Translation of "Llorar" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Llorar" in a sentence and their turkish translations:

- Lo hice llorar.
- Le hice llorar.

Onu ağlattım.

- Rompí a llorar.
- Empecé a llorar.

Ağlamaya başladım.

- Tengo ganas de llorar.
- Quiero llorar.

Ağlamak istiyorum.

- Está bien llorar.
- Llorar es normal.

Ağlamanın mahzuru yok.

- Ella rompió a llorar.
- Empezó a llorar.
- Ella se puso a llorar.
- Ella empezó a llorar.

- O, ağlamaya başladı.
- Ağlamaya başladı.

¿Puedo llorar?

Ağlayabilir miyim?

Quise llorar.

Ben ağlamak istedim.

- Ya basta de llorar.
- Para de llorar.

Şimdi ağlamayı bırak.

- Él la hizo llorar.
- Le hizo llorar.

Onu ağlattı.

- Me hizo llorar.
- Él me hizo llorar.

- O, beni ağlattı.
- Beni ağlattı.

- Empezó a llorar.
- Él rompió a llorar.
- Él se puso a llorar.

O ağlamaya başladı.

- Tom paró de llorar.
- Tom dejó de llorar.
- Tom ha dejado de llorar.

Tom ağlamayı durdurdu.

Yo quería llorar.

ağlamak istedim.

Le hicimos llorar.

Onu ağlattık.

Empezaste a llorar.

Sen ağlamaya başladın.

Intenta no llorar.

Ağlamamaya çalış.

Solo quiero llorar.

Ağlamak istiyorum.

La hice llorar.

Onu ağlattım.

¿Vas a llorar?

Ağlayacak mısın?

Lo hicimos llorar.

Biz onu ağlattık.

Empecé a llorar.

Ağlamaya başladım.

Le hizo llorar.

Onu ağlattı.

Te vi llorar.

Ağladığını gördüm.

Le vi llorar.

Onu ağlarken gördüm.

La vi llorar.

Onu ağlarken gördüm.

Tom quería llorar.

Tom ağlamak istedi.

No quiero llorar.

Ağlamak istemiyorum.

Voy a llorar.

Ağlayacağım.

Solía llorar mucho.

Ben çok ağlardım.

Le oyó llorar.

Onun çığlık attığını duydu.

Me vi llorar.

Ağladığımı gördüm.

- Él rompió a llorar.
- Él se puso a llorar.

O ağlamaya başladı.

Ella empezó a llorar y empecé a llorar también.

O ağlamaya başladı ve ben de ağlamaya başladım.

- Tengo ganas de llorar.
- Me están entrando ganas de llorar.

Canım ağlamak istiyor.

- Si tienes ganas de llorar, llora.
- Si querés llorar, llorá.

Ağlamak istiyorsanız ağlayın.

- ¡No te atrevas a llorar!
- ¡Ni se te ocurra llorar!

Sakın ağlama!

Trata de no llorar.

Ağlamaktan kaçınmaya çalış.

No puedo evitar llorar.

- Ağlamadan duramıyorum.
- Ağlamamak elimde değil.

Tengo ganas de llorar.

Ağlamak istiyorum.

Tom empezó a llorar.

Tom ağlamaya başladı.

Tom rompió a llorar.

Tom gözyaşlarına boğuldu.

Ella lo hizo llorar.

Onu ağlattı.

Hiciste llorar a Tom.

Tom'u ağlattın.

Siento ganas de llorar.

Gözlerimden yaşlar geldi.

Ahora deja de llorar.

Şimdi ağlamayı bırak.

Vi a Tom llorar.

Tom'un ağladığını gördüm.

Ella me hizo llorar.

- O, beni ağlattı.
- Beni ağlattı.

No me hagas llorar.

Beni ağlatma.

Tenía ganas de llorar.

- Canım ağlamak istedi.
- İçimden ağlamak geldi.
- Ağlıyacak gibi hissettim.

No pudimos evitar llorar.

Ağlamadan edemedik.

Solo puedo llorar contigo.

Seninle sadece ağlayabilirim.

Él rompió a llorar.

O gözyaşlarına boğuldu.

Lamento haberte hecho llorar.

Seni ağlattığım için üzgünüm.

No volveré a llorar.

Bir daha ağlamayacağım.

- El niño empezó a llorar.
- El niño se puso a llorar.

Çocuk ağlamaya başladı.

- El niño rompió a llorar.
- El bebé se puso a llorar.

Çocuk birden ağlamaya başladı.

- El bebé empezó a llorar.
- El bebé se puso a llorar.

Bebek ağlamaya başladı.

No hay tiempo para llorar.

Yas tutacak vakit yok.

No merece la pena llorar.

Ağlamaya değmez.

Ella tenía ganas de llorar.

Canı ağlamak istiyordu.

No hacen más que llorar.

Onlar ağlamaktan başka bir şey yapmazlar.

¡Estoy a punto de llorar!

Neredeyse ağlayacağım.

Prefiero morir a verte llorar.

Seni ağlarken görmektense ölmeyi yeğlerim.

No hace más que llorar.

Ağlamaktan başka bir şey yapmaz.

El bebé dejó de llorar.

Bebek ağlamayı kesti.

No puedo reír ni llorar.

Ben gülüp ağlayamam.

Por favor, dejá de llorar.

Lütfen ağlamayı bırakın.

- No llores.
- Deja de llorar.

- Ağlamayı bırak.
- Ağlamayı kes.

Mi hermana empezó a llorar.

Kız kardeşim ağlamaya başladı.

Tom trató de no llorar.

Tom ağlamamaya çalıştı.

El bebé empezó a llorar.

Bebek ağlamaya başladı.

Yo también empecé a llorar.

Ben de ağlamaya başladım.

Nunca te he visto llorar.

Asla ağladığını görmedim.

Sabes que me hiciste llorar.

Biliyorsun, sen beni ağlattın.

La película me hizo llorar.

Film beni ağlattı.

Hizo llorar a mi madre.

O annemi ağlattı.

No podía dejar de llorar.

Ağlamamı durduramadım.

Los niños comenzaron a llorar.

Çocuklar ağlamaya başladı.

¡Para! ¡La estás haciendo llorar!

Dur! Onu ağlatıyorsun.

El bebe dejó de llorar.

Bebek ağlamayı kesti.

Lamento haberte hecho llorar ayer.

Dün seni ağlattığım için özür dilerim.

Llorar no sirve de nada.

Ağlamak işe yaramaz.

Tu voz me hizo llorar.

Sesin beni ağlattı.

Tom sentía ganas de llorar.

Tom ağlayacakmış gibi hissetti.

Tom hizo llorar a Mary.

Tom, Mary'yi ağlattı.

Ella trató de no llorar.

- Ağlamamaya çalıştı.
- O ağlamamaya çalıştı.