Examples of using "уйдёт" in a sentence and their turkish translations:
Tom erken ayrılacak.
Tom gitmeyecek.
Tom yakında gidecek.
Acele et! Tren yola çıkmak üzere.
Tom kalacak mı yoksa gidecek mi?
Tom bir saat içinde ayrılacak.
Umarım Tom erken ayrılır.
Tom'un erken gitmesine izin ver.
Tom erken ayrılmayacak.
Onun erken gideceğime eminim.
Onun erken gideceğine eminim.
Tom'un gitmesini bekliyorum.
Belki Tom sadece gidecek.
Tren gerçekten vaktinde kalkacak mı?
Ya Tom gider ya da ben!
Bunu yapmak bir saatten daha az sürecek.
- Tom, Mary'nin gitmesini bekliyor.
- Tom, Mary'nin ayrılmasını bekliyor.
Umarım Tom istifa eder.
Tom istifa etmeyecek.
Polis gidinceye kadar burada saklanabilirsin.
Onu yapmam ne kadar sürer?
[Aşı için zaman çizelgesi nedir?]
Avustralya'yı dize kadar suyla kaplardı.
Acele et, yoksa tren seni geride bırakacak.
Tom'un Mary ile gideceğini düşündüm.
Tom'un erken çıkacağını biliyordum.
Tom ne zaman ayrılacak?
- Yaz nasıl geldiyse öyle de gidecek.
- Yaz geldiği gibi gidecek.
Mary yakında yola çıkacağını söyledi.
Bunu düzeltmek ne kadar sürer?
Onun istifa edeceği söylentileri var.
Bunu bitirmemiz en az üç saat sürer.
Bu işi bitirmek onun iki gününü alacaktır.
Bu ek iş yaklaşık iki saat daha sürecek.
Onun işini bırakacağından eminim.
Tom'un bu kadar erken ayrılacağını bilmiyordum.
Tom hiç ayrılmayacak.
Tom ayrılacağını söyledi.
- Bunu tamamlamak birkaç ay sürecek.
- Bunu bitirmek 3-5 ayı bulacak.
Üç hafta sürecek.
Bu kitabı okumak bir hafta kadar sürer.
Bunun ne kadar sürecek?
Tom muhtemelen yakında ayrılacak.
Tom bana ayrılacağını söyledi.
Tom otuz dakika içinde ayrılacak.
Tom'un asla gitmeyeceğini düşündüm.
Okul yakında yaz tatili için tatile girecek.
Belgeye bakmak üç saatten fazla zamanımı alacaktır.
Son müşteri ayrıldığında biz kapıları kapatırız.
Tom bana yakında gideceğini söyledi.
O bana çok geçmeden gideceğini söyledi.
Tom Mary'nin yatmaya gitmesini bekledi.
Tom'un ayrılacağını bilmiyordum.
Bunu yapmak yaklaşık üç saatini alacaktır.
Umarım Tom çıkmaz.
Görev için kalifiye olması onun en az iki yılını alacak.
Bunu yapmak en az üç saat sürer.
Bunun ne kadar süreceğini tahmin ediyorsun?
Bunun ne kadar zaman alacağını bilmiyorum.
- Artık sorunun ne olduğunu bildiğine göre onu düzeltmenin ne kadar zaman alacağını düşünüyorsun?
- Artık sorunun ne olduğunu bildiğinize göre onu düzeltmenin ne kadar zaman alacağını düşünüyorsunuz?
Ben her zaman bir gün Tom'un bizi terk edeceğini biliyordum.
Muhtemelen bu sorunu çözmek yaklaşık 10 dakikanızı alacaktır.
Bunu yapmamızın ne kadar süreceğini düşünüyorsun?
Tom'un karısından ayrılacağını sanmıyorum.
Ona terk etmesini söyle.
Ona terk etmesini söyle.
Bunun niçin işe yaramayacağını sana açıklamak çok fazla zamanımı alır.
Tom bunu yapmasının ne kadar süreceğini bilmiyor.