Translation of "Arreglar" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Arreglar" in a sentence and their turkish translations:

- Sabes arreglar ordenadores.
- Sabéis arreglar ordenadores.

Bilgisayarları onarmayı biliyorsun.

- ¿Cómo pretendes arreglar esto?
- ¿Cómo pretendéis arreglar esto?

Bunu nasıl tamir etmeyi düşünüyorsunuz?

- ¿Podés arreglar mi computadora?
- ¿Puedes arreglar mi computadora?

Bilgisayarımı onarabilir misin?

Debemos arreglar esto.

Bunu tamir etmeliyiz.

Puedo arreglar esto.

Bunu tamir edebilirim.

- ¿Usted puede arreglar mis zapatos?
- ¿Me puedes arreglar mis zapatos?
- ¿Me puede arreglar mis zapatos?

Ayakkabımı tamir edebilir misin?

- ¿Nos puedes arreglar el fregadero?
- ¿Nos puedes arreglar la pica?

Lavabomuzu tamir edebilir misin?

- ¿Dónde me pueden arreglar el reloj?
- ¿Dónde me pueden arreglar mi reloj?
- ¿Dónde puedo arreglar mi reloj?

Saatimi nerede tamir ettirebilirim?

O arreglar la que tienen.

veya mevcut evleri onarıyoruz.

¿Puedes arreglar la radio defectuosa?

Bozuk radyoyu tamir edebilir misin?

Hay que arreglar este reloj.

Bu saat tamir edilmeli.

Mandé mi reloj a arreglar.

Saatimi tamir ettirdim.

No puedo arreglar este refrigerador.

Ben bu buzdolabını onaramam.

Tengo que arreglar la lavadora.

Çamaşır makinesini tamir etmek zorundayım.

Tengo que arreglar el frigorífico.

Ben buzdolabını tamir etmek zorundayım.

Mandé mi bicicleta a arreglar.

Bisikletimi tamire gönderdim.

Yo sé cómo arreglar eso.

Bunu nasıl onaracağımı biliyorum.

Hay que arreglar la bicicleta.

Bu bisikletin onarılması gerekiyor.

Tengo que arreglar esta pala.

Bu bahçıvan küreğini tamir ettirmek zorundayım.

¿Cuánto cuesta arreglar mis zapatos?

Ayakkabılarımı tamir ettirmek ne kadara mal olur?

Tom puede arreglar el calefactor.

Tom ısıtıcıyı onarabilir.

¿Sabes cómo arreglar este televisor?

Bu televizyonun nasıl düzeltileceğini biliyor musun?

Tengo que arreglar mi cabello.

Saçımı yaptırmak zorundayım.

Todos debemos arreglar el racismo.

Irkçılığı çözmeliyiz.

¿Me puedes arreglar el teclado?

Klavyemi onarabilir misin?

Llévalo a un mecánico a arreglar.

Bunu bir tamirciye götürün ve tamir ettirin.

No se puede arreglar la silla.

Sandalye onarılamaz.

Yo quisiera aprender a arreglar flores.

Çiçek düzenlemeyi öğrenmek istiyorum.

Hijo, ayúdame a arreglar mi auto.

Oğlum, arabamı tamir etmeme yardım et.

Tomás dijo que podía arreglar todo.

Tom herhangi bir şeyi düzeltebileceğini söylüyor.

Supongo que sabes arreglar el problema.

Sanırım sorunu nasıl düzelteceğini biliyorsun.

¿Vos creés que lo podés arreglar?

Bunu tamir edebileceğini düşünüyor musun?

Él me ayudó a arreglar mi reloj.

Saatimi onarmama yardımcı oldu.

Yo podré arreglar la letrina esta tarde.

Lavaboyu bu öğleden sonra tamir edebilirim.

Tienen que arreglar la cañería; está atrancada.

Su borularına bakmaları gerek. Tıkanmış.

- No puedo arreglar el ordenador.
- No puedo reparar el ordenador.
- No soy capaz de arreglar el ordenador.

Bilgisayarı onaramam.

Y Mark está a cargo de arreglar Facebook.

Ve Mark Facebook'u düzeltme konusundaki suçlamaları üzerine alıyor.

No lo puedes arreglar, deberías comprar uno nuevo.

Onu tamir edemezsin. Yeni bir tane almalısın.

No puedo arreglar esta alfombra. Es demasiado vieja.

Ben bu halıyı onaramam. Çok eski.

¿Estás segura que no podemos arreglar esta cámara?

Bu kamerayı tamir edemeyeceğimizden emin misin?

Intentar arreglar esto es una pérdida de tiempo.

Bunu düzeltmeye çalışmak bir zaman kaybı.

Yo solo quiero ayudar a arreglar el problema.

Ben sadece sorunun üstesinden gelmene yardım etmek istiyorum.

Mandé mi cámara a arreglar a esa tienda.

O dükkânda kameramı tamir ettirdim.

- Quiero reparar este reloj.
- Quiero arreglar este reloj.

Bu saati onarmak istiyorum.

- Vamos a ajustar las cuentas.
- Vamos a arreglar cuentas.

Hesaplaşalım.

Ayer pasé dos horas intentando arreglar esa radio rota.

Dün o kırık radyoyu tamir etmeye çalışarak iki saat harcadım.

- ¿Se puede arreglar?
- ¿Puede arreglarse?
- ¿Se puede reparar?
- ¿Puede repararse?

- Bu onarılabilir mi?
- Bu tamir edilebilir mi?

- No seré capaz de arreglar eso.
- No podré reparar eso.

- Bunu tamir edemeyeceğim.
- Onu tamir edemeyeceğim.

De que los jóvenes somos los que vamos a arreglar esto,

gençler olarak bunu nasıl çözeceğimizi,

Por eso, la solución no puede ser simplemente arreglar la policía,

Bu yüzden çözüm sadece güvenlik sorununu halletmek olamaz.

- He hecho que reparen mi bicicleta.
- Mandé mi bicicleta a arreglar.

Bisikletimi tamir ettirdim.

- Si usted no puede arreglar el caño, tendrá que llamar a un plomero.
- Si tú no puedes arreglar la tubería, tendremos que llamar a un fontanero.
- Si no eres capaz de arreglar la tubería, habrá que llamar a un fontanero.

Boruyu tamir edemezsen, bir tesisatçı aramak zorunda kalacağız.

¿Sos el tipo que nos va a ayudar a arreglar nuestra cañería?

Su tesisatını onarmamıza yardım edecek kişi siz misiniz?

Hay que arreglar este reloj. Se adelanta veinte minutos en un día.

Bu saat tamir edilmeli. O günde 20 dakika ileri gidiyor.

Mi televisor se echó a perder, así que tuve que mandarlo a arreglar.

Televizyonum bozuldu. O yüzden tamire götürmek zorunda kaldım.

El tema es que la sexualidad femenina no se puede arreglar con una pastilla.

Sorun şu ki kadın cinselliği bir hapla düzeltilemez.

- Me las apañé para arreglar mi coche yo mismo.
- Logré reparar mi coche yo solo.

- Arabamı tek başıma tamir etmeyi başardım.
- Arabamı tek başıma tamir edebildim.

Tom probó todo lo que se sugería, pero aún así no pudo arreglar el problema.

Tom önerilen her şeyi denedi fakat hâlâ sorunu halledemedi.

- Ustedes deberían hacer reparar su coche.
- Deberías mandar a reparar tu auto.
- Deberías arreglar tu coche.

Arabanı tamir ettirmelisin.