Examples of using "Tivemos" in a sentence and their turkish translations:
Şanslıydık.
Bizim bir şansımız vardı.
Bıktık artık.
Biraz sorunumuz vardı.
Hiç seçeneğimiz yoktu.
Biz ona sahip miydik?
Bizim çok fazla sorunumuz yoktu.
Sanırım biz şanslıydık.
Biz eğlenceli bir gün geçirdik.
Biz ayrılmak zorundaydık.
Biz hepimiz aynı fikirdeydik.
Hep mücadele etmek zorundaydık.
ve sahiden bu sefer şansımız yaver gitti.
Sahip olduklarına
bir oyunumuz daha vardı istop
Dün bir fırtına yaşadık.
Tom'a yardım etmek zorundaydık.
Sadece bir şansımız vardı.
- Biz sıcak karşılandık.
- Sıcak bir karşılamayla ağırlandık.
- Bizi sıcak karşıladılar.
Bizim sözlü sınavımız vardı.
Biz, birbirlerimizle kalp-kalbe bir konuşma yaptık.
Bizim büyük bir seyircimiz vardı.
Hararetli bir tartışmamız vardı.
Biz kavga ettik.
Bir anlaşmazlığımız vardı.
İyi bir gün geçirdik.
Yürümek zorunda kaldık.
Gelmek zorunda kaldık.
Bizim herhangi bir sorunumuz yok.
Bu ay çok yağmurumuz oldu.
Arabayı terk etmek zorunda kaldık.
Tom'un gitmesine izin vermek zorunda kaldık.
Biz Tom'la konuşmak zorundaydık.
ve sahip olmadıklarına duyduğun özlem.
Geçen yıl çok kar aldık.
Biz planımızdan vazgeçmek zorundaydık.
Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
Biz bu yıl çok yağmur aldık.
Bu yıl bol karımız vardı.
Bizim gizli bir toplantımız vardı.
Bu ay çok yağış aldık.
Biz bu sonbaharda birkaç tayfun yaşadık.
İyi zaman geçirdik.
Bizim bu yıl çok az karımız vardı.
Bu yaz az yağmur aldık.
Biz özellikle sert bir kış geçirdik.
Dün okulumuz yoktu.
Biz kapıyı kırmak zorunda kaldık.
Kapıyı açmak için kırmak zorundaydık.
Biz zor bir kış geçirdik.
Bu Sonbaharda çok tayfun var.
Dün bazı ziyaretçilerimiz vardı.
Bu işle kayıplarımız oldu.
Küçük yanlış anlamalar yaşadık.
Biraz sorunumuz vardı.
ama bu sefer şansımız yaver gitmedi dostum!
Şikago'da bir molamız vardı.
Az önce bir konuşma yaptık.
Onun hakkında hararetli bir tartışma yaptık.
Şubat ayında kısa bir tatil yaptık.
Dün İngilizce sınavımız vardı.
Çok şiddetli bir tartışma yaptık.
Seçeneğimiz yoktu.
Dün biyolojide bir sınava girdik.
Bu yaz pek ziyaretçimiz yoktu.
Henüz herhangi bir sorunumuz olmadı.
Tom ve ben bir anlaşmazlık yaşadık.
Bu hususta ateşli bir tartışma yaşadık.
Bu aslında kötü bir fikir değildi, sadece şanssızdık.
Seni incitmek istemedik.
Hızla tepki göstermek zorundaydık.
Savaş sırasında pek çok acı deneyimlerimiz oldu.
Bu yaz güneşli günümüz çoktu.
Tayfunda çatımız savruldu.
Beyefendi ile dostça bir konuşma yaptık.
Bu yıl çok sıcak bir yaz geçirdik.
Daha önce küçük bir sorunumuz vardı.
Anahtarlarımızı bulduğumuz için şanslıydık.
Bir yerden başlamak zorundaydık.
Brian'dan henüz bir haber almadık.
Ayrıca on bin yen ödemek zorunda kaldık.
Gezimiz sırasında beklenmedik olaylarımız olmadı.
Brüksel'li gönüllülerden biri hakkında şikayetlerimiz vardı.
bunlardan bir kaç tanesini biz görebildik bile. Şanslıyız!
şanslıydık savaşı kazandık
Geçen ay çok yağmur yoktu.
Kedisini evde bırakmak zorundaydı.
Raporumuzu bitirmek için zamanımız yoktu.
Gizem hakkında asla net bir açıklama yapmadık.
Bu öğleden sonra yaptığımız konuşmadan zevk aldım.
Biz din hakkında hiç konuşmadık.
Dün gece polisi aramak zorunda kaldık.
Küçük bir araba sorunumuz vardı.
Biz insan hakları konusunda kısa bir tartışma yaptık.
Daha önce bununla uğraşmak zorunda kalmadık.
Boston'da üç gün daha kalmak zorunda kaldık.
ama bilgisayarda oyun oynarken anormal bir tavrımız vardı
İbrahim Müteferrika dan bir gram ders almamışız yahu!