Examples of using "Territorio" in a sentence and their turkish translations:
bilinmeyen bir bölgeye götürdü.
Burası benim, diye bağırıyor.
Bilinmeyen bölgede araba sürdük.
O ada Amerikan bölgesidir.
Tehlikeli alana adım atıyorsun.
Angola bir zamanlar bir Portekiz bölgesiydi.
Ya kerata! İşte burası bizim bölgemiz!
Silâhlı kuvvetler tüm bölgeyi işgâl etti.
Benim topraklarıma girdin, şimdi sana ateş etmeliyim.
- O zamanlar bölge İspanya'ya aitti.
- O zamanlar bölge İspanya'ya aitmiş.
Burası onun bölgesi ve hırlaması, "Uzak dur" anlamına geliyor.
Savaşın sonunda, İsrail her şeyi kontrol etti Gazze dışında toprakları, hangi Mısır
Şehrin en iyi bölgesi elindeyken niye gidesin ki?
bölgedeki gücünü arttırmak isteyen Suud ve İranlıların iştahını da bir hayli kabartmış durumda.
önümüzdeki birkaç ay boyunca güneyde Osmanlı topraklarına baskın yapmaya devam etti.
Scipio'nun geri çekilmekten başka çaresi yok, farkediyor ki düşman bölgesinin içerisinde sıkışmış.
1453 yılından beri Türk hakimiyetinde ve Türk topraklarında olan Ayasofya'yı önce bir tanıyalım
ve adamlarını , gece donmuş Dinyeper Nehri'ni geçerek, şahsen askerleri geri çekerek
Mehmed'in ordularının Anadolu'da savaş halinde olduğunu farkeden Vlad Osmanlı topraklarına yağmaya soyunur