Translation of "Extraña" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Extraña" in a sentence and their turkish translations:

Dije: "Escucha, extraña,

Dedim ki "Dinle yabancı"

¡Qué extraña historia!

Ne tuhaf bir hikaye!

Tom extraña Boston.

Tom Boston'u özlüyor.

Ella lo extraña.

O onu özlüyor.

Su historia parece extraña.

Onun hikayesi garip görünüyor.

La vida es extraña.

Hayat gariptir.

Es una extraña pregunta.

O tuhaf bir soru.

Su historia suena extraña.

Onun hikayesi garip görünüyor.

- Ella es una extraña para mí.
- Para mí es una extraña.

O benim için bir yabancıdır.

- Fue una extraña noche.
- Fue una noche rara.
- Fue una noche extraña.

Tuhaf bir geceydi

Criatura muy extraña estas hormigas

çok garip yaratık bu karıncalar

Me invadía una sensación extraña.

Yabancı bir his bana istila ediyor.

Anoche sucedió una cosa extraña.

Dün gece tuhaf bir şey oldu.

No extraña que le arrestaron.

Onun tutuklandığına şaşmamalı.

Ella narró su extraña experiencia.

O, tuhaf deneyiminin öyküsünü anlattı.

Tom extraña a su hija.

Tom kızını özlüyor.

Mi explicación puede sonar extraña.

Açıklamam tuhaf görünebilir.

¡Qué extraña es la vida!

- Hayat ne kadar garip!
- Hayat ne kadar tuhaf!

Es una carta muy extraña.

Çok tuhaf bir mektup.

Extraña mucho a su familia.

O, ailesini çok fazla özlüyor.

Anoche tuve una extraña experiencia.

Dün gece garip bir deneyimim oldu.

¿Quién inventó esta extraña máquina?

Bu tuhaf makineyi kim icat etti?

Tom extraña a su esposa.

Tom eşini özlüyor.

Tu historia es muy extraña.

Seninki çok garip bir hikaye.

Sé que Tom te extraña.

Tom'un seni özlediğini biliyorum.

La vida es tan extraña.

Hayat çok tuhaf.

Entendemos esta extraña forma de T

Bu değişik T şekli anladığımız kadarıyla,

Y me dio una extraña tranquilidad

Ve bu bana garip bir öz güven verdi.

Ella me echó una mirada extraña.

O bana tuhaf bir şekilde baktı.

Me miró con una expresión extraña.

Bana garip bir ifadeyle baktı.

Ella es una persona muy extraña.

O, çok garip bir kişidir.

Estoy seguro que Tom te extraña.

Tom'un seni özlediğinden eminim.

La gente de Madrid es extraña.

- Madritliler tuhaftır.
- Madritliler tuhaf.
- Madritli insanlar tuhaf.

Ésta es una carta muy extraña.

Bu çok tuhaf bir mektup.

Esta espada tiene una historia extraña.

Bu kılıcın tuhaf bir tarihi var.

Los adolescentes suelen llevar ropa extraña.

Gençler çoğunlukla tuhaf giysiler giyerler.

Tom es una persona muy extraña.

Tom çok tuhaf bir kişidir.

Allí vi a una extraña mujer.

Orada tuhaf bir kadın gördüm.

La frase parece un poco extraña.

Cümle kulağa biraz garip geliyor.

Hace que todos actúen de manera extraña.

herkesi tuhaflaştırır.

Muchos dijeron lo mismo, una cosa extraña:

Bu kişilerin çoğu aynı tuhaf şeyden bahsetmiş.

Usaba su brazo como un arma extraña.

Kolunu tuhaf bir silah gibi kullanıyor.

El anciano me contó una historia extraña.

Yaşlı adam bana tuhaf bir hikaye anlattı.

Su historia es extraña, pero es creíble.

Onun hikayesi garip, ama inandırıcı.

- ¡Qué extraña historia!
- ¡Qué historia tan rara!

- Ne garip bir hikaye!
- Ne tuhaf bir hikaye.

Me extraña el comportamiento de mi ordenador.

Bilgisayarımın davranışı beni şaşırtır.

No extraña que ella no quisiera ir.

Onun gitmek istememesine şaşmamalı.

Tom se comporta de manera extraña últimamente.

Tom son zamanlarda garip biçimde davranıyor.

Esta idea alienígena nos parece un poco extraña

bu uzaylı fikri biraz garip geliyor bizlere

De una manera extraña, nuestras vidas se reflejaban.

Garip bir şekilde, hayatlarımız birbirini yansıtıyordu.

La historia puede sonar extraña, pero es cierta.

Hikaye garip gelebilir , ama doğru.

Ella empezó a portarse de una forma extraña.

O tuhaf biçimde davranmaya başladı.

El hombre se estaba comportando de manera extraña.

Adam garip davranıyordu.

Se ha encontrado recientemente una extraña criatura marina.

Son zamanlarda tuhaf bir deniz yaratığı bulundu.

- He pisado algo raro.
- Pisé alguna cosa extraña.

- Tuhaf bir şeyin üzerine adım attım.
- Garip bir şeye bastım.

Ahora ella es una perfecta extraña para mí.

O şimdi bana tamamen yabancıdır.

- La similitud es extraña.
- El parecido es asombroso.

Benzerlik olağanüstü.

Soñé que estaba en una situación muy extraña.

Çok garip bir durumda olduğumu hayal ettim.

- Esta situación es extraña.
- Esta situación es divertida.

Bu durum komik.

Ayer Tom me miró de una forma extraña.

Dün Tom'un bana bakış şekli hakkında bir tuhaflık vardı.

La extraña lógica de Tom dio resultados inesperados.

Tom'un garip mantığı beklenmedik sonuçlar verdi.

Pero la estabilidad climática a largo plazo es extraña,

Ancak uzun süreli iklim dengesi tuhaf,

Y tal vez eso le provoca una extraña alegría.

Ve belki de bunun sayesinde tuhaf bir ahtapot sevinci yaşıyor.

Y cuando digo "disfruté", es una palabra extraña de usar,

"Keyif" aldım derken, ki orası için tuhaf bir kelime,

Pero la verdad es que esta vida extraña y lenta

Ama gerçek şu ki, bu garip, yavaş hayat

Su apariencia es tan extraña como su estilo de vida.

Görünüşü de hayat tarzı kadar gariptir.

La imagen se ve extraña, porque no tiene ninguna perspectiva.

Resim derinliği olmadığı için tuhaf görünüyor.

Mi padre me extraña a mí y a mi madre.

Babam beni ve annemi özlüyor.

Esta es la cosa más extraña que jamás haya hecho.

Bu şimdiye kadar yaptığım en tuhaf şey.

En turnos, los miembros nos contaron sobre la experiencia extraña.

Üyeler dönüşümlü olarak garip deneyimi anlattı.

Necesité mucho coraje para tratar de comer esa extraña comida.

Ben o garip yemeği yemeyi denemek için çok cesarete ihtiyacım vardı.

Pero tengo una extraña habilidad para entender todo sobre la ciencia,

bilimle ilgili her şeyi anlamaya yönelik esrarengiz bir yeteneğim var,

Pone su cuerpo en una postura extraña que parece una roca.

Vücudunu kaya gibi görünen tuhaf bir pozisyona sokuyor.

Sus hijos se fueron a Tokio y ella los extraña muchísimo.

Onun çocukları Tokyo'ya gitti ve onları çok özlüyor.

La mujer que él pensó que era su tía era una extraña.

Halası olduğunu düşündüğü kadın bir yabancıydı.

Recuerdo que había una forma extraña a mi izquierda. Y al descender más

Solumda garip bir şekil fark edip aşağı ilerlediğimi hatırlıyorum.

Tom no entendía por qué María se estaba comportando de una forma tan extraña.

Tom, Mary'nin neden bu kadar garip davrandığını anlayamadı.

Parece una elección extraña para un poema porque es, en cierto modo, un poema suicida.

Bir şiir için garip bir seçim gibi görünüyor çünkü bir bakıma intihar şiiridir.

¿Por qué un animal silvestre sacaría algo de las visitas de una extraña criatura humana?

Kendi hâlindeki vahşi bir hayvan, ziyarete gelen bu garip insan yaratığından ne kazanabilir ki?

No cabe duda de que la verdad es más extraña que la ficción. La ficción tiene que tener sentido.

Gerçeğin kurguya kıyasla yabancı olmasında şaşılacak bir şey yok. Kurgu mantıklı olmalıdır.

- Él me trata como si fuera un extraño.
- Él me trata como si fuera una extraña.
- Él me trata como si yo fuera un extraño.

Bana sanki bir yabancıymışım gibi davrandı.