Examples of using "Дайте" in a sentence and their turkish translations:
Konuşmama izin ver.
Düşüneyim.
Ver!
Gözlüklerimi bana verin.
Bana en pahalı olanını ver.
Bana yarım kilo domates ver.
Tamam, nefesleneyim.
Bana makası getir, lütfen.
Ona bir bakayım.
Lütfen, konuşayım!
Evsize yiyecek ver.
Bana kitabı verin.
- Onları bana ver.
- Bana onları ver.
- Onları bana verin!
Artıkları köpeğe verin.
Bir menü alabilir miyiz, lütfen?
Hemen bir kova verin!
Onlara bir dakika ver.
Ona bir dakika ver.
Bir bakayım.
Lütfen bana bir bardak su ver.
Lütfen bana biraz su ver.
Düşüneyim.
Birisi için iş başvurusunda bulunun,
Lütfen ona yol verin.
Lütfen bana bir içecek verin.
Onu bana ver, lütfen.
"Lütfen bana biraz su ver." "Olur."
Lütfen bana bir küllük verin.
Lütfen bana bir ağrı kesici verin.
Bana yarım kilo et ver.
- Onun koşmasına izin verme.
- Onu koşturma.
Bana büyük boy bir Guinness birası verin.
Bana başka bir doktor getir.
Bana düşünecek biraz zaman ver.
Bana bir baş lahana ver.
Bana biraz dondurma ver.
Bir çuval patates istiyorum.
Bana hesabı getir, lütfen.
Bana cüzdanlarını ver.
Bana bir şans verin, lütfen.
Bana bir açıklama şansı ver.
Lütfen bunu Tom'a ver.
Lütfen bana menüyü verin.
Şekeri bana uzatır mısınız lütfen?
Lütfen bana bir kilo et ver.
- Cüzdanımı kontrol edeyim.
- Cüzdanımı kontrol etmeme izin ver.
- Lütfen geçmeme izin verin.
- Lütfen geçmeme izin ver.
Onların kaçmasına izin verme.
Ben bunlardan üçünü istiyorum.
Bana bir fincan kahve ver.
Bana ikinci bir şans ver.
- Onu görmeme izin ver.
- Şunu görmeme izin ver.
Bana bir kilo şeftali ver.
- Onu deneyeyim.
- Onu denememe izin ver.
Onlara 300 dolar ver.
Bana bir tane daha ver.
Bana iyi bir tane ver.
- Onu ona verin.
- Bunu ona ver.
Onu ona verin.
Onu bana ver.
Onu onlara ver.
Bana silahı ver.
Bana adresini ver.
Tom'a anahtarları ver.
Bana bıçağını ver.
Tom'a bir sandalye verin.
Bize izin verin.
Onu bize ver.
Lütfen bana kentin bir haritasını verin.
Lütfen barış içinde yememe izin ver.
Bana iyi bir sebep göster.
Pekala, sadece bana bildir.
Bana bir fincan daha çay verin.
Bana üç adet somon ver.
Bana da biraz şeker ver.
Etim için biraz tuz istiyorum.
Başka birine şans ver.
Ben bir porsiyon alabilir miyim?
Üç çift çorap istiyorum.
Onlardan birkaçını bana ver.
Bana biraz daha zaman verin.
Yöneten seçkinlerin zulmüne karşı direnin.
İşin bitince haber ver.
500 gram et istiyorum lütfen.
Bana su dolu bir bardak verin.
Programımı kontrol edeyim.
Lütfen bana bir yaprak kağıt verin.
- Tekrar kandırılma.
- Bir daha kandırılma.
Bana bir kilo domates verin, lütfen.
Onu bana ver.
Bana bir iş ver.
Sadece onu göreyim.
Bana bir dakika ver.
- Lütfen bana bir bardak su ver.
- Bana bir bardak su ver, lütfen.
Bana bir saat ver.
Bana biraz süt ver.
- Bana kitabı ver.
- Bana kitabı verin.