Translation of "Toda" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Toda" in a sentence and their turkish translations:

toda ela,

Hepsinin gerçeğini.

Há quase toda crença em toda sociedade

Her toplumda her inanışta neredeyse mevcuttur

- Dançamos a noite toda.
- Dançamos toda a noite.

Tüm gece boyunca dans ettik.

- Toda a comida desapareceu.
- Toda a comida acabou.

Tüm yiyecek bitti.

- Eu trabalhei a noite toda.
- Trabalhei a noite toda.

Bütün gece çalıştım.

Eu alimento meu gato toda manhã e toda noite.

- Ben kedimi her sabah ve her akşam beslerim.
- Kedimi her sabah ve her gece besliyorum.

- Você tem toda a razão!
- Tens toda a razão!

Sen kesinlikle haklısın!

- Como peixe toda semana.
- Eu como peixe toda semana.

Her hafta balık yerim.

Toda a gente nos respeita. Toda a gente nos respeita.

Herkes sana saygı duyar. Herkes seni sayar.

Toda noite a orquestra toca sem parar a noite toda.

Orkestra her gece bütün gece boyunca çalar.

Odeio toda a gente e toda a gente me odeia.

Herkesten nefret ediyorum, herkes de benden.

- Tom testemunhou a coisa toda.
- Tom presenciou a coisa toda.

Tom her şeye tanık oldu.

- Tem sangue por toda parte.
- Há sangue por toda parte.

Her yerde kan var.

- Toda história tem duas versões.
- Toda história tem dois lados.

Her hikayenin iki tarafı vardır.

Percorre toda a encosta.

Kayalığın bu yüzü boyunca uzanıyor.

Ele abandonou toda esperança.

O, bütün umutlarından vazgeçti.

Chorei a noite toda.

- Ben bütün gece boyunca ağladım.
- Bütün gece ağladım.

Ela estava toda sorridente.

Mutlu görünüyordu.

Nevou a noite toda.

Bütün gece kar yağdı.

Choveu a noite toda.

Bütün gece yağmur yağdı.

A casa toda tremia.

Tüm ev sallanıyordu.

- Eu trabalhei duro a vida toda.
- Trabalhei duro a vida toda.

Ben hayatım boyunca çok çalıştım.

- Havia velas em toda parte.
- Havia velas por toda a parte.

Mumlar her yerdeydiler.

- Eu estudei francês a tarde toda.
- Estudei francês a tarde toda.

Tüm öğleden sonra Fransızca çalıştım.

- Eu viajei por toda a França.
- Viajei por toda a França.

Fransa'yı tamamiyle seyahat ettim.

- Tom toda um banho toda noite depois do jantar.
- Tom toma um banho toda noite após o jantar.

Tom her akşam yemekten sonra bir banyo yapar.

- Os cães latiram a noite toda.
- Os cachorros latiram a noite toda.

Köpekler bütün gece havladılar.

- Obrigado por toda a sua ajuda.
- Obrigado por toda a tua ajuda.

Tüm yardımın için teşekkür ederim.

- Você ficou sozinho a semana toda?
- Você ficou sozinha a semana toda?

Bütün hafta yalnız mıydınız?

- Eles jogam beisebol no parque toda tarde.
- Elas jogam beisebol no parque toda tarde.
- Jogam beisebol no parque toda tarde.

Onlar parkta her öğleden sonra top oynarlar.

Foi contra toda ordem quebrada

bozuk olan her düzene karşıydı

toda a água vai evaporar

bütün su buharlaşacak

Toda regra tem suas exceções.

Her kural için istisnalar vardır.

Toda a carne estava ruim.

Bütün et kokmuştu.

Ele viajou a Europa toda.

O, bütün Avrupa'yı gezdi.

Eu trabalhei a noite toda.

- Ben bütün gece çalıştım.
- Bütün gece çalıştım.

O sol faz toda diferença.

Bütün farkı yaratan Güneş'tir.

Toda medalha tem dois lados.

Bütün madalyaların iki yüzü var.

Tom chorou a noite toda.

Tom bütün gece boyunca bağırdı.

Conte-me a história toda.

Bana bütün hikayeyi anlat.

A escolha é toda sua.

Seçim tamamen size kalmış.

Ela o cumprimenta toda manhã.

O, her sabah onu selamlar.

Escovo os dentes toda manhã.

Her sabah dişlerimi fırçalarım.

Choveu durante toda a tarde.

Bütün öğleden sonra boyunca yağmur yağdı.

Dou um passeio toda manhã.

Her sabah yürüyüşe giderim.

Toda a nação quer paz.

Bütün ulus barış istiyor.

Vivi aqui a vida toda.

Hayatım boyunca burada yaşadım.

Não temos a tarde toda.

Bütün günü bununla harcayamayız.

Tom inventou toda a história.

Tom bütün hikayeyi uydurdu.

Estive ocupado a semana toda.

Bütün hafta meşguldüm.

Em toda regra há exceções.

Her kuralın istisnaları vardır.

A culpa é toda minha.

Bu tamamen benim suçum.

Aquilo fez toda a diferença.

Bütün farkı yaratan buydu.

Eu escuto rádio toda noite.

Her gece radyo dinlerim.

Toda tentativa merece uma recompensa.

Her çaba ödülü hak ediyor.

Eu dirigi a noite toda.

Bütün gece araba sürdüm.

Eu conheço a história toda.

Ben bütün hikayeyi biliyorum.

Acabou-se toda a comida.

Tüm yiyecek bitti.

Isto não acontece toda hora.

Bu sürekli olmaz.

A sala toda calou-se.

Tüm oda sessizleşti.

Para que essa pressa toda?

Bütün bu acele ne?

Toda regra tem uma exceção.

Her yasanın istisnası vardır.

Eu faço compras toda manhã.

Her sabah alışverişe çıkarım.

Ela perdeu toda a esperança.

O tüm umudunu kaybetti.

Ele perdeu toda a esperança.

O, tüm umudunu kaybetti.

Olhei em toda a parte.

Her yere baktım.

Ele assumiu toda a responsabilidade.

O tüm sorumluluğunu üstlendi.

Tom tem toda a razão.

Tom tamamen haklı.

Ficamos acordados a noite toda.

- Bütün gece yatmadık.
- Bütün gece ayaktaydık.

Eles perderam toda a credibilidade.

Onların hepsi itibarını kaybetti.

Eu faço isso toda semana.

Ben bunu her hafta yaparım.

Nós jogamos xadrez toda noite.

Biz her akşam satranç oynarız.

Tente lucrar em toda oportunidade.

Her fırsattan yararlanmaya çalışın.

Jogamos xadrez a noite toda.

Biz bütün gece satranç oynadık.

Eles foderam a noite toda.

Bütün gece boyunca düzüştüler.

Quase toda Atlanta foi destruída.

Neredeyse Atlanta'nın tamamı yıkıldı.

Mary assiste TV toda noite.

Mary her gece TV izlemektedir.

Ele vem aqui toda semana?

O her hafta buraya gelir mi?

Ela lhe escreve toda semana.

O, ona her hafta yazar.

Estivemos estudando a tarde toda.

Biz tüm öğleden sonra öğrenim görüyorduk.

Eu tomo banho toda manhã.

Ben her sabah banyo yaparım.

Havia crianças em toda parte.

Her yerde çocuklar vardı.

Eu enganei toda a gente.

Ben herkesi kandırdım.

Há câmeras por toda parte.

Her yerde kameralar var.

Me faz chorar toda vez.

O her zaman beni ağlatır.

Eles dançam a noite toda.

Onlar bütün gece dans ediyorlar.

Está chovendo a semana toda.

Bütün hafta yağmur yağıyor.

Toda a esperança é vã.

Bütün umutlar boşuna.

- Alguém lhe contou toda a verdade.
- Alguém contou para ela toda a verdade.

Biri ona tüm gerçeği anlattı.

- Ela passou a tarde toda a cozinhar.
- Ela passou a tarde toda cozinhando.

O, bütün öğleden sonrayı yemek pişirerek geçirdi.

- Eu vou estar ocupado a semana toda.
- Eu estarei ocupado a semana toda.

Ben bütün hafta meşgul olacağım.

- Tom trabalhou duro a vida toda.
- O Tom trabalhou duro a vida toda.

Tom hayatı boyunca çok çalıştı.

- Eu estive trabalhando a minha vida toda.
- Estive trabalhando a minha vida toda.

Hayatım boyunca çalışıyorum.