Translation of "Ganas" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Ganas" in a sentence and their turkish translations:

¿Cuánto ganas?

Ne kadar kazanırsın?

Perdí las ganas.

İlgiyi kaybettim.

No tengo ganas.

Onu yapmak istemiyorum.

- Tienes que estudiar con ganas.
- Seguramente estudias con ganas.

Sıkı çalışmalısınız.

- Tengo ganas de llorar.
- Me están entrando ganas de llorar.

Canım ağlamak istiyor.

- ¿Tienes muchas ganas de verla?
- ¿Tienes muchas ganas de verlo?

Onu görmeyi çok istiyor musun?

- Tom sentía ganas de bailar.
- Tom tenía ganas de bailar.

Tom'un canı dans etmek istedi.

Tengo ganas de salir.

Canım dışarı gitmek istiyor.

Tengo ganas de llorar.

Ağlamak istiyorum.

Tengo ganas de cantar.

Canım şarkı söylemek istiyor.

Siento ganas de llorar.

Gözlerimden yaşlar geldi.

Tenía ganas de llorar.

- Canım ağlamak istedi.
- İçimden ağlamak geldi.
- Ağlıyacak gibi hissettim.

Lo espero con ganas.

Bunu sabırsızlıkla bekliyorum.

Tengo ganas de vomitar.

Kusmak istiyorum.

Tengo ganas de sonreír.

Canım gülümsemek istiyor.

¿Tienes ganas de comer?

Canın yemek istiyor mu?

Sentí ganas de bailar.

Canım dans etmek istedi.

Ahora no tiene ganas.

Şimdi canı istemiyor.

- No tengo ganas de trabajar hoy.
- Hoy no tengo ganas de estudiar.

Bugün canım çalışmak istemiyor.

No tengo ganas de salir.

Canım dışarı çıkmak istemiyor.

Ella tenía ganas de llorar.

Canı ağlamak istiyordu.

No tengo ganas de intentar.

Canım denemek istemiyor.

No ganas nada con hacerlo.

Öyle yaparak hiçbir şey kazanmıyorsun.

Ella tenía ganas de bailar.

Onun canı dansetmek istedi.

No tengo ganas de trabajar.

Canım çalışmak istemiyor.

Hoy tengo ganas de salir.

Canım bugün dışarı çıkmak istiyor.

No tengo ganas de celebrar.

Canım kutlama yapmak istemiyor.

No tengo ganas de bailar.

Canım dans etmek istemiyor.

Tengo ganas de comer algo.

Canım bir şey yemek istiyor.

Espero con ganas su regalo.

Onun hediyesini sabırsızlıkla bekliyorum.

No tengo ganas de comer.

Canım yemek istemiyor.

Tengo muchas ganas de verte.

Seni görmek istiyorum.

Tengo ganas de comer pochoclo.

Canım patlamış mısır yemek istiyor.

No tengo ganas de ayudarte.

Canım sana yardım etmek istemiyor.

No tengo ganas de sentarme.

Canım oturmak istemiyor.

¿Qué ganas haciéndome tanto daño?

Neden kalbimi kırmaya bu kadar heveslisin?

No tengo ganas de caminar.

Canım yürümek istemiyor.

Tengo ganas de beber cerveza.

Canım bira içmek istiyor.

No tenía ganas de cocinar.

Canım yemek pişirmek istemedi.

No tengo ganas de estudiar.

Canım çalışmak istemiyor.

¡Tengo ganas de hablar italiano!

Canım İtalyanca konuşmak istiyor!

Tengo ganas de aprender esperanto.

Canım Esperanto öğrenmek istiyor.

No tengo ganas de hablar.

Canım konuşmak istemiyor.

No tengo ganas de reír.

Canım gülmek istemiyor.

Espero con ganas su visita.

- Ziyaretiniz için sabırsızlanıyorum.
- Ziyaretini dört gözle bekliyorum.

Tengo muchas ganas de verle.

Ben onu görmeyi çok istiyorum.

No tengo ganas de eso.

Bunu içim çekmiyor.

Tom sentía ganas de llorar.

Tom ağlayacakmış gibi hissetti.

No me importa cuánto ganas.

Senin ne kadar para kazandığın umurumda değil.

No tengo ganas de nada.

Canım hiçbir şey istemiyor.

- Cuando lo oyó, le entraron ganas de llorar.
- Tuvo ganas de llorar al oír eso.
- Al oír eso, sintió ganas de llorar.

Onu duyduğunda, ağlayacakmış gibi hissetti.

- No tengo ganas de reunirme con ella ahora.
- No tengo ganas de verla ahora.

Şimdi canım onunla karşılaşmak istemiyor.

Y tampoco tenían ganas de intentarlo.

insanlar gördüm.

Desafió mis ganas de seguir viviendo.

yaşama isteğime büyük bir darbe vurmuştu.

Espero con ganas a verte pronto.

Çok geçmeden seni görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.

Tengo ganas de comer algo dulce.

- Tatlı bir şey yemek istiyorum.
- Canım tatlı bir şey yemek istiyor.

Espero con ganas a verte bailar.

Seni dans ederken görmek için sabırsızlanıyorum.

Tengo ganas de dar un paseo.

Canım yürüyüş yapmak istiyor.

Tengo ganas de ir de viaje.

Canım bir geziye gitmek istiyor.

No tengo ganas de fumar hoy.

Bugün canım sigara içmek istemiyor.

Ahora no tengo ganas de salir.

Şu anda canım dışarı çıkmak istemiyor.

No tengo ganas de esperar más.

Canım daha fazla beklemek istemiyor.

Tengo ganas de que vengas conmigo.

Benimle birlikte gelmeni istiyorum.

No tengo ganas de dormir ahora.

Canım şimdi uyumak istemiyor.

De todas formas, no tengo ganas.

Zaten canım istemiyor!

No tengo ganas de hacerlo hoy.

Bugün canım bunu yapmak istemiyor.

- Lo espero con ganas.
- Espero hacerlo.

Onu sabırsızlıkla bekliyorum.

Se sienten con ganas de vomitar.

Onlar iğrenç hissediyorlar.

Tengo ganas de comer una pizza.

Canım bir pizza yemek istiyor.

No tengo ganas de estudiar ciencias.

Canım bilim çalışmak istemiyor.

- Tengo ganas de llorar.
- Quiero llorar.

Ağlamak istiyorum.

Realmente no tenía ganas de salir.

Canım gerçekten dışarı çıkmak istemiyordu.

No tengo ganas de responder preguntas.

Kendimi soruları yanıtlıyor gibi hissetmiyorum.

Hoy tengo ganas de hablar francés.

Bugün canım Fransızca konuşmak istiyor.

Ya no tengo ganas de dormir.

Canım artık uyumak istemiyor.

Tengo muchas ganas de visitar Boston.

Boston'u ziyaret etmeyi dört gözle bekliyorum.

Tenía ganas de hablar con alguien.

Canım biriyle konuşmak istedi.

No tengo ganas de trabajar hoy.

Bugün canım çalışmak istemiyor.

Tengo ganas de salir a caminar.

Canım yürüyüş için dışarı çıkmak istiyor.

Tengo ganas de hablar con ella.

Canım onunla konuşmak istiyor.

Espero con ganas el próximo mes.

Önümüzdeki ayı iple çekiyorum.

Espero con ganas las nuevas noticias.

İyi haberi sabırsızlıkla bekliyorum.

¿Tienes ganas de ir al teatro?

Canın tiyatroya gitmek istiyor mu?

No tengo muchas ganas de verle.

Onu hiç göresim yok.

No tengo ganas de leer ahora.

Canım bir şey okumak istemiyor.

No tengo ganas de tomar vodka.

Canım votka içmek istemiyor.

No tengo ganas de hacer ejercicio.

Canım egzersiz yapmak istemiyor.