Examples of using "Oído" in a sentence and their turkish translations:
Onu duydunuz mu?
Bu nedenle duydum.
Yeterince dinledim.
Ne duydun?
Onu duydunuz mu?
Onu duydun mu?
Herhangi bir şey işittin mi?
Onu duydum.
Doğru şekilde duydun.
Söylentiler duydum.
Seni duydum.
Onu duymamışım gibi davranacağım.
Müzik kulağım yok.
Dişinin duyuşu çok kuvvetli.
Onu duydun mu, Mike?
Hikayeyi duydum.
Onun keskin bir işitmesi var.
Her şeyi duydum.
Onu daha önce duydum.
Hiçbir şey duymadım.
Bunu daha önce duydum.
Onun şarkı söylediğini duydum.
Onu notasız çalacağız.
Tom'un iyi işitme duyusu var.
Haberleri dinledin mi?
O fıkrayı daha önce hiç duymamıştım.
Senin hakkında oldukça çok şey duydum.
Kulağıma bağırma.
Çığlığı duymadın mı?
Onu daha önce duydum.
Bu şarkıyı daha önce duydum.
Seni duydum.
Seni duyduğumu düşündüm.
Seni duymuş olamaz.
Senin gelmeyeceğini duydum.
En son söylentileri duydun mu?
Senden haberim var.
Bir bağırma duydum.
Kazayı duydun mu?
O gürültüyü duydu.
Daha önce böyle bir şey duydun mu?
Sesini duyduğumu düşündüm.
Bunu duymadım.
Onu sen de mi duydun?
Senin hakkında duydum.
O, piyanoyu notasız çalardı.
- Böyle bir şey asla duymadım.
- Hiç böyle şey duymadım.
Onun öldüğünü duydum.
Onu duydum.
Senin gerçekten müzik kulağın var.
O, henüz haberi duymadı.
Çocukların keskin bir işitme duyusu var.
Yani, gördüğünüz ya da duyduğunuz şeyleri keşfedin,
İnsanlar bunu duyamaz.
Hasta olduğunuzu duydum.
Organizasyon hakkında bir şey duydunuz mu?
O notasız piyano çalar.
Tom'un kulağı ağrıyor.
Ben onun hasta olduğunu duyuyorum.
O onu kulağıma fısıldadı.
Ben onu birçok insandan duydum.
O, bu haberi hâlâ duymadı.
Hiç benzer bir şey duydun mu?
Robert'ın hasta olduğunu duydum.
Bu sabah kulağım kanıyordu.
Kulağına ne yaptın?
Bu sözcüğü hiç duydun mu?
- Benden hiç duymamıştın, değil mi?
- Beni hiç duymadın, değil mi?
Onu TV'de duydum.
Tom'un bizi duyduğunu düşündüm.
Senin ne söylediğini duydum.
Beni duymuş olabilirsin.
Onun yakındığını hiç duymadım.
Şakamı yapıyorsun? farklı bir şey işittim.
Senin de pul topladığını duydum.
Ne bir şey duydum ne de gördüm.
Senin hakkında iyi şeyler duydum.
Ben onun evini sattığını duyuyorum.
Tom'un döndüğünü duydum.
Tom'un onu yapabildiğini duydum.
Tom'un hasta olduğunu duydum.
Tom'un Fransızca konuşmasını duydun mu?
O hikayeyi duymak zorundayım.
Tom hakkında duyduğuma üzüldüm.
Ne dediğimi duydun.
Tom'un müziğini duydun mu?
Daha önce böyle bir hikaye duydun mu?
Seni ilk defa duydum.
Ben başka türlü duydum.