Examples of using "трость" in a sentence and their turkish translations:
Bana bastonumu ver.
Bastonum nerede?
O bir baston taşıyordu.
Tom bir bastona dayanıyordu.
Bastonuma ihtiyacım var.
Bir bastona ihtiyacım yok.
Lütfen bana bastonumu uzat.
Yaşlı bayanın bir bastonu vardı.
- Bastonumu getirin bana.
- Bana bastonumu getir.
O bir baston üzerine yaslanıyor.
"Çöle ne görmeye gittiniz?” dedi. “Rüzgarda sallanan bir kamış mı? Söyleyin, ne görmeye gittiniz? Pahalı giysiler giymiş bir adam mı? Oysa şahane giysiler giyip bolluk içinde yaşayanlar kral saraylarında bulunur. Öyleyse ne görmeye gittiniz? Bir peygamber mi? Evet! Size şunu söyleyeyim, gördüğünüz kişi peygamberden de üstündür.