Examples of using "час" in a sentence and their turkish translations:
.
Saat bir.
Bana bir saat ver.
Saat kaç?
Saat tam bir.
Bu bir saat sürdü.
Bir saat yürüdüm.
Bir saatin var.
- Bir saatin var.
- Bir saatiniz var.
Bir saatin var.
Saat birde buluşalım.
O, bir saat içinde dönecek.
Bir saat gerideyiz.
Bir saat geç kaldın.
Ona bir saat daha ver.
Bir saat içinde gideceğim.
Toplantı bir saat sürdü.
Bir saat önce ayrıldı.
Son saati geldi.
O bir saat sonra geri geldi.
Tom bir saat içinde dönmüş olacak.
Tom bir saat sonra geri geldi.
Saat bir.
Bir saat içinde dön.
Bir saat bekleyeceğiz.
- Bir saat içinde beni karşıla.
- Bir saat içinde benimle buluş.
Bir saat içinde karanlık olacak.
O, bir saat uyudu.
Bir saat bekledim.
Affedersiniz. Saat kaç?
Bana bir saat ver.
Bir saat içinde görüşürüz.
Tom bir saat konuştu.
Tom bir saat uyudu.
O, bir saat uyudu.
Bir saat uyudum.
Bir saat içinde seni geri arayacağım.
Sen bir saat önce söyledin.
- Oraya varmak bir saat alacaktır.
- Oraya gitmek bir saat sürer.
Bir saat bekleyelim.
Bir saat içinde seni arayacağım.
Onu bir saat içinde alacağım.
Bir saat boyunca arkadaşımı bekledim.
Onu bir saattir bekliyorum.
Onu bir saat içinde alacağım.
Bir saat içinde seni tekrar arayacağım.
Bir saattir seni bekliyoruz.
Bir saat içinde seni arayacağım.
1 saat boyunca program yapıyor
Saatin kaç olduğunu biliyor musun?
İstasyon bir saatlik yürüyüş mesafesinde.
Bir saat önce kar yağışı durdu.
Neredeyse yoğun saatler.
Bir saat içerisinde gideceğiz.
"Saat kaç?" diye o merak etti.
Saat kaç?
- Sadece bir saat sürdü.
- Sadece bir saat aldı.
Onu bir saat bekledim.
- Hava saatten saate değişir.
- Hava durumu saatten saate değişir.
Saat kaç, lütfen?
Tam olarak bir saat sürdü.
- Kalan bir saatimiz var.
- Bir saatimiz kaldı.
Bir saattir buradayız.
Bir saat içinde döneceğiz.
Senin bir saatin var.
İyi eğlenceler! Bir saat içinde görüşürüz.
Sana bir saat vereceğim.
Bir saat içinde çıkıyorum.
Bir saat içinde geri döneceğim.
Bir saattir buradayım.
Bir saattir bekliyorum.
İstasyona yürümek bir saat sürer.
Bir saat içinde orada buluşacağız.
Bir saat geciktim.
- Oyun bir saat içinde başlayacak.
- Maç bir saat içinde başlayacak.
Biz neredeyse bir saat çalıştık.
Tom bir saat önce ayrıldı.
Onu bir saat bekledim.
Bir saat çalıştım.
Şimdi ölme zamanı.
Bir saatiniz var.
Bir saat içinde gideceğim.
Ben bir saat önce kalktım.
Tom orada bir saat kaldı.
Susan bir saat önce ayrıldı.
O bir saat konuştu.
Tren bir saat ertelendi.
Bana saatin kaç olduğunu söylemeyecek misin?
Bir saat önce gittiler.