Translation of "Aquel" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Aquel" in a sentence and their turkish translations:

Hasta aquel día.

o güne kadar.

Tú eres aquel.

Sen teksin.

Mira aquel edificio.

Şu binaya bakın.

Yo hice aquel.

Onu yaptım.

¿Este o aquel?

Bu mu yoksa şu mu?

Mantén aquel diccionario contigo.

Sözlüğü yanında bulundur.

Aquel coche es carísimo.

O araba gerçekten pahalı.

Aquel niño no come.

O çocuk yemek yemiyor.

Mira aquel gran edificio.

Oradaki büyük binaya bak.

Aquel sujeto me molesta.

O adam benim canımı sıkıyor.

Me gusta aquel joven.

O genç adamı seviyorum.

Llovió mucho aquel invierno.

O kış çok yağmur yağdı.

Estaba lloviendo aquel día.

O gün yağmur yağıyordu.

Estaba nevando aquel día.

O gün kar yağıyordu.

Aquel hombre sabía demasiado.

O adam çok şey biliyordu.

¿Estabas tomando aquel día?

O gün içiyor muydunuz?

¿Aquel es tu perro?

Şu senin köpeğin mi?

¿Quién es aquel caballero?

O beyefendi kim?

¿Qué es aquel edificio?

O bina ne?

Aquel perro no muerde.

O köpek ısırmaz.

Aquel hombre comió pan.

Şu adam ekmek yedi.

Aquel tipo es mi amigo.

O adam benim bir arkadaşım.

No obedezcas a aquel hombre.

O adama itaat etmeyin.

No escuches a aquel hombre.

O adamı dinlemeyin.

Deberían alejarse de aquel tipo.

O çocuktan uzak durmalısın.

Teníamos dieciocho en aquel entonces.

Biz o zaman on sekiz yaşındaydık.

Prefiero aquel vestido a éste.

O elbiseyi buna tercih ederim.

Aquel día sucedió algo espeluznante.

O gün korkunç bir şey oldu.

Me acuerdo de aquel día.

O günü hatırlıyorum.

Aquel invierno hizo mucho frío.

O kış hava çok soğuktu.

Llevaba mucho gas aquel automóvil.

O otomobil çok hızlı gidiyordu.

Aquel hombre me traía frito.

O adam beni rahatsız ediyordu.

Éste es parecido a aquel.

Bu ona benziyor.

Aquel grande también es mío.

O büyük olan da benimki.

¿Estabas sobrio en aquel momento?

O zaman ayık mıydın?

¿Qué es aquel alto edificio?

O uzun bina nedir?

¿Terminaste de tejer aquel suéter?

O kazağı örmeyi bitirdin mı?

¿Estás seguro de aquel reporte?

Bu raporla ilgili olumlu musunuz?

No parecías desear aquel libro.

O kitabı istiyor gibi görünmüyordun.

Desde aquel tiempo somos amigos.

O zamandan beri arkadaşız.

Aquel puente no es largo.

O köprü uzun değil.

- En aquel momento yo aún estaba despierto.
- En aquel momento, yo seguía despierto.

O zaman, halen uyanıktım.

Aquel día aprendió una lección importante

O gün küçük kız tüm sınıfın ne olursa olsun

Era una niña por aquel entonces.

O zamanlar sadece bir çocuktum.

Perforar aquel octavo pozo fue arriesgado.

Sekizinciyi kuyuyu kazmak bir riskti.

Aquel comercio vende carne y pescado.

O mağaza et ve balık satar.

Tenía dieciocho años en aquel entonces.

O zaman on sekiz yaşındaydım.

Me estoy quedando en aquel hotel.

Ben o otelde kalıyorum.

Merece la pena leer aquel libro.

O kitap okumaya değer.

Estábamos cocinando tempura en aquel momento.

O zaman tempura pişiriyorduk.

Ellos eran libres en aquel momento.

Onlar o anda özgürdü.

Yo era joven en aquel entonces.

O zaman gençtim.

Mira aquel palo en la plaza.

Meydandaki şu direğe bak.

Aquel puente está hecho de piedra.

O köprü taştan yapılmıştır.

No está calificado para aquel trabajo.

O, iş için kalifiye değil.

Dirige la cámara a aquel grupo.

Video kamerayı şu gruba yönlendirin.

- Quisiera comprar ese.
- Quisiera comprar aquel.

Şunu almak istiyorum.

Empezó a inquietarse con aquel ruido.

O gürültü nedeniyle huzursuz olmaya başladı.

Negó que conociera a aquel hombre.

O adamı tanıdığını yalanladı.

En aquel comercio hay una liquidación.

O mağazada bir indirimli satış var.

Este lápiz es mejor que aquel.

Bu kalem şundan daha iyi.

Aquel hombre de allí es Pedro.

Oradaki şu adam Pedro'dur.

Una foto de aquel viaje tan especial.

O güzel yolculuğun resmini alın.

Saben, nunca más volví a aquel yate.

Tahmin edeceğiniz gibi o yatta tekrar seyahat etmedim.

Y háblame simplemente De aquel amor ausente

Ve anlat bana öylece O gaip aşkını"

Era en aquel entonces... el segundo aniversario

O sırada Che Guevara'nın ölümünün

Me confirmó que aquel era mi lugar.

Ve kendimi ait olduğum yerin orası olduğu düşüncesiyle baş başa buldum

Aquel año la Navidad cayó en sábado.

Noel o yıl cumartesiye rastladı.

¿Estaba el bebé llorando en aquel momento?

O zaman, bebek ağlıyor muydu?

Aquel dolor de barriga me hizo sudar.

O karın ağrısı beni terletti.

En aquel tiempo él tenía mucho dinero.

O zaman onun çok parası vardı.

Conozco a aquel alemán de barba larga.

- Uzun sakallı o Alman'ı tanıyorum.
- Uzun sakallı o Alman'ı biliyorum.
- O uzun sakallı Alman'ı tanıyorum.
- O uzun sakallı Alman'ı biliyorum.

Aquel impostor se hacía pasar por doctor.

Bu taklitçi bir doktoru taklit etti.

No entendí lo que dijo aquel escritor.

Yazarın ne söylemeye çalıştığını anlamadım.

Aquel garaje tiene plazas para dos coches.

O garaj iki otomobil alacak yere sahip.

Estaba en el extranjero por aquel entonces.

O zaman yurt dışındaydım.

¿Has comido alguna vez en aquel restaurante?

- Daha önce bu restoranda yedin mi hiç?
- Hiç o restoranda yemek yedin mi?

Decidió mudarse de casa aquel mismo día.

O gün taşınmaya karar verdi.

Aquel negocio era una mina de oro.

O iş bir altın madeniydi.

Había que hacer frente a aquel conflicto.

Sorunla yüzleşmek zorunda kalındı.

Este libro es tan pequeño como aquel.

Bu kitap onun kadar küçüktür.

Este libro es más viejo que aquel.

Bu kitap ondan eskidir.

Tom no sabe quién pintó aquel cuadro.

Tom resmi kimin yaptığını bilmiyor.

¿Tuviste una lección de piano aquel día?

O gün bir piyano dersi var mı?

¿Cuál es el precio de aquel libro?

O kitabın fiyatı nedir?

No eres tan rico como aquel hombre.

Sen o adam kadar zengin değilsin.

Aquel que es pobre no tiene amigo.

- Fakir olanın hiç arkadaşı yok.
- Fakirin dostu olmaz.

Este libro es más interesante que aquel.

Ünal hasta bir çocuktu.

- Este coche es tan grande como ese.
- Este auto es tan grande como aquel.
- Este automóvil es tan grande como aquel.
- Este carro es tan grande como aquel.

Bu araba o araba kadar büyüktür.

Pensé en la desigualdad que vi aquel día

o gün orada şahit olduğum eşitsizliği

Por aquel entonces allí vivía una tribu salvaje.

O günlerde orada vahşi bir kabile yaşadı.

Hay toda clase de flores en aquel jardín.

O bahçede her türde çiçek vardır.

Por aquel tiempo nadie vivía en la isla.

O zaman adada kimse yaşamadı.

- ¿Quién es ese hombre?
- ¿Quién es aquel hombre?

Bu adam kim?