Translation of "Lado" in Turkish

0.022 sec.

Examples of using "Lado" in a sentence and their turkish translations:

- Mirá para otro lado.
- Mira para otro lado.
- Mire para otro lado.
- Miren para otro lado.

- Yüzünü yana çevir.
- Başka yere bak.

En realidad caen lado a lado de nuevo

aslında gene yan yana düşüyorlar ya

Ella trabajaba lado a lado con otros hombres.

Erkeklerle yan yana çalıştı.

- Estoy de su lado.
- Estoy de tu lado.

Ben sizin tarafınızdayım.

Estos dos están de pie lado a lado.

Bu ikisi yan yana duruyor.

¿Qué lado ganó?

Hangi taraf kazandı?

El río es cincuenta yardas de lado a lado.

Nehir karşıdan karşıya elli yardadır.

- Está a su lado.
- Él está a su lado.

O onun yanında.

- Estoy de su lado.
- Estoy de tu lado.
- Soy tu aliado.
- Estoy a tu lado.

Ben sizin tarafınızdayım.

- Me senté a su lado.
- Me senté al lado suyo.

Onun yanına oturdum.

Siempre confundo qué lado es babor y qué lado estribor.

Hangi taraf iskele hangi taraf sancak hep karıştırıyorum.

- Caminábamos de tres en fondo.
- Caminábamos tres lado a lado.

Üçümüz yan yana yürüdük.

Saltar al otro lado.

diğer tarafa atlayın.

Estamos del mismo lado.

İkimiz de aynı taraftayız.

Hazte a un lado.

Kenara çekilin.

Veamos el lado positivo.

Olumlu taraftan bakalım.

Estamos de tu lado.

- Senin tarafındayız.
- Sizin tarafınızdayız.
- Biz sizin yanınızdayız.

Está a su lado.

O onun tarafında.

Estoy de tu lado.

Senin tarafındayım.

- Ella se sentó a mi lado.
- Ella se sentó al lado mío.

O, yanıma oturdu.

Abrí la puerta y vi a dos chicos parados lado a lado.

Kapıyı açtım ve yan yana duran iki erkek çocuk gördüm.

De un lado a otro

Tekdüze hâlde

"Saltar al otro lado" implica

"Diğer tarafa atlayın" ifadesinin

Pongan eso a un lado.

Buna bir son verelim.

Debo acampar en algún lado.

Bir yerde kamp kurmayı düşünmeliyiz.

Si nos falta un lado

eksik tarafımız varsa

Hazte a un lado, muchacho.

Yolumdan çekil, çocuk.

Vive al lado de nosotros.

O, bize bitişik yaşıyor.

¡Ojalá estuviera a tu lado!

- Keşke senin yanında olsam!
- Keşke yanıbaşında olsaydım.

Acampamos al lado del lago.

Gölün yanında kamp yaptık.

Puedo dormir en cualquier lado.

Her yerde uyuyabilirim.

No fuimos a ningún lado.

Biz bir yere gitmedik.

Todos tienen su lado débil.

- Her adamın zayıf bir yanı vardır.
- Her adam zayıf bir yana sahiptir.

Podría estar en cualquier lado.

Her yerde olabilirdi.

Él miró hacia otro lado.

O, bakışlarını çevirdi.

Me senté a su lado.

Onun yanına oturdum.

Te necesito a mi lado.

- Benim tarafımda olmana ihtiyacım var.
- Senin benim tarafımda olmanı istiyorum.

Nunca voy a ningún lado.

Asla bir yere gitmem.

Él cruzó al otro lado.

O, diğer tarafa geçti.

Ninguno llegó a ningún lado.

Hiç kimse bir şey başarmadı.

- Vivo enseguida.
- Vivo al lado.

Yan tarafta yaşıyorum.

¿Quiere hacerse a un lado?

Kenara çekilir misin?

¿Cómo llego al otro lado?

Diğer tarafa nasıl gidebilirim?

¿Del lado de quién estás?

Hangi taraftasın?

Por un lado, él elogió mi reporte, pero por otro lado, lo criticó.

O, bir taraftan raporumu methetti diğer taraftan onu eleştirdi.

- Vivo al lado de la tienda de juguetes.
- Vivo al lado de la juguetería.

Oyuncakçı dükkanına bitişik yaşıyorum.

- Mi gato se durmió a mi lado.
- Mi gata se durmió a mi lado.

Kedim benim yanımda uyudu.

- Estaba paseando de un lado a otro.
- Siguió andando de un lado para otro.

O ileri geri yürümeye devam etti.

- Tom se agachó al lado de Mary.
- Tom se agachaba al lado de Mary.

Tom Mary'nin yanında çömeldi.

Me ofrecieron sentarme a su lado.

Bana yanlarında bir sandalye verdiler.

Ahora no irá a ningún lado.

Artık bir yere gidemez.

Me encontraba sentado a su lado

Yatağının yanında oturmuş,

China justo al lado de nosotros

Hemen yanı başımızdaki Çin

Y al lado se llama Pixar

Ve yanında Pixar adında

Corríamos de un lado para otro.

Biz ileri geri koşuyorduk.

No los vi por ningún lado.

Onları herhangi bir yerde görmedim.

Ven y siéntate a mi lado.

Gel ve yanıma otur.

Él estaba sentado a mi lado.

O benim yanımda oturuyordu.

Vive al otro lado del río.

O, nehrin karşı tarafında yaşıyor.

Toda persona tiene un lado oculto.

Her insanın saklı bir yanı vardır.

Quiero que estés a mi lado.

Senin benim yanımda olmanı istiyorum.

Ai se sentó a mi lado.

Ai benim yanımda oturdu.

Ningún lado está libre de culpa.

İki taraf da suçsuz değil.

Tom se sentó a mi lado.

Tom yanıma oturdu.

Si este lado es cuarentena perpetua,

Eğer bu taraf kesintisiz karantina ise

Todos quieren sentarse a su lado.

Herkes onun yanına oturmak istiyor.

Tengo tres primos de lado materno.

Anne tarafında üç kuzenim var.

No lo vimos por ningún lado.

Onu herhangi bir yerde görmedik.

Lo tengo aquí por algún lado.

Buralarda bir yerde olacaktı.

Pensé que estabas de mi lado.

Benim tarafımda olduğunu düşünüyordum.

¿Irás a algún lado este verano?

Bu yaz bir yere gidecek misin?

Tenía que pasar en algún lado.

Bu bir yerde olmak zorundaydı.

Él está sentado a mi lado.

O benim yanımda oturur.

Súbete. Te llevaré a algún lado.

Bin, seni bir yere götüreceğim.

Las estadísticas están de tu lado.

İstatistikler sizin lehinize.

La victoria está de nuestro lado.

Zafer bizim.

Toda cultura tiene un lado oscuro.

Her kültürün karanlık bir tarafı vardır.

Aquella mujer me miró de lado.

O kadın bana kuşkuyla baktı.

Recuerdo haberte visto en algún lado.

Seni bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.

¿Puedo sentarme al lado de ella?

Onun yanında oturabilir miyim?

No podemos encontrarla por ningún lado.

Onu hiçbir yerde bulamıyoruz.

Las puertas abrirán del lado izquierdo.

Sol taraftaki kapılar açılacak.

Ella se arrodilló a su lado.

O, onun yanında diz çöktü.

Él se sentó a mi lado.

O yanımda oturdu.

Tom me apartó a un lado.

Tom beni geriye itti.

Yanni se sentó a mi lado.

Yanni yanıma oturdu.

- Quítese, por favor.
- Hazte a un lado, por favor.
- Hágase a un lado, por favor.

Kenara çekil, lütfen.

No sé cómo será en el otro lado, pero en este lado los buenos pierden.

Öbür tarafı bilmem ama bu tarafta iyiler kaybeder.

- Caminaban por la calle de tres en fondo.
- Caminaban por la calle tres lado a lado.

Onlar yol boyunca üçü yan yana yürüdü.

- Él es la persona que vive al lado nuestro.
- Él es nuestro vecino de al lado.

O bizim bitişik komşumuz.

- Su casa está al otro lado del puente.
- Su casa queda al otro lado del puente.

Onun evi köprünün diğer tarafında.

No vayan a ningún lado por ahora.

bir yere gittiği yok.

El grupo de control, por otro lado,

Diğer yandan kontrol grubu hastaları

Está oscureciendo. Debo acampar en algún lado.

Hava gittikçe kararıyor. Bir yerde kamp kurmayı düşünmeliyiz.