Examples of using "плохого" in a sentence and their turkish translations:
Kötü bir şey olmayacak.
Kötü bir şey olmadı.
O yanlış bir şey yapmadı.
Ben kötü bir şey yapmadım.
Yanlış bir şey yapmadın.
Tom yanlış hiçbir şey yapmadı.
Tom'un sorunu yok.
O kötü bir şey yapmadı.
Yanlış bir şey söylemedim.
Niyetimiz zarar vermek değildi.
Yanlış bir şey yapmadım.
Yanlış bir şey yapmadık.
Ben senin için ne yaptım?
Yanlış herhangi bir şey yapmıyoruz.
Bununla ilgili yanlış bir şey yok.
Tom yanlış bir şey yapmıyor.
Tom yanlış bir şey yapmıyordu.
Biz yanlış bir şey yapmıyorduk.
Onlar yanlış bir şey yapmıyorlardı.
Kötü koku beni rahatsız etti.
Tom kötü bir şey yapmadı.
Kötü bir şey olmayacağını umuyorum.
Kötü bir esnaf aletlerini suçlar.
Tom bu kadar kötü olan ne yaptı?
O onunla ilgili yanlış bir şey görmüyor.
Bunda hiçbir yanlışlık görmüyor.
Ben hiç ona zarar vermedim.
Kötü bir işçi her zaman aletlerini suçlar.
Kötü tohum, kötü mısır üretmelidir.
İyi ve kötü arasında ayrım yapabilirim.
Bunda bir yanlışlık görmüyorum.
İyi İngilizceyi kötü İngilizceden nasıl ayırırsın?
Bana kötü bir şey olmayacak.
Hayvanat bahçeleri ile ilgili yanlış bir şey görmüyorum.
Tom'a kötü bir şey olmadı.
Yanlış bir şey yapmadığımı biliyorum.
Tom yanlış bir şey yapmadığında ısrar etti.
Umarım bize kötü bir şey olmaz.
Eşcinsel olmanın kötü bir yanı yok.
demek ki ortada yanlış olan bir şey yok
orada ise kötü bir adamı oynadı aslında
Doğruyla yanlışı ayırt edemez.
Gülmek hırçınlık için en etkili bir panzehirdir.
O yanlış bir şey yapmadığını söylüyor.
Bize kötü bir şey olmayacağını umuyorum.
Tom yanlış bir şey yapmadığını söylüyor.
Herkesin önünde onun hakkında kötü konuşma!
Kötü bir şey olmadığına memnunum.
Onda iyiden daha çok kötü vardı.
Yanlış bir çeviri sonucu bazen felaket olabilir.
Mary yanlış bir şey yapmadığında ısrar etti.
Yanlış bir şey yapmadığımızı biliyorduk.
Hasta hissettiği için yatakta kaldı.
Çizgi roman kitapları okumanın nesi kötü?
Yanlış bir şey yapmadığımı biliyorum.
Tom, kötü bir şey olmamasını umuyor.
Umarım Tom'a kötü bir şey olmaz.
O, kötü sağlık sebebiyle istifa etti.
- Bunun nesi var?
- Bunun sorunu ne?
O hâlâ yanlış bir şey yapmadığını söylüyor.
Bildiğim kadarıyla, Tom yanlış bir şey yapmadı.
- Yanlış bir şey yapmadığına ikna oldum.
- Yanlış bir şey yapmadığından eminim.
Bildiğim kadarıyla, o yanlış bir şey yapmadı.
Yanlış bir şey yapmadığımdan oldukça eminim.
Hepimiz kötü bir şey olacağını umuyoruz.
Tom onun hiçbir sorunu olmadığını söylüyor.
Tom bana yanlış bir şey yapmadığını söyledi.
Tom'un yanlış bir şey yapmadığına inandım.
Boston'a tek başıma gitmemin nesi var?
İyi kahveyi kötü kahveden ayırt etmek için dilini eğitmelisin.
Yanlış bir şey yapmadın.
Doğruyu yanlıştan ayırt etmek zordur.
Tom yanlış bir şey yapmadı.
İyi bir savaş, ne de kötü bir barış hiçbir zaman olmadı.
Evinin etrafında çıplak koşmanın nesi var?
Biz yanlış bir şey yapmadık. O sadece bir öpücüktü.
Onun başkaları hakkında kötü konuştuğunu hiç duymadım.
Tom'un özür dilemesi gerekmez. O yanlış bir şey yapmadı.
Hayvanat bahçelerinin nesi var?
Amacım zarar vermek değildi.
50 yıllık ırkçı yasayı mümkün kılan bir inkâr.
Kendi evinde çıplak olmanın ne sakıncası var?
Sen yanlış bir şey yapmadın.
Sen yanlış bir şey yapmadın.
Yanlış bir şey yapmadık.
Diğerleri hakkında kötü konuşmayın.