Translation of "Modo" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "Modo" in a sentence and their turkish translations:

De este modo

bu sayede

En cierto modo, digamos.

Yani, kısmen onu buldu.

¿De qué modo lo decía?

Bunu nasıl mı yapıyordu?

Ahora contrasten el Modo Agobiado

Deli Meşgul Mod'un aksine

Muy gracioso… ¡en cierto modo!

Çok komik… bir şekilde!

Él argumentó del siguiente modo.

O aşağıdaki gibi tartıştı.

Lo preguntaré de otro modo.

Onu başka şekilde ifade edeyim.

En cierto modo lo comprendo.

Ben bir tür anlıyorum.

No iré de ningún modo.

Ben hiçbir suretle gitmeyeceğim.

- No estoy de ningún modo molesto contigo.
- No estoy de ningún modo molesto con usted.
- No estoy de ningún modo molesto con ustedes.

Sana hiçbir şekilde kızgın değilim.

Aprendí gramática abstracta de ese modo.

soyut dil bilgisini bu şekilde öğrendim.

Y derrumbar nuestro modo de operar,

ve biz politikayı belirlediğimiz, kullandığımız

De modo que todo parece real.

böylece her şey gerçekçi görünüyor,

De algún modo, fue un alivio.

...aslında bir şekilde rahatladım.

Compraré ese vestido de algún modo.

O elbiseyi bir şekilde alacağım.

No puedo vivir de ese modo.

Ben böyle yaşayamam.

Me las compondré de algún modo.

Bir şekilde geçineceğim.

De cualquier modo es demasiado tarde.

Her halükarda çok geç.

Pero si lo aprovechan, de algún modo,

ama eğer bir şekilde onu benimserseniz

Pero hay otro modo de ser rescatados.

Ama kurtarılmanın başka bir yolu daha var.

De otro modo, sentiré frío muy rápido.

Yoksa çok hızlı şekilde üşürüm.

Debemos buscar otro modo de conseguir refugio.

Sığınak yapmanın başka bir yolunu bulmamız gerek.

Tendremos que intentar sacarla de algún modo.

Onu bir şekilde dışarı çıkartmaya çalışacağız.

Él había entrenado al modo Dorothy DeLay

Dorothy DeLay'in tarzı ile çalışmış

Es un buen modo de hacer amigos.

Arkadaş olmak iyi bir yoldur.

Probablemente sea un mal modo de empezar.

Bu muhtemelen başlamak için kötü bir yol.

Por comportarse de modo positivo para su futuro?

yaptıkları için şimdi ödüllendirirsen, ne olacak?

De modo que la enfermera haga la llamada,

ve hatta yöneticinin

En cierto modo, creo que me estaba compensando.

Bir noktada aşırı telafi ediyordum, değil mi?

De modo que no hay posibilidad de rastrear

sendikalar iki yıllık bir yasağın

¿Cuál es el mejor modo de aprender inglés?

İngilizce öğrenmenin en iyi yolu nedir?

- Me siento igual.
- Me siento del mismo modo.

Aynı şeyleri hissediyorum.

De algún modo conseguí hacerme entender en inglés.

İngilizce olarak derdimi anlatabildim.

- Hay una manera mejor.
- Hay un modo mejor.

Daha iyi bir yol var.

Creo que es mejor hacerlo de este modo.

Sanırım onu bu şekilde yapmak daha iyi.

Como nuestras competencias y nuestro modo de pensar.

becerilerinizin ne olduğu zihniyetinizin ne olduğu gibi.

Ahora veo la vida de un modo diferente.

- Hayata şimdi daha farklı bakıyorum.
- Hayata artık daha farklı bakıyorum.

- Me gustaría decir unas cuantas palabras en modo de disculpa.
- Quisiera decir unas pocas palabras en modo de disculpa.

Ben özür yoluyla birkaç söz söylemek istiyorum.

Deberíamos repensar el modo en el que lo hacemos

bunu nasıl yaptığımızı tekrar düşünmeyi isteyebileceğimizi söylüyorum.

Solo hay un modo de saber a dónde conducen.

Bu tünellerin nereye çıktığını öğrenmenin tek bir yolu var.

En el modo en el que lo hace Tom,

-Tom'un yaptığı şekilde-

Un espacio donde usemos nuestros recursos de modo eficiente

Gezegenimizin son kullanma tarihini uzatmak için

Que hablaría de esta duplicidad de un modo diferente.

bu şey farklı bir biçimde iki-likten bahsetti.

A ella no le importa el modo de vestirse.

- O, nasıl giyindiğine pek dikkat etmez.
- O, nasıl giyindiğini umursamaz.

No hay modo de confirmar que él esté vivo.

Onun yaşadığını doğrulamak olanaksızdır.

- Debe haber una manera.
- Tiene que haber un modo.

Bir yol olmalı.

Tom ha estado actuando de un modo extraño últimamente.

Tom son günlerde tuhaf şekilde davranıyor.

De ningún modo pude encontrar tiempo para almorzar contigo.

Seninle öğle yemeği yemeye bir türlü vakit bulamadım.

El modo de enseñanza del profesor es muy anticuado.

Öğretmenin öğretim yöntemi çok demode.

Estudié mucho, de modo que pude aprobar el examen.

Sınavı geçebilmem için çok çalıştım.

A veces Tom utiliza el pretérito de modo incorrecto.

Bazen Tom geçmiş zamanı yanlış kullanıyor.

Y veremos el mundo de un modo un poco diferente.

ve dünyayı biraz daha farklı görecek.

De algún modo, se le cayó. Significa que vino aquí.

Bir şekilde bunu düşürmüş. Yani buraya kesinlikle girmiş.

Y hay un solo modo de saber si estamos solos.

ve yalnız olup olmadığımızı öğrenmenin tek yolu var.

De modo que se extraiga dióxido de carbono del aire.

belli bir fikir üzerinde bağımsız olarak çalışıyorum.

De modo que hay dos visiones muy, muy diferentes aquí.

İşte burada çok çok farklı iki görüş var.

Ese es el modo en que Tom siempre lo hace.

Bu, Tom'un her zaman onu yaptığı tarz.

Del modo en que los tratamos en este nuestro mundo,

bizim bu dünyamızda onlara nasıl davranacağımız konusunda,

Tom tiene intención de vivir de modo permanente en Japón.

Tom sürekli olarak Japonya'da yaşamaya niyetleniyor.

Cuando se ríen, ocurre esta fórmula de algún modo u otro,

Her güldüğünüzde, bir şekilde bu formül hayata geçiyor,

Podríamos pensarlo de este modo; no solo se trata de finanzas:

Yani, şöyle düşünebilirsin -- ki sadece finansta da değil:

De modo que el lugar de trabajo, la complejidad, la interdependencia,

Bütün karmaşası, dayanışma ihtiyacıyla iş yerinin yakın zamanda

Porque cambia el modo en que el protagonista ve al mundo.

çünkü ana karakterin dünyayı nasıl gördüğünü değiştirir.

De otro modo, los peces no vendrán. Miren, allí hay uno.

Yoksa balıklar oraya gelmez. Bakın, bir tane geçiyor.

¿Cuál es el mejor modo de atrapar a este reptil venenoso?

Bu zehirli sürüngeni yakalamaya çalışmanın en iyi yolu nedir?

¿Cuál es el mejor modo de atrapar a este reptil venenoso?

Bu zehirli sürüngeni yakalamaya çalışmanın en iyi yolu nedir?

Y eso tiñó toda nuestra historia y nuestro modo de ser.

Bu bizim bütün tarihimize ve millî tabiatımıza damga vurdu.

Tiene cientos de metros. No hay modo de bajar por aquí.

Onlarca metre olmalı. Buradan aşağı inmeye imkân yok.

¿Cuál es el mejor modo de tratar con la gente estúpida?

Aptal insanlarla uğraşmak için en iyi yol nedir?

Dicen que comer más despacio es un modo de comer menos.

Onlar daha yavaş yemenin daha az yemek için bir yol olduğunu söylüyor.

Recompensas, dicho de un modo sencillo, son todas las cosas que queremos

kabaca ifade edersek, ödüller hayatı yaşamaya değer kılan

Y de nuevo, recuerdo debía estar en modo edición para que funcionara.

Yineliyorum bunun çalışması için bellek, düzenleme modunda olmalıydı.

De un modo similar, la vigilancia facial permite que una autoridad centralizada,

Benzer şekilde, yüz gözetimi, merkezî bir otoriteye --

Pero ¿creen que había un modo más rápido de llevar la medicina?

Sizce ilaçları teslim etmemizin daha hızlı bir yolu olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Aún me quedan 100 m. No hay modo de que lo logre.

Hâlâ yüz metrelik mesafe var. Bunu yapmamın imkânı yok.

Un buen modo de que las tarántulas se muevan es soplarles despacio.

Çoğu zaman bu tarantulaları hareket ettirmenin yolu nazikçe üzerine doğru üflemektir.

Y si no es impresionante, cambie de forma gradual a modo diversión

Harika değilse eğlence moduna geri dönerek

Intenten empujarla de modo que no caiga del lado de la mantequilla,

yağlı tarafı aşağı gelmeyecek şekilde düşmesini sağlayacak şekilde

Y de este modo cualquiera puede controlar el progreso de su herida,

Ve bu, herkesin yaranın ilerlemesini izleyebilmesi ve

Escribir la historia es un modo de quitarse de encima el pasado.

Tarih yazmak, geçmişten kurtulmanın bir yoludur.

De modo que ellos puedan aprender y sacar lo mejor de sí mismos.

ki böylece ders çıkarıp kendilerinin en iyi ve faydalı hâllerine gelebilirler.

A lugares muy aislados a los que no hay otro modo de llegar.

ilaç götürmek isteyen doktorların kullandığı bir güzergâh.

¿Cuál es el mejor modo de evitar llamar la atención de los yaguares?

Orman jaguarlarının dikkatini dağıtmanın en iyi yolu sizce nedir?

Un refugio en la naturaleza es el único modo de sobrevivir al clima.

Vahşi hayatta iyi bir sığınak hayatta kalmanın tek yoludur.

Del mismo modo, ser cívico no puede ser lo mismo que ser amable,

Benzer şekilde, medeni olmak, iyi biri olmakla aynı şey olamaz,