Examples of using "долго" in a sentence and their turkish translations:
Uzun süre uyudun.
Uzun süre bekliyor musun?
Uzun süre oturdum.
Uzun süre bekledin mi?
çok uzun bir süre kendini belli etmeden
Ne zamandır?
Uzun zamandır seni bekliyordum.
Ne kadar süredir oradaydın?
Niçin bu kadar uzun sürdü?
Bunun için uzun zaman bekledim.
Yeterince uzun bekledim.
Çok uzun zaman bekledim.
Çok uzun sürdüğü için üzgünüm.
Ne kadar süredir uyanıksınız?
Ne kadar süre uzakta olacaksın?
Jane, uzun bir süre sessiz kaldı.
Uzun süre beklemek zorunda mıydın?
Ya da ne kadar süre.
ve uzun süre ayakta kalacak bir binadır.
Uzun süredir suskunum.
O uzun bir süre yaşadı.
Uzun bir süre yürüdük.
O çok uzun.
- Çay buz gibi oldu.
- Çay epeydir soğuyor.
Uzun süre uykuda mıydım?
Sonsuzluk, uzun bir zamandır.
Sen uzun süre uzakta kaldın.
Bu oldukça uzun bir zaman.
Tom uzun süre kaldı mı?
- Neden bu kadar uzun sürdü?
- Ne çok uzun sürdü?
- Niye bu kadar uzadı?
- Tom uzun zaman sessizliğini korudu.
- Tom uzun süre sessizliğini bozmadı.
Uzun süre uyudum mu?
Uzun süre konuştuk.
Tom uzun süredir hasta.
Ambulansın gelmesi ne kadar sürdü?
Uzun süre beklemek zorunda mıyım?
Açıklamak çok fazla zaman alacak.
Uzun süre bekledim.
Bunu ne kadar süre yapıyor olacaksın?
Uzun süredir buradaydım.
Tom ne kadar süredir Fransızca öğreniyor?
Ne kadar kalmayı planlıyorsun?
Yurt dışında ne kadar süre kaldın?
Ne kadar süre gideceksin?
O ne kadar sürecek?
Bunun için çok uzun süre bekledim.
Bunun için çok fazla bekledim.
Ne kadar süredir Fransızca öğretiyorsun?
Ne kadar süredir Fransızca öğreniyorsun?
Uykuya dalmak uzun zamanımı aldı.
Uzun süre kravat takmadım.
Çok sonrasına kadar bunu fark etmedim.
Beni uzun süre bekletme.
Onlar o kadar uzun sürmeyecek.
Onları ne kadar süredir tanıyordun?
Onu ne kadar süredir tanıyordun?
Onu ne kadar süredir biliyordun?
Bizimle ne kadar kalacaksın?
Uzun süremez.
Ne kadar süredir bir öğretmensin?
ama iyi şeyler bir günde olmaz.
Ne kadar süredir hastasın?
Ted onu uzun bir süre bekledi.
- O, uzun ömürlü olmayacak.
- O, uzun bir hayat yaşamayacak.
Çok uzun zaman oldu.
Oyun çok uzun sürdü.
Deniz kaplumbağalarının uzun bir ömrü vardır.
Konser ne kadar sürecek?
Tom gideli uzun zaman oldu.
Tom uzun süre beklemek zorunda kaldı.
Yeterince uzun süredir bekliyoruz.
Onlar ne kadar süredir oradaydı?
- O yıllarca yalnız yaşadı.
- Yıllarca yalnız yaşadı.
- Yıllardır yalnız yaşıyor.
Uzun bir süredir onu bekliyorduk.
O, ne kadar süredir yok?
Ne kadar süredir uzaktasın?
Uzun zaman uzaklarda olacağım.
Çok uzun zaman oldu.
Bu kadar uzun değil.
Tom uzun süredir burada mı?
Bu şey uzun sürmeyecek.
Ne kadar süre uyudum?
Biz yeterince uzun süredir buradayız.
Uzun süre Tom'u bekledim.
İllüzyonlar kısa ömürlüdür.
Toplantı uzun sürmedi.
Çok uzun süreli alma.
O uzun sürmedi.
Tom uzun süredir burada yaşıyor.
Tom uzun süre Mary'yi bekledi.
Uzun ve zor.
Ben çok uzun uyudum.
Ne kadar süredir kar yağıyor?
Ne kadar süredir flört ediyorsunuz?