orada öylece durup Mary'nin aynada kendisine bakmasını izliyordu.
Tom kesinlikle geçen ay onu ziyaret ettiğimizde göründüğünden daha iyi görünüyordu ve sesi daha iyi çıkıyordu.
Yeni elbisesinin içinde çok güzel görünüyordu.
Mary'nin kasabayı terk ettiğini ona söylediğimde, Tom gerçekten şaşırmış görünüyordu.
Tom eve geldiğinde çok yorgun görünüyordu.
- Gökyüzünde tek bir yıldız görülemez.
- Gökyüzünde tek bir yıldız bile görülemedi.
konu ve hükmün çıkarılması hakkında yorum yapmak
Kral, ikna oldu, terzilere kıyafet hazırlamalarını söyledi ama bu malzemeyi de göremedi.
- Gökyüzünde tek bir yıldız görülemez.
- Gökyüzünde tek bir yıldız bile görülemedi.
Bir zamanlar sarışın bir prensese aşık olan şişman, çirkin bir köylü vardı. Bir gün, Prenses çirkin, şişman köylüyü öptü ve o büyüyle ince, yakışıklı bir prense dönüştü. Sonunda o bu şekilde onu gördü. Sonunda bu şekilde hissetti.