Translation of "Incluso" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Incluso" in a sentence and their turkish translations:

incluso ahí,

orada bile

- Incluso Tom lo sabe.
- Incluso Tom sabe eso.

Tom bile onu biliyor.

E incluso aquí.

ve hatta burada bile.

O incluso Alzheimer

ve hatta Alzheimer riskinizin artması

E incluso mejora.

Durun daha bitmedi.

incluso haciendo esto

bunu yaparken bile

Poesía incluso ahora.

şimdi bile şiir besteledi .

Incluso Tom sonrió.

Tom bile gülümsedi.

Incluso me aceptarían.

Ayrıca beni kabul de edeceklerdir.

Incluso Tom mintió.

Tom bile yalan söyledi.

- Me sentía incluso más pequeño.
- Me sentía incluso más pequeña.

Hatta daha küçük hissettim.

E, incluso, transacciones financieras.

hatta finansal işlemler.

E incluso salvar vidas.

ve hatta hayat kurtarabilir.

E incluso nuevas industrias.

hatta yeni endüstrilerin doğduğu yerdir.

incluso el más grande

hatta en büyüğü

incluso las mejores instituciones,

en iyi kurumlardan biri de olsa,

Trabajo incluso los domingos.

- Ben pazar günü bile çalışırım.
- Pazartesi günleri dahil çalışıyorum.

Incluso Tom lo sabe.

Tom bile onu biliyor.

Incluso Dan estaba desorientado.

Dan bile şaşırmıştı.

Ellos incluso escuchaban música.

Müzik bile dinlemişler.

Incluso Tom estaba desconcertado.

Tom bile şaşırmıştı.

- Podría llevar semanas, incluso meses.
- Podría llevar semanas, incluso hasta meses.

Bu, haftalar hatta aylar sürebilir.

- Trabajo hasta los domingos.
- Trabajo incluso el domingo.
- Trabajo incluso los domingos.

- Ben pazar günü bile çalışırım.
- Pazar günü bile çalışırım.

incluso varias veces al día.

bu bazen günde birkaç kez olurdu.

Agresores, incluso si hay emociones.

Saldırganların dahi duyguları karışık.

incluso este tipo de árbol,

bakmamız yeterli olur.

incluso filmando su propia porno

hatta gerçek vücut çeşitliliğini destekleyen,

Incluso los fascistas buscan comunidad,

Faşistler bile topluluk arayışında,

Incluso mi peso puede supercuantificarse.

Ağırlığım bile süper ölçülmüş olabilir.

incluso con mis peores enemigos.

hatta en zorlu rakiplerimle bile.

incluso puede que no existas".

Hatta var olmayabilirsiniz."

incluso en el orden ahora

hala şimdi ki düzende bile

incluso su esposa e hija

karısı ve kızı bile

incluso los animales se cuentan

hayvanların bile sayılıp

O incluso toman las armas.

Hatta bazen silahlanıyorlar bile.

Incluso los animales más diminutos.

En küçük hayvanları bile.

Incluso si llueve, yo empezaré.

Yağmur yağsa bile, başlayacağım.

Incluso el alcalde respira dioxina.

Belediye başkanı bile dioksin soluyor.

Hay mosquitos incluso en Grecia.

Yunanistan'da bile sivrisinekler var.

"Todos están invitados." "¿Incluso Tom?"

"Herkes davet edildi." "Tom bile mi?"

Incluso las cabras tienen barba.

Keçilerin bile sakalı var.

Incluso un niño puede entenderlo.

Çocuklar bile onu anlayabilir.

Incluso hice reír a Tom.

Tom'u bile güldürmüştüm.

Incluso un niño puede responderlo.

Bir çocuk bile ona cevap verebilir.

Incluso un bebé lo comprendería.

Bir bebek bile anlardı.

Incluso Tomás tiene sus dudas.

Tom'un bile şüpheleri var.

Incluso ahora, no sería posible.

Bu şimdi bile mümkün olmazdı.

Incluso los paranoicos tienen enemigos.

Paranoyakların bile düşmanları vardır.

Incluso la imparcialidad es parcial.

Tarafsızlık bile taraflıdır.

- Tom se rehusó incluso a considerar mi sugerencia.
- Tom rehusó incluso considerar mi sugerencia.
- Tom se negó incluso a considerar mi sugerencia.

Tom benim teklifimi düşünmeyi bile reddetti.

Incluso tocamos para gente de verdad.

Hatta gerçek insanlara konser verdik.

Incluso desarrollé un plan de estudios

Hatta geliştirdiğim müfredat var,

O incluso un nombre comúnmente acordado,

hatta kararlaştırılmış bir ada bile sahip olmasa da

E incluso sobre el gigante mismo.

ve hatta devin kendisi hakkında bile.

incluso cuando Priya se portaba bien.

babası onu dövüyordu.

O incluso perfeccionando un nuevo deporte,

hatta yeni bir sporda mükemmelleşmeye çalışıyor olun,

Quizá, incluso, desde una perspectiva médica.

Hatta belki sağlık lensiyle bakmalıyız.

Incluso la holografía dispersa la luz.

ışığı toplayan holografiyi de anlıyorum.

Entonces, incluso dentro de su imperfección,

Mükemmel olmasa bile

Aquí tenemos incluso tres rovers diferentes.

Üç farklı gezginimizi görüyorsunuz burada.

Y, a veces, incluso en público.

hatta bazen açıkça yapıyorum.

La pregunta funciona incluso cuando no.

Bu soru işe yaramadığında bile işe yarıyor.

Pero incluso haciéndolo, tenemos que examinarlas.

Bunu başarsak dahi yine de çözümleri gözden geçirmemiz lazım.

incluso molestarlos en su entorno natural

onları doğal ortamında rahatsız edici davranışlara bile

Incluso hoy todavía tengo más aplicaciones.

Günümüzde dahi hala daha bu uygulamalar var

Que nos cuesta creer incluso hoy

Ki biz bugün dahi inanmakta güçlük çekiyoruz

Esto es incluso lo más hermoso

hatta en güzeli bu

incluso podrían imprimir periódicos para mujeres

kadınlara özel gazete bile basabilmişlerdi aslında

Incluso molesto. Mucha gente está nerviosa.

Hatta sinir bozucu. Bir çok kişinin sinirleri bozuldu.

Incluso él ha dejado de fumar.

O bile sigara içmeyi bıraktı.

Incluso yo no lo puedo creer.

Ben bile ona inanamıyorum.

Ella vendrá incluso si está cansada.

O, yorgun olsa bile gelecektir.

Tiene que trabajar incluso en domingo.

Pazar bile çalışmak zorundaydı.

La veo incluso en mis sueños.

Onu rüyalarımda bile görüyorum.

Lo veo incluso en mis sueños.

Onu rüyalarımda bile görüyorum.

Incluso estas palabras algún día desaparecerán.

Hatta bu sözler bir gün ortadan kaybolacaktır.

De hecho, él incluso la amaba.

Aslında, o bile onu seviyordu.

E, incluso, a veces a violencia.

hatta bazen şiddete sebep oluyor.

Algunos incluso le acusaron de traición.

Hatta bazıları onu ihanetle suçladı.

Incluso si es verdad, apenas importa.

Doğru olsa bile çok az fark eder.

Incluso Tom y Mary estaban perplejos.

Tom ve Mary bile şaşırmıştı.

Incluso noto lo que la gente dice.

Bazen insanların neler dediğini de

incluso si no es bonita o agradable.

Gerçeğin hoş olması, işine gelmesi veya gelmemesinden bağımsız.

Sienten tristeza, decepción, puede que incluso depresión.

üzüntü, hayal kırıklığı ve hatta depresyon hissedersin.

Incluso las decisiones que solían ser simples,

Restorana gitmek veya günlük alışveriş yapmak gibi

incluso cuando no cruzan las fronteras internacionales.

uluslararası sınırları aşmadıklarında bile.

Incluso piensen en las películas de Hollywood.

Hatta Hollywood filmlerini.

¿Los fanáticos? Los protegeré incluso a ellos".

Bağnazları mı? Onları bile koruyacağım."

Hacía grandes bromas e incluso mejores preguntas.

harika espriler yapıyor ve çok güzel sorular soruyordu.

Algunas personas incluso dirían que del estado.

hatta bazıları eyalette en kötüsü olduğunu söylerler.

Todo estaba listo, incluso entregó su maleta

her şey hazırdı bavulunu bile teslim etmişti

incluso aquellos que no quieren ser expresados

hatta ve hatta dile bile getirilmemesini isteyen kesim

Esta voz se escuchó incluso desde Estambul

bu ses İstanbul'dan bile duyulmuştu

En ese momento, incluso podríamos ir solos

Bizde o dönemde ise tek başına bile gidebiliyordu

Europa, incluso América, que miramos con envidia

Gıpta ile baktığımız Avrupa'nın hatta Amerika'nın

Incluso pasó a su aprendiz de maestro

Hatta çırağı ustasını geçtiği için

Me temo que hay incluso peores noticias.

Korkarım ki daha kötü haberler de var.

El partido se jugará incluso si llueve.

Yağmur yağsa bile oyun oynanacak.

Él es incluso mayor que su esposa.

Hatta o, karısından daha yaşlıdır.