Examples of using "проживёт" in a sentence and their turkish translations:
- O, uzun ömürlü olmayacak.
- O, uzun bir hayat yaşamayacak.
Tom uzun yaşamayacak.
O bir günden fazla hayatta kalmayacak.
O bir günden fazla yaşamayacak.
O kadar uzun yaşamayı beklemiyordu.
Bu hasta uzun yaşamayacak.
Gençken ne kadar yaşayacağını bilmesinin hiçbir yolu yoktu.
Tom'un sadece yedi yıl yaşayacağını o zaman kim tekrar düşünürdü?
Tom'un yaşamak için çok zamanı yok.
Tom çok daha uzun yaşamayacak.