Examples of using "очков" in a sentence and their turkish translations:
Gözlüksüzken iyi görünüyorsun.
Benim gözlüğüm yok.
Tom gözlüklerini takmıyor.
Kaç puan almışsın?
- Otuz puan aldım.
- Otuz sayı attım.
Tom bugün gözlük takmıyor.
Tom'u daha önce gözlüksüz gördün mü?
Tom gözlüksüz bir şey göremiyor.
- Gözlüğüm olmadan göremem.
- Gözlüklerim olmadan göremem.
Gözlüğün olmadan bunu okuyabilir misin?
O, gözlük olmadan hiçbir şeyi göremez.
puanlar, rozetler ve avatarlar gibi.
Gözlüğüm olmadan göremem.
En yüksek skoru kim aldı?
- Tom şimdiden 30 puan aldı.
- Tom daha şimdiden 30 sayı attı.
- Tom şimdiden 30 sayı kaydetti.
Gözlük olmadan o âdeta kördür.
Gözlüğüm olmadan hiçbir şey göremiyorum.
Hiç Tom'u gözlüksüz gördün mü?
O, gözlükleri olmadan bir yarasa kadar kördür.
Bizim takımımız beş puan ilerdedir.
Gözlüğünün üzerinden ona baktı.
İyi bir çift güneş gözlüğüne ihtiyacım var.
- Gözlüksüz okuyamam.
- Gözlüksüz okuyamıyorum.
Tom gözlüğü olmadan göremez.
Gözlükleri olmadan hiçbir şey göremez.
Tom gözlüğü olmadan okuyamaz.
O, gözlüksüz hiçbir şeyi göremez.
Tom gözlüğü olmadan neredeyse göremez.
Gözlüğüm yanımda değil.
Annem gözlüksüz okuyamaz.
- Gözlüğüm olmadan neredeyse hiç doğru dürüst göremiyorum.
- Gözlüğüm olmadan güçlükle görebiliyorum.
Senin gözlüğünün çerçevesi hangi malzemeden?
Tom'u hiç gözlüksüz gördün mü?
O, gözlük olmadan araba kullanamaz.
Tom'un sadece beş sağlıklı noktası var.
Tom gözlük takmıyor fakat takardı.
Tom gözlükleri olmadan bir şey göremez.
Yıldızspor Anadoluspor'u 10 puan geriden takip ediyor.
Ali'nin dedesi gözlükçüydü.
Gözlük takmam.
Tom gözlük takmaz.
Yüzlerine kaç tane sanal VR gözlüğü yapıştırırlarsa yapıştırsınlar
Köprü gözlüğe benzediği için, ona Meganebashi diyorlar.
Tom yeni bir güneş gözlüğü aldı.
Anadoluspor iki puanlı sistemde oynasaydı lider olurdu, ama bu oyun stiliyle üç puan sisteminde başarılı olması zor.