Examples of using "смысла" in a sentence and their turkish translations:
Bu daha mantıklı.
Onu yapmanın anlamı yok.
Oraya gitmenin faydası yok.
lafı dolandırmanın anlamı yok
Sinir olmanın hiçbir anlamı yok.
- Hiçbir şey anlamsız değildir.
- Anlamı olmayan bir şey yoktur.
Tekrar etmenin bir anlamı yok.
- O herhangi bir anlam ifade etmiyor.
- O saçmalık.
- Bu saçma.
- Bu saçmalık.
Hiçbir şey mantıklı değil.
Bu gerçekten mantıklı değil.
Bilgi edinmenizin bir manası olmayacaktır.
Anlamı anlamadım.
Onun sağ duyusu yok.
Cümle hiçbir anlam ifade etmiyor.
- Bu, bir anlam ifade etmiyor.
- Bunun bir anlamı yok.
Artık yaşamanın anlamı yok.
Anlamın anlamı nedir?
Onun sağduyusu yoktu.
Daha fazla okumaya değmez.
Oraya gitmenin anlamı yok.
Tekrar yapmanın anlamı yok.
Havadan şikâyet etmen bir işe yaramaz.
Oraya gitmenin faydası yok.
Araba tamir etmeye değmez.
Ben anlamı anlamadım.
Bu cümle çok anlamlı değil.
ama muhakeme etmiyorlarsa,
Bilmeceyi çözmeye çalışmanın faydası yok.
Ona tavsiye bulunmanın bir anlamı yok.
Bu hiç de mantıklı değil.
Hayat, aşk yoksa duygulardan yoksundur.
Tom'la tartışmanın yararı yok.
Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.
Onu yapmanın anlamı yok.
Onun hakkında endişe etmenin bir anlamı yok.
Bu çok anlam ifade etmiyor.
O mantıklı gibi görünüyor.
Hiçbir şey mantıklı değil.
Bu sadece mantıklı olmuyor.
O, sağduyudan yoksundur.
Cevabınız mantıksız.
Bu hiç mantıklı değil.
Tom'un söylediği mantıklı değil.
Artık bunu inkar etmenin bir faydası yok.
Bunu inkar etmeye çalışmanın bir anlamı yok.
Söylediğin mantıklı değil.
Koltuklar müsaitken ayakta durmanın anlamı yok.
Dolayısıyla bir amacı yok
Bana bir şey ifade etmiyor.
Benden para istemenin bir anlamı yok.
Aşksız hayatın anlamı yoktur.
Bu lanet olası hiç mantıklı değil.
Kalmak için gerçekten bir neden görmüyorum.
O artık mantıklı değil.
İlerde bunu tartışmak için sebep olmadığını anlıyorum.
- Onun bir anlamı bile yok.
- O, bir anlam bile ifade etmiyor.
Bu cümle hiçbir anlam ifade etmiyor.
O benim için mantıklı gelmedi.
Söylediğinin anlamı yok.
Sağ duyudan yoksun olmalı.
Onun gelmesini beklemenin faydası yok.
Onun söylediği mantıklı değil.
Beklemenin bir faydası yok.
Tartışmayı uzatmak fuzuli.
- Tom nedeni dinlemeyecek.
- Tom laftan anlamaz.
- Tom sağduyunun sesini dinlemez.
Sevgisiz yaşamın hiç anlamı yoktur.
Sevilen kişi olmadan hayatın hiç anlamı yoktur.
Kurmaca ile ilgili sorun çok fazla mantıklı olmasıdır. Gerçek hiç mantıklı gelmez.
Bu cümleyi anlamadım.
O herhangi bir anlam ifade etmiyor.
Japon edebiyatını ona tanıtmaya çalışmanın bir faydası yok.
Demek istenileni anlamadım.
Tamamen mantıksız.
Bu gerçekten hiçbir anlam ifade etmiyor.
Bu gerçekten çok mantıklı değil, değil mi?
Bunun çok mantıklı olmadığını biliyorum.
Bu konuşmaya devam etmenin amacı olmadığını anlıyorum.
Bunu yapmanın hiçbir anlamı olmadığını görüyorum.
Sağlıklı bir insanın bakış açısından bu bir absürdlüktür.
- Bu cümle mantıksız.
- Bu cümlenin bir anlamı yok.
İkinci şansı vermenin anlamı yok. İnsanlar değişmez.
Boşuna anlam arayıp tehlikeli sularda yüzmenize gerek yok.
Yani bana çok mantıklı gelmedi
Bunun gibi endişe verici bir zamanda para biriktirmenin bir anlamı yok.
Sağduyu olmadan bilgi seni biryere götürmez.
Zevkler üzerine tartışmanın hiçbir anlamı yok.
- Onun hiç sağduyusu yok.
- O sağduyudan yoksun.
O, o kadar sarhoştu ki onun açıklaması mantıklı gelmedi.
ve gördüğüm bazı ekran görüntüleri benim için bir anlam ifade etmiyor.
O, sağduyudan yoksundur.
Devam etmek için sebep olmadığını anlıyorum.
Onu yapmanın bir anlamı yok.
Onun hakkında endişelenmenin faydası yok.
Onun sözleri anlamsız.
Bu bana bir anlam ifade etmiyor.
Anlamsız hain bir yaşama azıcık anlam katmak istedim.
Bu kesinlikle hiçbir anlam ifade etmiyor.