Translation of "Ordenador" in Turkish

0.194 sec.

Examples of using "Ordenador" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Usted tiene ordenador?
- ¿Tienes un ordenador?

Bilgisayarın var mı?

¿Tienes un ordenador?

Bir bilgisayarın var mı?

- Él está comprando el ordenador.
- Ella está comprando el ordenador.

O, bilgisayarı satın alıyor.

- Necesito un nuevo ordenador.
- Tengo que conseguir un nuevo ordenador.

Yeni bir bilgisayar almak zorundayım.

- No puedo arreglar el ordenador.
- No puedo reparar el ordenador.
- No soy capaz de arreglar el ordenador.

Bilgisayarı onaramam.

Llamo Tim al ordenador.

Ben bilgisayara Tim diyorum.

Vive para el ordenador.

O, bilgisayarı için yaşar.

¿Sabes usar un ordenador?

Bir bilgisayarı nasıl kullanacağını biliyor musun?

- ¿Tienen computadora?
- ¿Tienen ordenador?

- Bir bilgisayarları varmı ?
- Onların bir bilgisayarı varmı ?

Este ordenador no funciona.

Bu bilgisayar çalışmaz.

¿Puedo usar el ordenador?

Ben bilgisayarı kullanabilir miyim?

Mi ordenador es lento.

Bilgisayarım yavaş.

Puedes hacer una llamada de ordenador a ordenador gratis en internet.

Ücretsiz olarak internet üzerinden bir bilgisayardan bilgisayara arama yapabilirsiniz!

- Es el ordenador de Tom.
- Este es el ordenador de Tomás.

- Bu, Tom'un bilgisayarıdır.
- Bu, Tom'un bilgisayarı.

- Podés usar mi computadora si querés.
- Puedes usar mi ordenador si quieres.
- Podéis usar mi ordenador si queréis.
- Puede usar mi ordenador si quiere.
- Pueden usar mi ordenador si quieren.
- Ustedes pueden usar mi ordenador si quieren.
- Usted puede usar mi ordenador si quiere.

İstiyorsan bilgisayarımı kullanabilirsin.

Mi ordenador se ha colgado.

Bilgisayarım dondu.

Dan compró un ordenador nuevo.

Dan yeni bir bilgisayar satın aldı.

Me robaron el ordenador portátil.

Ben dizüstü bilgisayarımı çaldırdım.

Quiero comprar un ordenador nuevo.

Yeni bir bilgisayar almak istiyorum.

¿Tiene ella un ordenador nuevo?

Onun yeni bir bilgisayarı var mı?

Debería haberme traído el ordenador.

Keşke bilgisayarımı getirseydim.

Él está comprando el ordenador.

O, bilgisayarı satın alıyor.

Gracias por traer tu ordenador.

Bilgisayarını getirdiğin için teşekkür ederim.

Mi ordenador ya no funciona.

Bilgisayarım artık çalışmıyor.

¡Ah! Mi ordenador está roto.

Eyvah!! Bilgisayarım bozuldu!

- ¿Qué le pasa a tu ordenador?
- ¿Cuál es el problema con tu ordenador?

Bilgisayarınızla ilgili sorun nedir?

- Quiero un ordenador.
- Quiero una computadora.

- Ben bir bilgisayar istiyorum.
- Bilgisayar istiyorum.

Yoko no puede comprar un ordenador.

Yoko bir bilgisayar satın alamaz.

- Tengo un ordenador.
- Tengo un computador.

Benim bir bilgisayarım var.

El ordenador está en la biblioteca.

Bilgisayar kütüphanededir.

- Apagué la computadora.
- Apagué el ordenador.

Bilgisayarı kapattım.

Este ordenador es el más caro.

Bu bilgisayar çok pahalı.

Si tuviera dinero compraría el ordenador.

Param olsaydı, bilgisayarı satın alırdım.

Un ordenador es un aparato complejo.

- Bilgisayar karmaşık bir makinedir.
- Bilgisayar kompleks bir makinedir.

Copia este programa en tu ordenador.

Bu programı bilgisayarınıza kopyalayın.

Introduzca la información en el ordenador.

Bilgiyi bilgisayara girin.

- Trae tu computadora.
- Trae tu ordenador.

- Bilgisayarınızı getirin.
- Bilgisayarını getir.

Este ordenador tiene un microprocesador Pentium.

Bu bilgisayarın bir Pentium mikroişlemcisi var.

Este ordenador nos ahorra mucho trabajo.

Bu bilgisayar bize bir sürü iş kazandırır.

Un ordenador es un dispositivo moderno.

Bir bilgisayar modern bir cihazdır.

El ordenador está a su izquierda.

Bilgisayar onun sol tarafındadır.

¿Qué clase de ordenador usa Tom?

Tom ne tür bir bilgisayar kullanır?

¿Por qué está aquí este ordenador?

Bu bilgisayar neden burada?

No vuelvas a usar mi ordenador.

Bir daha asla bilgisayarımı kullanma.

- Mi ordenador tiene que ser útil para algo.
- Mi ordenador tiene que servir para algo.

Bilgisayarım bir şey için yararlı olmak zorunda.

- No tengo computadora.
- No tengo un ordenador.

Benim bir bilgisayarım yok.

Papá me dio un juego de ordenador.

Babam bana bir bilgisayar oyunu verdi.

Si yo tuviera dinero, compraría el ordenador.

Param olsa bir bilgisayar alırım.

Me extraña el comportamiento de mi ordenador.

Bilgisayarımın davranışı beni şaşırtır.

Tu ordenador personal es idéntico al mío.

Kişisel bilgisayarın benimki ile aynı.

Gritarle a tu ordenador no te ayudará.

Bilgisayarınıza bağırmak işe yaramaz.

¿Cuál es tu juego de ordenador favorito?

Favori bilgisayar oyunun nedir?

Tom no entiende cómo funciona un ordenador.

Tom bir bilgisayarın nasıl çalıştığını anlamıyor.

Usar un ordenador te puede ahorrar tiempo.

Bilgisayar kullanmak size zaman kazandırabilir.

No me gustan los juegos de ordenador.

Bilgisayar oyunlarını sevmem.

- ¿Has montado alguna vez un ordenador tu solo?
- ¿Has montado alguna vez un ordenador por ti mismo?

Hiç tek başına bir bilgisayar monte ettin mi?

Es el único capaz de usar el ordenador.

- Kişisel bilgisayarı kullanabilen tek kişi o.
- Bilgisayar kullanmayı yalnızca o biliyor.
- Bilgisayar kullanabilen sadece o.

- El ordenador es nuevo.
- La computadora es nueva.

- Bilgisayar yeni.
- Bilgisayar yenidir.

Ella le compró un ordenador a su hija.

- Kızına bir kişisel bilgisayar aldı.
- O, kızına bir kişisel bilgisayar aldı.
- O, kızına bir PC aldı.

¡Querría comprar este ordenador, pero cuesta un riñón!

Bu bilgisayar satın almak istiyorum ama o bir servete mal olur!

El ventilador de mi ordenador hace mucho ruido.

Bilgisayarımın fanı çok gürültü yapıyor.

¿Puedo usar tu ordenador para mirar mi correo?

Benim e-postamı kontrol etmek için bilgisayarınızı kullanabilir miyim?

Tom está mirando a su pantalla del ordenador..

Tom bilgisayar ekranına bakıyor.

Para comprar mi ordenador, debí pagar unos 100€.

Bilgisayarımı almak için yüz dolar ödemek zorunda kaldım.

Si maltratas a tu ordenador, no funcionará bien.

Bilgisayarını doğru kullanmazsan, iyi çalışmaz.

- La computadora no funciona.
- El ordenador no funciona.

Bilgisayar çalışmıyor.

Tom pasa todo su tiempo en el ordenador.

Tom bütün zamanını bilgisayarda geçirir.

El ordenador está a la izquierda de ella.

Bilgisayar kadınların sol tarafına yerleştirildi.

- Necesito un nuevo ordenador.
- Necesito una computadora nueva.

Yeni bir bilgisayara ihtiyacım var.

El precio de este ordenador es muy bajo.

Bu bilgisayarın fiyatı çok düşüktür.

Cada vez más gente tiene ordenador en casa.

Gittikçe daha fazla insanın evlerinde bir bilgisayarı var.

Tom no puede permitirse ese tipo de ordenador.

Tom'un o tür bir bilgisayara gücü yetmez.

¿Sabes quién ha robado el ordenador de Tom?

Tom beyin bilgisayarını çalan kişiyi biliyor musun

Nunca antes he utilizado este tipo de ordenador.

Bu tür bir bilgisayarı daha önce hiç kullanmadım.

Para ciertas tareas, mi ordenador puede ser muy útil.

Belli görevler için bilgisayarım çok yararlı olabilir.

Tom solo está mirando fijamente la pantalla del ordenador.

Tom sadece bilgisayar ekranına bakıyor.

En la Rusia soviética, ¡el ordenador usa al usuario!

Sovyet Rusya'da, bilgisayar kullanıcıyı kullanır!

Este ordenador es potente, eficiente y fácil de utilizar.

Bu bilgisayar güçlü, verimli ve kullanımı kolaydır.

- ¿Sabes cómo usar una computadora?
- ¿Sabes usar un ordenador?

Bir bilgisayarı nasıl kullanacağını biliyor musun?

Ser capaz de utilizar un ordenador es una ventaja.

Bir bilgisayar kullanabiliyor olmak avantajlıdır.

Ni siquiera un buen ordenador te puede ganar al ajedrez.

İyi bir bilgisayar bile seni satrançta yenemez.

Éste es el ordenador en el que escribe sus artículos.

O, onun makalelerini yazdığı bilgisayar.

Tom miraba fijamente a la pantalla del ordenador en blanco.

Tom boş bilgisayar ekranına baktı.

Supongo que de niño jugaste a algún juego de ordenador.

Sanırım çocukken bilgisayar oyunu oynamışsındır.

Muy a mi pesar, Mary fracasó al reparar el ordenador.

Çok hayal kırıklığına uğradım, Mary bilgisayarını onaramadı.

Tom miraba lo que pasaba en la pantalla del ordenador.

Tom bilgisayar ekranında ne olduğuna baktı.

- Ella está comprando el ordenador.
- Ella está comprando la computadora.

O, bilgisayarı satın alıyor.

Tom está sentado frente al ordenador ocho horas al día.

Tom günde sekiz saat bilgisayarında oturur.

Me aburro en casa, sola, sin dibujos animados ni ordenador.

Çizgi film veya bilgisayar olmadan, evde yalnız olmaktan sıkılıyorum.

- Quiero comprar un ordenador nuevo.
- Quiero comprar un nuevo computador.

Yeni bir bilgisayar almak istiyorum.

La palabra "sam" es una abreviatura de "ordenador" en Lojban.

"Sam "kelimesi Lojban'da "computer " kelimesinin kısaltılmış şeklidir.