Examples of using "Toda" in a sentence and their turkish translations:
Hepsinin gerçeğini.
Her toplumda her inanışta neredeyse mevcuttur
Tüm gece boyunca dans ettik.
Tüm yiyecek bitti.
Bütün gece çalıştım.
- Ben kedimi her sabah ve her akşam beslerim.
- Kedimi her sabah ve her gece besliyorum.
Sen kesinlikle haklısın!
Her hafta balık yerim.
Herkes sana saygı duyar. Herkes seni sayar.
Orkestra her gece bütün gece boyunca çalar.
Herkesten nefret ediyorum, herkes de benden.
Tom her şeye tanık oldu.
Her yerde kan var.
Her hikayenin iki tarafı vardır.
Kayalığın bu yüzü boyunca uzanıyor.
O, bütün umutlarından vazgeçti.
- Ben bütün gece boyunca ağladım.
- Bütün gece ağladım.
Mutlu görünüyordu.
Bütün gece kar yağdı.
Bütün gece yağmur yağdı.
Tüm ev sallanıyordu.
Ben hayatım boyunca çok çalıştım.
Mumlar her yerdeydiler.
Tüm öğleden sonra Fransızca çalıştım.
Fransa'yı tamamiyle seyahat ettim.
Tom her akşam yemekten sonra bir banyo yapar.
Köpekler bütün gece havladılar.
Tüm yardımın için teşekkür ederim.
Bütün hafta yalnız mıydınız?
Onlar parkta her öğleden sonra top oynarlar.
bozuk olan her düzene karşıydı
bütün su buharlaşacak
Her kural için istisnalar vardır.
Bütün et kokmuştu.
O, bütün Avrupa'yı gezdi.
- Ben bütün gece çalıştım.
- Bütün gece çalıştım.
Bütün farkı yaratan Güneş'tir.
Bütün madalyaların iki yüzü var.
Tom bütün gece boyunca bağırdı.
Bana bütün hikayeyi anlat.
Seçim tamamen size kalmış.
O, her sabah onu selamlar.
Her sabah dişlerimi fırçalarım.
Bütün öğleden sonra boyunca yağmur yağdı.
Her sabah yürüyüşe giderim.
Bütün ulus barış istiyor.
Hayatım boyunca burada yaşadım.
Bütün günü bununla harcayamayız.
Tom bütün hikayeyi uydurdu.
Bütün hafta meşguldüm.
Her kuralın istisnaları vardır.
Bu tamamen benim suçum.
Bütün farkı yaratan buydu.
Her gece radyo dinlerim.
Her çaba ödülü hak ediyor.
Bütün gece araba sürdüm.
Ben bütün hikayeyi biliyorum.
Tüm yiyecek bitti.
Bu sürekli olmaz.
Tüm oda sessizleşti.
Bütün bu acele ne?
Her yasanın istisnası vardır.
Her sabah alışverişe çıkarım.
O tüm umudunu kaybetti.
O, tüm umudunu kaybetti.
Her yere baktım.
O tüm sorumluluğunu üstlendi.
Tom tamamen haklı.
- Bütün gece yatmadık.
- Bütün gece ayaktaydık.
Onların hepsi itibarını kaybetti.
Ben bunu her hafta yaparım.
Biz her akşam satranç oynarız.
Her fırsattan yararlanmaya çalışın.
Biz bütün gece satranç oynadık.
Bütün gece boyunca düzüştüler.
Neredeyse Atlanta'nın tamamı yıkıldı.
Mary her gece TV izlemektedir.
O her hafta buraya gelir mi?
O, ona her hafta yazar.
Biz tüm öğleden sonra öğrenim görüyorduk.
Ben her sabah banyo yaparım.
Her yerde çocuklar vardı.
Ben herkesi kandırdım.
Her yerde kameralar var.
O her zaman beni ağlatır.
Onlar bütün gece dans ediyorlar.
Bütün hafta yağmur yağıyor.
Bütün umutlar boşuna.
Biri ona tüm gerçeği anlattı.
O, bütün öğleden sonrayı yemek pişirerek geçirdi.
Ben bütün hafta meşgul olacağım.
Tom hayatı boyunca çok çalıştı.
Hayatım boyunca çalışıyorum.