Translation of "Nuestras" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Nuestras" in a sentence and their turkish translations:

nuestras comunidades.

topluluklarımız.

- Nuestras ventas decrecen.
- Nuestras ventas están cayendo.

Satışlarımız azalıyor.

¿Bajarían nuestras facturas individuales? ¿Nuestras primas de salud?

Bireysel faturalarımız düşer miydi? Sağlık sigorta primlerimiz?

¿A nuestras parejas?".

Eşini genelliyor mu?" dedik.

Desglosan nuestras acciones

Hareketlerinizi parçalara ayırıp

Giramos nuestras cabezas

kafamızı çevirdik

Adoro nuestras conversaciones.

Sohbetlerimizi severim.

Teníamos nuestras diferencias.

Bizim farklılıklarımız vardı.

Estas son nuestras.

Bunlar bizim.

- Teníamos nuestras razones.
- Teníamos nuestros motivos.
- Tuvimos nuestras razones.

Bizim nedenlerimiz vardı.

Así es como debemos proteger nuestras cabezas con nuestras manos

ellerimizle başımızı bu şekilde korumalıyız

Teníamos nuestras Go Pros,

Go Pro'larımız vardı,

nuestras historias no murieron,

hikâyelerimiz ölmedi

Debemos controlar nuestras pasiones.

Tutkularımızı kontrol etmeliyiz.

Oímos con nuestras orejas.

Biz kulaklarımızla duyarız.

Nuestras tuberías se reventaron.

Bizim su boruları patlamış.

Escribimos nuestras propias canciones.

- Biz kendi şarkılarımızı yazıyoruz.
- Kendi şarkılarımızı kendimiz yazarız.

Logramos todas nuestras metas.

Biz tüm amaçlarımıza ulaştık.

Esas son nuestras órdenes.

Bunlar bizim siparişlerimiz.

Saludemos a nuestras visitas.

Ziyaretçilerimizi selamlayalım.

Nuestra casa, nuestras reglas.

Bizim evimiz, bizim kurallarımız.

- Ayer nuestras gallinas pusieron muchos huevos.
- Nuestras gallinas pusieron muchos huevos ayer.

Dün tavuklarımız bir sürü yumurta yumurtladı.

Pero nuestras piezas se mezclan,

Ama adetlerimiz karma karışık

Si nuestras estructuras son fuertes

eğer ki bizim yapılarımız sağlamsa

¿Qué obtienes de nuestras mujeres?

Bizim kadınımızdan ne alıp veremediğiniz var?

Porque nuestras brújulas son solo

çünkü bizim pusulalarımız da bize sadece

La noticia derrumbó nuestras esperanzas.

Haber umutlarımızı yıktı.

El cerebro controla nuestras actividades.

Beynimiz faaliyetlerimizi kontrol eder.

Debemos mantener limpias nuestras manos.

Ellerimizi temiz tutmalıyız.

Me gustaría confirmar nuestras reservas.

Ayırtmalarımızı doğrulamak istiyorum.

La Marina defiende nuestras costas.

Donanma bizim deniz kıyımızı savunur.

Se están agotando nuestras proviciones.

Bizim kaynaklarımız tükeniyor.

Nuestras fuerzas ocuparon la ciudad.

Birliklerimiz şehri ele geçirdi.

Al alcance de nuestras manos.

avuçlarımızın içinde.

Y esto está atomizando nuestras relaciones,

ve ilişkilerimizi ayrıştırıyor

A estos niños en nuestras aulas

Sınıfımızda oturan bu çocuklar,

Veamos nuestras escuelas con nuevos ojos.

Okullarımızı yeni bir bakış açısıyla görelim.

Nuestras madres nos enseñaron a parpadear.

Annelerimiz bize nasıl göz kırpacağımızı öğretti.

Mujeres con formas que son nuestras.

kendilerine ait kıvrımları olan kadınlar.

Y de mantener nuestras vidas diaras

ve öğrenmeye çalıştığımız dili kullanarak

nuestras selfis y nuestra información financiera

tüm selfilerimiz hepsi bir yerde;

Ayudaríamos a reducir nuestras emisiones anuales.

yıllık emisyonlarımızı azaltmaya doğrudan yardımcı olabiliriz.

Nuestras instituciones estaban volviendo a funcionar.

Kurumlarımız tekrar işliyorlardı.

No basta con cantar nuestras canciones,

Öylece şarkılarımızı söyleyemezsiniz,

Demostramos que nuestras historias tenían valor.

Hikâyelerimizin değeri olduğunu kanıtladık.

Acceso y control sobre nuestras mentes

beynimize erişim ve hakimiyetimiz

Y los excluimos de nuestras vidas.

sonra bunları hayatımızdan engelliyoruz.

Quedarnos atrapados dentro de nuestras cabezas,

Kendi aklımızda sıkışıp kalırız.

Si nuestras estructuras no son fuertes

eğer ki yapılarımız sağlam değilse

Algunas de nuestras chicas también dicen

Bazı kızlarımız da şunu söyler

¿Es el crimen en nuestras mujeres?

Suç kadınımızda mı peki

Por favor cuida a nuestras mujeres.

Siz de lütfen kadınlarımıza sahip çıkın

No te burles de nuestras mentes

Aklımızla alay etme

Debemos ser conscientes de nuestras limitaciones.

Eksikliklerimizin farkında olmalıyız.

Su comportamiento raro provocó nuestras sospechas.

Onun tuhaf davranışı şüphelenmemize neden oldu.

Nuestras calles se inundan cuando llueve.

Yağmur yağdığında sokakları sel bastı.

Todas reuniones nuestras son en francés.

Görüşmelerimizin hepsi Fransızca.

Tom respondió a todas nuestras preguntas.

Tom bütün sorularımızı cevapladı.

- Estos son nuestros.
- Estas son nuestras.

Bunlar bizim.

Tomás evitó responder a nuestras preguntas.

Tom sorularımıza cevap vermekten kaçındı.

En nuestras escuelas y centros comunitarios,

Okullarda, toplum merkezlerinde,

Nuestras cámaras de seguridad son falsas.

Bizim güvenlik kameraları sahte.

Tom tiene que seguir nuestras reglas.

Tom bizim kurallarımızı izlemek zorundadır.

Esa persona esta viendo nuestras frutas.

O kişi bizim meyvemize bakıyor.

Y permitir que entre en nuestras vidas.

kafadan (hemen) karşılaşmıyoruz.

Que nuestras sociedades agrarias básicas siguen empleando,

hâlâ temeli olan bir varoluş biçimi

Llevamos dispositivos que tienen todas nuestras contraseñas,

Tüm şifrelerimizin,

Muchas de nuestras primeras guerras fueron religiosas.

ve ilk savaşlarımızın çoğu dinseldi.

Nuestras ciudades y comunidades no están preparadas.

Şehirlerimiz ve topluluklarımız hazır değil.

Entonces, por qué no reducimos nuestras emisiones?

Öyleyse neden emisyonumuzu düşürmüyoruz?

Que entendamos que nuestras lealtades, nuestros compromisos

Burdan anlıyoruz ki bizim sadakatimiz, vaatlerimiz

Para evitar que prefieran eludir nuestras demandas,

taleplerimizden kaçmayabilirler.

Estas interacciones están mediadas por nuestras hormonas.

Bu etkileşimler hormonlarımız aracılığıyla gerçekleşiyor.

Cada día en nuestras vidas como mujeres.

ve kadınlar olarak bunu her gün yaşıyoruz.

De manera complementaria a nuestras propias experiencias.

geliştirmeye başlamak için harika bir yerdeyiz demektir.

Nuestras antenas detectoras de injusticias se bloquean.

Adaletsizlik antenimiz çıkıveriyor.

Solo necesitamos cambiar un poco nuestras vidas,

Bizim hayatlarımızı değiştirmemiz gerekiyor.

Es una de nuestras metas más ambiciosas.

Zor hedeflerimizden biri bu.

Y sin embargo, aún domina nuestras vidas.

Ama hâlâ hayatımızı domine ediyor.

Para que podamos refinar nuestras elecciones políticas,

böylece kendi politik seçimlerimizi sadeleştirebiliriz

Para reflejar nuestras mejores esperanzas y aspiraciones.

en iyi umut ve arzularımız doğrultusunda yansıtmamız için verildi.

Nosotros íbamos a pagarlo con nuestras vidas,

hayatımızla ödeyecektik.

Ahora tenemos una pregunta en nuestras mentes

Şimdi kafamızda bir soru var

Nuestras abuelas y madres en el pasado.

Geçmiş dönemde nenelerimiz, annelerimiz

Hasta que la policía memorizó nuestras caras.

şehir merkezinde durdurulup kimlik sorulmasına alışmıştık.

Él está al mando de nuestras tropas.

O, bizim birliklerin komutanıdır.

¿Has venido alguna vez a nuestras reuniones?

Hiç toplantılarımıza geldin mi?

Siempre pasamos nuestras vacaciones junto al mar.

Tatilimizi her zaman deniz kenarında geçiririz.

El profesor responde a todas nuestras preguntas.

Öğretmen sorduğumuz her soruyu cevaplar.

Sabemos muy bien cuales son nuestras chances.

Şanslarımızın ne olduğunu çok iyi biliyoruz.

Estábamos en peligro de perder nuestras vidas.

Hayatımızı kaybetme tehlikesi içerisindeydik.

Por favor, acepta nuestras más sinceras disculpas.

Lütfen yürekten özürlerimizi kabul edin.

Pagamos nuestras facturas a final de mes.

Ayın sonunda faturalarımızı ödemeliyiz.

Puede darnos pistas de nuestras competencias futuras.

ileride gerçekten neyde iyi olabileceğiniz hakkında size ipucu verebilir,

Tom no tiene que seguir nuestras reglas.

Tom kurallarımıza uymak zorunda değil.

Nuestras expectativas sobre si obtendremos lo que queremos

İstediğimiz şeyleri elde edebilme yeteneğimize dair beklentilerimiz

El sesgo de confirmación reafirma nuestras primeras impresiones,

Doğrulama yanlılığı, ilk inandığımız şeyleri doğrular,

Pero todos tenemos nuestras capas de superhéroes, ¿verdad?

Zaten hepimizin bir süper kahraman kostümü vardır, değil mi?

Que dice al final de todas nuestras conversaciones:

söylediği şeyin aynısını söylerdi: