Translation of "Buscan" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Buscan" in a sentence and their turkish translations:

Ya saben, ¿qué buscan?"

Aradığınız nitelikler nedir?"

Todavía buscan al niño.

Onlar hâlâ çocuğu arıyorlar.

Incluso los fascistas buscan comunidad,

Faşistler bile topluluk arayışında,

Y buscan un blanco diferente.

Farklı bir hedef peşindeler.

Machos apasionados que buscan pareja.

Eş arayan âşık erkekler.

Y, muchas veces, cuando buscan civilización,

Ve genelde, medeniyeti bulmaya çalışırken,

Así que ni siquiera lo buscan.

bu yüzden de anahtarı aramamışsındır.

Algunos negros buscan soluciones más radicales.

Bazı Siyahiler daha radikal çözümler arıyor.

Los refugiados en África buscan ayuda.

Afrikadaki mülteciler yardım arıyorlar.

Quienes solo buscan una oportunidad de mejorar

akıl almaz fikirlerini, umutlarını ve isteklerini

Los cachorros buscan seguridad en la cantidad.

Genç yavrular birlik olarak yol almaya çalışıyor.

Muchos estudiantes buscan trabajos a tiempo parcial.

Çok sayıda öğrenci yarı zamanlı işler arıyor.

Cada vez más personas buscan tratamientos naturales.

Giderek daha çok insan doğal tedaviden umut ediyor.

Y conecta usuarios que buscan un medicamento específico

Özel ilaç arayan kişilerle

Especialmente los refugiados que buscan ayuda en nuestras fronteras,

sınırlarımızda yardım arayan mülteciler olmak üzere

Le dije, "¿Qué buscan las mujeres en los hombres?"

"Kadınlar erkeklerde ne arar?" diye sordum.

- ¿Buscáis a alguien?
- ¿Buscan a alguien?
- ¿Está buscando a alguien?

- Birini mi arıyorsunuz ?
- Birisini mi arıyorsunuz?

Lidiamos con un momento en el que se buscan chivos expiatorios,

İnsanların günah keçileri aradıkları bir anla uğraşıyoruz

buscan vivir en comunidad en las ramas, lejos de los depredadores.

Bir topluluk hâlinde ağaçlarda ve avcılardan uzakta yaşarlar.

Si buscan en Google cómo hacer el truco de los vasos, pelotas y limas,

"Fincan, top ve limon numarası"nı nasıl yapacağınızı Google'da arasaydınız

Algunas personas buscan explicar la veracidad de la Biblia a través de la ciencia.

Bazı insanlar İncil gerçeklerini bilimle açıklamaya çalışıyorlar.

Los animales entran en pánico y pasan encima de soldados que sin esperanza buscan cubrirse.

Hayvanlar panikledi ve umutsuzca korunak arayan askerleri ezdiler.

Pero este tenue resplandor no basta para los animales que buscan comida en el suelo.

Fakat bu soluk ışık yerde yemek arayan hayvanlara pek fayda etmez.

Los murciélagos vampiros son más activos en las noches más oscuras. Buscan sangre en la oscuridad.

Vampir yarasalar en çok en kara gecelerde harekete geçer. Karanlıkta kan peşindedirler.

Al sufrir cualquier tipo de accidente lo primero que buscan los médicos es un brazalete, collar o algún accesorio que pueda brindar cierta información sobre el paciente.

Ne zaman bir kaza olsa doktorların aradığı ilk şey hasta hakkında bazı bilgiler sağlayan bir bilezik, bir kolye, veya bir aksesuardır.