Translation of "Haré" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Haré" in a sentence and their turkish translations:

- Lo haré yo.
- Lo haré.

- Ben onu yapacağım.
- Onu yapacağım.
- Bunu yapacağım.

Haré algo.

Bir şey yapacağım.

Haré eso.

Onu yapacağım.

Haré café.

Kahve yapacağım.

Lo haré.

Bunu yapacağım.

- Te haré feliz.
- Yo te haré feliz.

- Seni mutlu edeceğim.
- Sizi mutlu edeceğim.

- Lo haré por ti.
- Lo haré por usted.
- Lo haré por vosotros.

- Bunu senin için yapacağım.
- Onu senin için yapacağım.

Haré algunas bromas.

Bazı espriler yapacağım.

Le haré feliz.

Onu mutlu edeceğim.

Lo haré mañana.

Onu yarın yapacağım.

Lo haré inmediatamente.

Çok acil olarak yapacağım.

Haré como pidas.

- Talep ettiğin şekilde yapacağım.
- Talep ettiğiniz şekilde yapacağım.

Luego lo haré.

Bunu daha sonra yapacağım.

Les haré saber.

Onlara bildireceğim.

Le haré saber.

Ona bildireceğim.

Definitivamente haré eso.

Bunu kesinlikle yapacağım.

- Haré lo que quiera.
- Haré lo que me apetezca.

Canım ne isterse onu yapacağım.

- Haré el trabajo mañana.
- Yo haré el trabajo mañana.

İşi yarın yapacağım.

- Yo haré cualquier cosa por ti.
- Haré todo por usted.
- Haré cualquier cosa por ustedes.

Senin için her şeyi yapacağım.

- Haré cualquier cosa excepto eso.
- Haré cualquier cosa menos eso.

Onun dışında bir şey yapacağım.

- Si tengo tiempo lo haré.
- Si tengo tiempo, lo haré.

Zamanım olursa, yaparım.

- Haré lo que haga falta.
- Haré lo que sea necesario.

Ne gerekirse yapacağım.

- Lo haré lo mejor que pueda.
- Haré mi mejor intento.

Ben elimden geleni yapacağım.

Pero lo haré, vamos.

Ama ben buna varım, hadi.

Haré aquí una pausa

Burada biraz durup sizleri

Haré lo que sea.

Ben bir şey yapacağım.

Yo lo haré venir.

- Onu getirteceğim.
- Onun gelmesini sağlayacağım.

Lo haré más tarde.

Ben onu daha sonra yapacağım.

Haré algo de té.

Biraz çay yapacağım.

Descuida, yo lo haré.

Endişelenme, onu ben yapacağım.

¡Haré lo que quieras!

Ben istediğin her şeyi yapacağım!

No sé qué haré.

Ne yapacağımı bilmiyorum.

Haré lo que pueda.

Elimden geleni yapacağım.

Haré lo que quieras.

- Ne istersen yapacağım.
- Ben ne istersen yapacağım.

Yo le haré feliz.

Onu mutlu edeceğim.

Te haré sentir orgulloso.

- Benimle gurur duymanızı sağlayacağım.
- Sizi gururlandıracağım.
- Göğsünüzü kabartacağım.

Haré que Tom escuche.

Ben Tom'a dinleteceğim.

Haré eso ahora mismo.

Bunu şimdi yapacağım.

Haré más que eso.

Ondan fazlasını yapacağım.

Lo haré para ti.

Onu senin için yapacağım.

Lo haré yo mismo.

Onu kendim yaparım.

Sé lo que haré.

Ne yapacağımı biliyorum.

Te haré un vídeo.

Senin için bir video yapacağım.

Haré lo que pides.

İstediğini yapacağım.

Haré lo que dices.

Söylediğini yapacağım.

Haré lo que pidas.

Ne istersen yapacağım.

Lo haré como dices.

Söylediğin gibi yapacağım.

- Haré lo que pueda para ayudarle.
- Haré lo que pueda para ayudarte.

Sana yardım etmek için elimden geleni yapacağım.

Haré que se vea intelectual.

Konuyu entellektüel yapacağım.

Haré referencia a este hombre.

Konuyu, tam buradaki adama getireceğim.

Pero las preguntas que haré

Ancak benim yönelteceğim sorular,

Pero yo no haré eso.

ama ben öyle yapmayacağım.

Haré que pague el dinero.

Ona parayı ödeteceğim.

Haré cualquier clase de trabajo.

Her türlü işi yaparım.

¡Ya lo haré al toque!

Onu derhal yapacağım.

No, yo no haré eso.

Hayır, onu yapmayacağım.

Lo haré si me pagan.

Onlar bana ödeme yaparsa, onu yaparım.

Haré todo lo que pueda.

Ben elimden gelen her şeyi yapacağım.

Lo haré con mucho gusto.

Onu memnuniyetle yaparım.

Haré lo que Tom diga.

Tom ne söylediyse yapacağım.

No haré nunca algo así.

Asla böyle bir şey yapmayacağım.

Ya sé lo que haré.

Ben zaten ne yapacağımı biliyorum.

Aún no sé qué haré.

Ne yapacağımı henüz bilmiyorum.

Yo mismo me haré cargo.

Onunla kendim ilgileneceğim.

Haré lo que sea necesario.

Yapmak zorunda olduğum şeyi yapacağım.

Haré lo que debe hacerse.

Yapılması gerekeni yapacağım.

No lo haré otra vez.

Onu tekrar yapmıyorum.

No haré que os arrepintáis.

Sizi pişman etmeyeceğim.

Lo haré el próximo lunes.

Onu önümüzdeki pazartesi yapacağım.

Lo haré por la mañana.

Onu sabah yapacağım.

Lo haré como me aconsejas.

Tavsiye ettiğiniz gibi yapacağım.

Lo haré siguiendo tus instrucciones.

Onu talimatlarınıza göre yapacağım.

Haré lo mejor que pueda.

Ben yapabileceğimin en iyisini yapacağım

Te haré saberlo de antemano.

Sana önceden bildireceğim.

Haré eso a mi manera.

Bunu kendi tarzımla yapacağım.

Vale, haré lo que dices.

Tamam, ne söylersen yapacağım.

- Dijo a si mismo, "Lo haré."
- Se dijo a sí mismo, "lo haré".

- Kendi kendine, "Başaracağım!" dedi.
- Kendi kendine, "Yapacağım!" dedi.

- Haré una excepción sólo esta vez.
- Haré una excepción solo por esta vez.

Bu seferlik bir istisna yapacağım.

Haré tus compras, limpiaré la casa y te haré la cena por ti.

Ben, sizin için alışveriş yapacağım, evi temizleyeceğim, ve akşam yemeği pişireceğim.

- No te voy a hacer daño.
- No voy a lastimarte.
- No le haré daño.
- No le haré daño a usted.
- No les haré daño.
- No les haré daño a ustedes.

Size zarar vermeyeceğim.

- La próxima vez lo haré yo mismo.
- La próxima vez lo haré yo misma.

Bunu gelecek defa kendim yapacağım.

- Haré lo que me venga en gana.
- Haré lo que me dé la gana.

Ben istediğimi yapacağım.

Haré muchos gestos con las manos.

Bir sürü el hareketi yapacağım.

Nunca lo haré, bla, bla, bla".

Asla beceremem, falan filan.

Haré todo lo que me digas.

Yapmamı söylediğin her şeyi yapacağım.