Translation of "Fronteras" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Fronteras" in a sentence and their turkish translations:

Dos fronteras guiarán esta transformación.

İki dal bu dönüşüme rehberlik edecek.

Incluso cuando no cruzan las fronteras internacionales.

uluslararası sınırları aşmadıklarında bile.

Porque evitará que más refugiados lleguen a nuestras fronteras.

sınırımıza gelmesini engelleyeceğine inandırmaya çalışıyor.

Especialmente los refugiados que buscan ayuda en nuestras fronteras,

sınırlarımızda yardım arayan mülteciler olmak üzere

Aunque las fronteras no se ven desde el espacio,

Sınırlar uzaydan görünmese de

Exportar es una actividad comercial que trasciende las fronteras.

İhracaat sınırları aşan ticari bir etkinliktir.

Sobre las nubes, el piloto sentía una libertad sin fronteras.

Pilot bulutların üstünde sınırları olmayan bir özgürlük hissetti.

Instala puestos aduaneros en las fronteras, forzando a los mercaderes extranjeros a pagar impuestos al viajar

-

La matemática no conoce razas o fronteras geográficas; para las matemáticas, el mundo cultural es un solo país.

Matematik hiçbir ırk veya coğrafi sınır tanımaz; matematik için, kültürel dünya tek ülkedir.

Las fronteras que separan la Vida de la Muerte son cuando menos borrosas y vagas. ¿Quién dirá dónde termina una y dónde empieza la otra?

Hayatı ölümden ayıran sınırlar azami karanlık ve belirsizdir. Birinin nerede biteceğini ve diğerinin nerede başlayacağını kim söyleyecek?

Todo individuo tiene derecho a la libertad de opinión y de expresión; este derecho incluye el de no ser molestado a causa de sus opiniones, el de investigar y recibir informaciones y opiniones, y el de difundirlas, sin limitación de fronteras, por cualquier medio de expresión.

Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.