Examples of using "часами" in a sentence and their turkish translations:
O, saatlerce müzik dinledi.
yuvanın etrafında saatlerce
- O saatlerdir yürümekteydi.
- Saatlerdir yürüyordu.
O saatlerce bekledi.
Bill saatlerce ağlamaya devam etti.
Saatlerce çalışıyor.
O, onu saatlerce bekledi.
Saatlerdir buradayım.
Onunla saatlerce konuşabilirim.
Tom birkaç saat sonra eve geldi.
Saatlerce planla ilgili konuştular.
Öyküleri saatlerce bizi eğlendirdi.
Telefonda saatlerce konuştuk.
Biz orada saatler harcardık.
Ben, kendimi saatlerce çalışmaya eğittim.
Biz telefonda saatlerce konuşuruz.
Eskiden Fransızca çalışmaya saatlerce zaman harcardı.
Saatimde bir sorun var.
Sekiz ile on arasında oldu.
Çoğunlukla bir şey yapmadan saatlerce otururdu.
O çok değerli bir kol saatine sahip.
Çoğunlukla kitap okuyarak saatlerce oturur.
Tom'la saatlerce konuşabilirim.
Bu saate bir şey oldu.
O saatlerce onun aramasını beklerdi.
Tom saatlerdir nehir kenarında oturuyor.
Bu saatte bir şey hatalı görünüyor.
Biz saatlerce konuşabiliriz ve asla sıkıcı olmaz.
Milyonlarca yarasanın göçü saatlerce sürer.
Bir şey yapmadan sık sık saatlerce burada otururdu.
Saatlerce otururdu ve denize bakardı.
Bir şey yapmadan saatlerce otururdu.
Bu saatte ters giden bir şey var gibi görünüyor.
Biz saatlerce bekledik.
Tom saatlerce bilgisayar oyunları oynuyor.
Saatte bir sorun vardı.
Sık sık tek bir kelime etmeden saatlerce otururdu.
Telefonda saatlerce ne hakkında konuşabilirsin?
O, kilo vermek için spor salonunda uzun saatler geçiriyor.
Cinayet sabah üç ile beş arası oldu.
Saatim bozuk gibi görünüyor.
Onu düşünerek saatlerce uyanık yattı.
Babamın bana verdiği bu saatten memnunum.
Ben öğlen ve saat iki arasında geliyorum.
Dün öğleden sonra iki ile dört arasında ne yapıyordun?
Mary bazen saatler boyu öylece oturup denize bakar.
Akşam yemeğini genellikle akşam 7 ve 8 arasında yerim.
Odadaki herkes saatini aynı anda kontrol etti.
İki saat sonra öldü.
Saatlerce yağmur yağdı.
Çocukken odamda yalnız başına kitap okuyarak çok fazla zaman geçirdim.