Translation of "Hojas" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Hojas" in a sentence and their turkish translations:

Las hojas cayeron.

Yapraklar düştü.

Entreguen sus hojas.

Evraklarınızı teslim edin.

Bien, busquemos más hojas.

Pekâlâ, biraz daha dal toplayalım.

Había hojas de notas.

benimkiler Post-it ile doluydu.

Las hojas son amarillas.

Yapraklar sarı!

Las hojas están cayendo.

Yapraklar dökülüyor.

Todas las hojas han caído.

Yaprakların hepsi döküldü.

El viento eleva las hojas.

Rüzgar yaprakları kaldırır.

Son solo hojas y ramas.

Sadece yapraklar ve dallar var.

Los pulgones amarillean las hojas.

Yaprak bitleri yaprakları sarartıyor.

Estas dos hojas se parecen.

Bu iki yaprak benziyor.

- En otoño las hojas se vuelven amarillas.
- En otoño las hojas se ponen amarillas.

Sonbaharda yapraklar sararır.

Las hojas de cálculos son irrelevantes.

Hesap tabloları tembeldir.

Las hojas caen en el otoño.

Yapraklar sonbaharda dökülür.

- Entrega tus papeles.
- Entreguen sus hojas.

Raporlarınızı teslim edin.

Las hojas cayeron de los árboles.

Yapraklar ağaçlardan düştü.

Necesito más hojas para mis dibujos.

Çizimlerim için daha çok kağıda ihtiyacım var.

Cayeron todas las hojas del árbol.

Ağacın bütün yaprakları döküldü.

Las hojas caían a la tierra.

Yapraklar toprağa düştü.

Esta planta tiene algunas hojas quemadas.

Bu bitkinin bazı yanmış yaprakları var.

La rama está llena de hojas.

Dal, yapraklarla doludur.

¿Por qué son verdes las hojas?

Yapraklar neden yeşildir?

- Todas las hojas del árbol se pusieron amarillas.
- Todas las hojas en el árbol se pusieron amarillas.
- Todas las hojas del árbol se volvieron amarillas.

Ağacın tüm yaprakları sarardı.

¿Ven los bordes filosos... ...de las hojas?

Yaprakların kenarındaki şu küçük şeyleri görüyor musunuz?

Las hojas... te dicen: "Me falta nitrógeno."

Yapraklar sana "Azota ihtiyacım var." der.

El oro fue golpeado en hojas delgadas.

Altın ince plakalar halinde dövüldü.

Las hojas están frescas tras la lluvia.

Yapraklar yağıştan sonra taze.

Las hojas giraban arremolinándose en el aire.

Yapraklar havada fırıl fırıl dönüyordu.

Ella veía a las hojas muertas caer.

Ölü yaprakların düşüşünü izliyordu.

Muchos árboles pierden las hojas en invierno.

Çoğu ağaç kışın yapraklarını kaybeder.

Las hojas del árbol se volvieron amarillas.

Ağacın yaprakları sarardı.

Tom encontró un trébol de cuatro hojas.

Tom dört yapraklı bir yonca buldu.

Las hojas cambian de color en otoño.

Yaprakların rengi sonbaharda değişir.

Casi todas las hojas se han caído.

Neredeyse tüm yapraklar döküldü.

Las hojas empiezan a caer en octubre.

Yapraklar ekimde düşmeye başlar.

Meg encontró un trébol de cuatro hojas.

Meg dört yapraklı yonca buldu.

Las hojas se vuelven marrones en otoño.

Sonbaharda yapraklar kahverengileşir.

El jardín estaba cubierto de hojas caídas.

Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.

Y claro, las hojas tienen muy pocas calorías,

Ayrıca yaprakların ısı verme değeri çok düşük,

Van a ver que las hojas se cierran.

yukarı doğru kıvrıldığını göreceksiniz.

Las hojas empezaron a ponerse rojas y amarillas.

Yapraklar kızarmaya ve sararmaya başladı.

Las hojas se ven húmedas en la lluvia.

Yapraklar yağmurda taze görünüyor.

El tiempo se ha terminado. Entreguen sus hojas.

Zaman doldu. Kağıtlarını teslim et.

¿Cómo puedo deshacerme de todas esas hojas secas?

Bütün bu dökülmüş yapraklardan nasıl kurtulabilirim?

En otoño, las hojas caen de los árboles.

Sonbaharda, yapraklar ağaçlardan düşer.

Las hojas han empezado a cambiar de color.

Yapraklar renk değiştirmeye başladı.

Las hojas se hacen marrones en el otoño.

Yapraklar sonbaharda kahverengi olur.

Todas las hojas del árbol se pusieron amarillas.

Ağaçtaki tüm yapraklar sarardı.

Los deberes de Tom incluyen rastrillar las hojas.

Tom'un görevleri yaprakları tırmıkla toplamayı içermektedir.

Las hojas de la lechuga se marchitan fácilmente.

Marul yaprakları hemen soluyor.

- Esas hojas verdes se vuelven rojas o amarillas en otoño.
- Estas hojas verdes se vuelven rojas o amarillas en otoño.

Bu yeşil yapraklar sonbaharda kızarır veya sararır.

El otoño llegó y las hojas comenzaron a caer.

Sonbahar geldi ve yapraklar düşmeye başladılar.

Las hojas de abedul ya se han vuelto amarillas.

Huş ağacı yaprakları zaten sarardı.

Todas las hojas en el árbol se pusieron amarillas.

Ağacın üzerindeki tüm yapraklar sarardı.

Limpiá las hojas secas del patio usando un rastrillo.

Bir tırmık al ve bahçedeki yaprakları tırmıkla.

Las hojas de los árboles se han puesto rojas.

Ağaçlardaki yapraklar kırmızıya döndü.

Estas hojas verdes se volverán rojas en el otoño.

Bu yeşil yapraklar sonbaharda kırmızıya döner.

La dieta es la siguiente: 3 tazas de hojas verdes

Diyet şu: Üç kap yeşil yaprak,

Y escondiéndose debajo de las hojas antes de la lluvia

ve yağmurdan önce yaprakların altına gizlenerek

La suave brisa agitaba las hojas creando un resplandor chispeante.

Yapraklar hafif bir rüzgarla öyle salınıyordu ki parlak ışık huzmeleri gökyüzünden yere doğru adeta göz kırparak düşüyordu

Muchos peruanos tienen el hábito de mascar hojas de coca.

Birçok Perulunun koka yapraklarını çiğneme adeti vardır.

Las hojas de los árboles se tornan amarillas en otoño.

Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.

Las hojas de los árboles se ponen rojas en otoño.

Ağaçların yaprakları sonbaharda kırmızılaşır.

Estas hojas verdes se vuelven rojas o amarillas en otoño.

Bu yeşil yapraklar güz aylarında kızarır veya sararırlar.

Sé como un árbol y deja caer las hojas muertas.

Ölen yapraklarını döken bir ağaç gibi ol.

Se encuentra en las hojas, flores y semillas de muchas plantas,

Yapraklarda, çiçeklerde, pek çok bitkinin çekirdeğinde,

O puedo usar hojas y ramas e intentar disimular mi forma.

Ya da dalları kullanarak kendi şeklimi değiştirmeye çalışırım.

Grababan... a las muchachas esvásticas con hojas de afeitar, en los muslos.

Kızların uyluklarına jiletle svastika çiziyorlardı.

- En otoño caen las hojas de los árboles.
- En otoño cae la hoja.

Sonbaharda yapraklar ağaçlardan düşer.

El té sabrá mejor si pones más hojas de té en la tetera.

Eğer demliğe biraz daha çay yaprakları koyarsan, çayın tadı daha iyi olacaktır.

O puedo poner hojas y ramas sobre la mochila para disimular mi forma humana.

Ya da çantama biraz yaprak ve dal doldurup keskin insan formu görüntüsünü kırarım.

Las hojas son para las plantas lo que los pulmones son para los animales.

Akciğerler hayvanlar için neyse yapraklar bitkiler için odur.

Gotas de agua brillaban sobre las hojas de los árboles luego del breve aguacero.

Kısa bir sağanaktan sonra su damlaları ağaç yapraklarında parlıyordu

Si su orquídea tiene hojas amarillentas, significa que no la puso en un lugar apropiado.

Eğer orkidenin sarımsı yaprakları varsa, bu onun uygun olmayan bir yere koyulduğu anlamına gelir.

La descomposición de las hojas otoñales proporciona un poco de humedad y calor durante el día.

Çözünmekte olan sonbahar yaprakları gündüzleri biraz nem ve sıcak sağlıyor.

Tom quería ayudar a Mary a rastrillar las hojas, pero ella estaba usando el único rastrillo.

Tom Mary'ye yaprakları tırmıkla toplaması için yardım etmek istedi fakat o tek tırmığı kullanıyordu.

Los días y las noches son cada vez más fríos. Las hojas de los árboles pronto serán rojas y amarillas.

Gündüzler ve akşamlar gittikçe daha soğuk oluyor. Ağaçların yaprakları yakında kırmızı ve sarı olacaklar.